Başıma ne mi geldi?
Bir adama tutuldum, görür görmez. Sonra bir duydum ki o da bana tutulmuş. Evleneceğimizi duyurduk tüm köye. Düğünümüze kadar günlerce onu hayal ettim, aşkımı körükledim.
Sonra düğün günümüzde bir adam çıkageldi kapıma, elinde atı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Benim kalbimin en iyi bildiği şey her zaman kırılmak, üzülmek, ve daha çok üzülmekti. Bu hep böyle olmuştu. Ben yıllarca bunu bilerek, bunu hissederek yaşamıştım. Ta ki kalbimde ağırladığım adamın kalbimin parçalarını tek tek toplayarak birbirine yapıştırmasına kadar...
Hayatımın büyük bir bölümü ağlayışlarla, mutsuzluklarla geçse de her şey değişmişti. Bebeğim de bu değişimin en büyük kanıtıydı. Kalbim artık neşeyle dolup taşıyordu. Kalbimde taşıyamayacağım büyüklükte bir aşk barınıyordu.
Kocam, benim için mutluluk kaynağıydı. Benim sevdiğim adam beni üzmez, üzülmemem için her şeyi yapardı. Bana böyle hissettirmişti. Son zamanlarımda buna tüm yüreğimle inanan birisi olmuştum. Çünkü görüyordum, işitiyordum; bana verdiği değeri hissediyordum.
Beni yanıltmasından ise deli gibi korkuyordum.
Bir gün toparladığı kalbimi parçalayan kendisi olursa nasıl toparlanırdım bilmiyordum. Bu düşüncenin verdiği korkunç hissiyat tüm kalbimi çepeçevre sarıyor, beni bir anda dünyanın en mutsuz insanına dönüştürebiliyordu.
Bugün de o günlerden birisi olmuştu. Gayet güzel geçen günüm, bir insan yüzünden korkunç bir güne dönüşmüştü.
Korkut'u böylesine çok severken, ona böylesine çok güvenirken yine de korkmam normal miydi peki? 'Hayır, o böyle yapmaz' demem gerekmiyor muydu? Peki ya ben neden 'ya yaparsa?' diyerek korkuyordum.
Belki de düşündüğüm gibi tüm kalbimle ona güvenmiyordum.
Daha doğrusu ben bu hayatta kimseye güvenemiyordum. Güvenmemek benim suçum muydu peki? Bunun cevabını bilmiyordum ki.
Kalbim acıyordu. Korkut o kızı evden göndermişti. Gecenin bir yarısı nereye gidecek diye evdekiler endişelense de Korkut evde kalmasına izin vermemişti. Endişelenenler de neyse ki kayınvalidem ya da kayınbabam değildi. Eğer öyle olsaydı onlarla da aram açılırdı.
O kız evden gitmiş olsa da benim kalbimdeki acı gitmemişti. Korkut'un o kızın karşısında neden sessiz kaldığını anlayamıyordum. Anlayamadıkça da üzüntüm çoğalıyordu.
İstesem kocama sorabilirdim ama sormak istemiyordum. Ben sormadan o açıklasın istiyordum. Lakin onun buna hiç de gönlü varmış gibi durmuyordu.
Odamızdaydık. Yan yana oturuyorduk. Konuşmuyorduk.
Kaç dakikadır ondan bir ses çıkmasını bekliyordum. Konuşsun, içimi rahatlatsın istiyordum. Ama yapmıyordu. Tek yaptığı sessizce nefes alıp vermek ve arada ellerini yumruk yapıp gevşetmekti.
Ne kadar daha böyle oturacaktık? İkimiz de konuşmuyor, birbirimize bakmıyorduk bile.