11. Bölüm: "İki Parça."

6.8K 495 211
                                    

Multimedya;

Ender Balkır - Yollar Seni Gide Gide Usandım

*

Kalbimde inanılmaz bir korku ve heyecan vardı. Nasıl ikisi de birden bulunabiliyordu? Hepsi onun yüzündendi. Öyle bir insandı ki bana hiç tatmadığım duyguları tattırıyordu. Kalbim hem onun sesinin heyecanıyla sıkışırken hem de bana diyeceklerinin korkusuyla sıkışıyordu.

Bir kapı ardımdaydı. O kapıyı açarsam ne olacaktı? Belki de beni götürmek için gelmişti. Beni yollayacak, kurtulacaktı. Bunu istemiyordum. İstememeye hakkım yoktu...

Nefesimi tuttum. Bana kızmasından da korkuyordum. Aşağıda söylediği sözler zaten kalbimi paramparça etmişti. Şimdi karşımdayken de bana öyle sözler ederse altından kalkamayabilirdim. Korkuyordum.

"Belkıs, uyuyor musun?" derken odanın kapısına yavaş yavaş vurmuştu. Ellerim titrerken ileriye doğru bir adım attım. O kapıyı açmak zorundaydım. Yaşayacağım hiçbir şeyden kaçamazdım.

Sağ elimle eteğimi sıkarken kapının önüne geldim. Saniyelerdir tuttuğum nefesimi serbest bıraktım. Yaşlı gözlerimi kırpıştırdım. Bana kötü bir şey söylememesi için dua ederek sol elimi kapıya doğru uzattım.

Tahta kapıyı kendime doğru yavaşça çektim. Korkut'un heybetli bedeni gözlerime değerken kafamı biraz yukarı kaldırdım ve bana bakan gözlerini gördüm. Zaten kara olan bakışları şimdi daha da kara görünüyordu.

"Biraz konuşalım." diye konuştuğunda kafamı salladım. Sesinde belli bir sinir vardı ama sanki siniri bana değil gibiydi. Ya da ben öyle görmek istiyorum diye mi öyleydi? "Bahçedeyim ben." Arkasını dönüp gittiğinde elimi kalbimin üzerine koyup derin bir nefes aldım. Sol elimle kapıya tutunurken sağ elimle de kalbimi dizginlemeye çalışıyordum.

Bir adım attım ve odadan çıktım. Üzerimdeki kıyafetimi düzelttim. "Allah'ım bana yardım et." diyerek bir adım daha atıp kapımı kapattım. Merdivenlere doğru gittiğimde kimseye yakalanmamak için gözlerimi etrafta gezdirdim. Korkut'un ardından bahçeye gittiğimi görseler yanlış anlayabilirlerdi.

Merdivenleri bir bir inerken kimseyi görmemenin verdiği rahatlıkla bahçe kapısına doğru yürüdüm. Bahçe kapısı mutfak kapısına çok yakındı. Her an beni birisi görebilirdi. Neden kötü bir şey yapıyormuş gibi hissediyordum ki? Sadece onunla konuşacaktık.

Kapıya gelince oldukça yavaş bir şekilde açtım. Yine gıcırdamıştı. Neyse ki kimse ses çıkarmadı. Bahçeye girip kapıyı da ardımdan kapattım. Yüzümü kapıdan çevirmiştim ki Korkut'un yüzünü gördüm. Korkuyla yutkundum. Bana kötü sözler etmediği sürece her şeye razı olurdum. Beni göndermesine bile.

Benim her zamanki oturduğum taşın karşısındaki duvara sırtını yaslamış öylece dikiliyordu. "Otur." diye sert sesiyle konuştu. Zorlukla birkaç adım atıp yere oturdum. Taşa oturmuştum. Hatta altıma minderi almamıştım bile. "Şunu altına al, üşüteceksin." demesiyle kalbim heyecanlandı.

Arkamda duran mindere uzanıp yanıma çektim ve üzerine oturdum.

"Gitmeni istemiyorum." Direkt konuşmuştu. Hiç evirip çevirmeden. "O eve gidip de yaşayacağın hiçbir şeyi yaşa istemiyorum Belkıs." Dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerine baktım. Ben de gitmek istemiyordum.

"Ama seninle evlenmek de istemiyorum." Az önce heyecandan kasılan kalbim sanki durdu. Bu sözü gözlerime bakarak söylediği an kalbimi hissedemez oldum. "Seninle evlenmek istersem saçma olur zaten Belkıs. Ne kadar zaman geçerse, ne yaşanırsa yaşansın sen abimin karısısın."

CAN SUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin