8. Bölüm -"Billahi boşarım."

643 62 362
                                    

Keyifli okumalar...

....
Yüreğine öyle bir acı yer edinir ki!
Nefes alamazsın.
Çırpınır durursun.
Buhar buhar tüter gözlerin.
Sağanak sağanak döker incilerini.
Acıyı yudum yudum içersin.
İçersinde gıkını çıkarmazsın.
Bilirsin ki!
Rabbin büyüktür.
M.P

....

İçeri girip salona geçmiş, elindeki çantasını koltuğa fırlatır gibi bırakmıştı.

"Ne demek istiyor şimdi bu.. Ne yani ben Rabbimi sevmiyor muyum?"

Gelene kadar düşünmüş, tam olarak ne dediğini anlamadığı içinde sinirlenerek bir nevi kendini doldurmuştu. Eli alnında burnundan nefes alırken içeri kardeşinin girmesi ile kendini koltuğa bıraktı.

"Abla iyi misin?"

Başında dikilen Sima'ya bakıp hala geçmeyen siniri ile dudaklarını geveledi bir süre ve tekrar ayaklanıp çantasını alarak kapıya yöneldi. Çıkmadan da kardeşine dönerek ekledi.

"Odamdayım. Yemek yemiyeceğim. Biraz uyumak istiyorum."

Başı ile onaylayan Sima ablasının garip haline anlam veremeyerek mutfağa geçmişti. Annesine yardıma koyulup dolaptan salata için sebzeleri çıkararak tezgaha koydu.

"Gelen ablan mıydı?"

"Evet ama çok garip bir hali vardı."

Elindeki işi bırakıp kızına dönen Selin ise tek kaşını havalandırmış, sorularını döküvermişti.

"Nasıl, garip?"

Dudaklarını büzüştüren Sima omuzlarını silkerken eline aldığı domatesleri yıkadığı sırada annesine cevaba geçti.

"Sinirliydi, birazda üzgün sanırım. Odasına giderken de yemek yemiyeceğini ve uyuyacağını söyledi."

"Peki, hadi yavaş yavaş masayı hazırlayalım. Ablanla sonra ilgilenirim ben."

Yemek masası kurulmuş, herkes gelinceye yemek için masaya geçilmişti. Çatal kaşık sesleri kulakları çınlatırken Yekta yemeğine dokunmamıştı bile.
Gözleri masadaki eksiği ararken karısına attığı bakışlar ile geri yaslandı.

"Ahsen nerede?"

Sorulan soru karşısında elindeki kaşığı masaya bırakıp kocasına kaldırdığı bakışlarla merakını gidermek istercesine dudaklarını araladı.

"Çok yorulmuş, uyuyacağını söyledi."

"Yemekten sonra uyusaydı."

"Yorulmuş dedim ya hayatım."

"Tamam, öyle olsun."

Yemekten sonra masayı çocuklarının toplaması için bırakıp koltuğa kocasının yanına geçmişti. Şakakların da hafif bir ağrı gezinirken Yekta'nın dizine başını koyup uzandı.

Gözlerini kapatıp uyuşmuş bedeni ile hareketsiz kalırken alnında hissettiği el kocasına aitti.

"Güzelim."

"Hıı."

Konuşmaya bile mecali kalmamış gibi verdiği cevap ile şiddetlenen ağrıdan olsa gerek kaşlarını istemsiz çatmıştı.

"Selin.. İyi misin?"

"Başım ağrıyor."

"Odaya gidip uyu biraz."

HUBBUL VATAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin