Bu bölümü uzun yazacaktım ama maalesef yazamadım. Bekletmemek içinde atayım dedim.
Yazmakta zorlandığım zamanlardan birindeyim.
Yazmak için kendimi motive etmeye çalışsam da bir türlü başarılı olamıyorum ve bu nedenle bölümler yazım yanlışlarıyla dolu oluyor.
Her neyse uzatmayayım.
Yanlışlar için kusura bakmayın..
Keyifli okumalar.......
Kendisine destek olan oğlu ile içeri girmiş, salona ilerleyerek kendini koltuğa bırakmıştı. Başında dikilen Asaf annesine bakınırken sıkıntı ile nefesini verip söylendi.
"Keşke bu geceyi hastanede geçirseydin."
"Gerek yok. İyiyim. Hem doktorda söyledi, abartılacak bir şey yok."
Ayağa kalkıp etrafa göz atmış, kimseyi görememenin verdiği merakla tekrar oğluna dönmüştü.
"Kardeşlerin nerede?"
"Arka bahçede piknik yapıyorlardı."
"Tamam. Kimseye bahsetme kazadan, bende gidip üzerimi değiştireyim."
Odasına geçip duş almış, saçlarını kuruttuktan sonra başındaki yaranın gözükmemesi için tarayarak serbest bırakmıştı.
Tekrar salona geçip çocuklarını gördüğünde ise hepsi ayaklandığı gibi dibinde bitmişti. Ahsen ve Sima boynuna atlarken diğerleri etrafını sarmıştı.
Hepsine ayrı ayrı sarılıp öperek koltuğa geçti ve yanına oturan Eslem'in omzuna elini atarak gülümsedi.
"Çok mu özlediniz beni?"
"Evet. Hiç gitme bir daha."
Buruk bir tebessüm yayılırken yüzüne kızının saçlarını okşadı. Kızlar annelerini soru yağmuruna tutarken Asaf, telefonu ile oynayan kardeşinin kolundan tutup mutfağa çekiştirerek götürmüştü.
Kapıyı kapatıp kendine dik dik bakan Aybars'a döndü.
"Annemin kaza geçirdiğini söyledin mi?"
"Yoo. Söyleme dedin giderken söylemedim."
"İyi.. Bundan sonrada kimseye söyleme."
"Tamamda.. Şey.."
Tek kaşını kaldırıp kardeşine yandan bir bakış atıp başını 'ney' der gibi sallamıştı.
"Dövmezsen söylerim."
"Söylemezsen iki katı döverim."
"Senle pazarlıkta yapılmıyor."
"Uzatma söyle."
"İyi ya.. Babama söyledim. Annemle sana ulaşamayınca beni aramış, bende söyledim işte."
"Söyleme demedim mi oğlum? Ne diye dinlemezsin beni?"
"Kimseye söyleme deyince ben çocuklara söyleme dedin sandım."
"Anladık. Git kahve yap."
"Kahve ne alaka şimdi?"
"Madem mutfağa girdik işe yarayalım. Bende kurabiyeleri servis ederim."
"Kızlar yapsın çağıralım."
"Onlar yemeği yaptı, biraz dinlensinler."
"Bende yemek yerken çok yoruldum. Bende dinleneyim, kahveyi sen yap."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUBBUL VATAN (Tamamlandı)
General FictionYüreği vatan ve iman aşkı ile yananların hikayesi... ASABİ KOMUTAN ve SESSİZ EMANET serisidir. 21.04.2020