"Hayat zor değil mi?"
Korkut'un sesini bir anda duyduğumda şaşırarak ona döndüm. Bu nereden çıkmıştı şimdi?
"Neden sordun?" diyerek yüzüne baktım. Yatağın üzerinde oturuyordu. Ben de yıkadığım kıyafetleri toplayıp kaldırıyordum.
"Öylesine." diye mırıldandı. Hayat zor değil diyemezdim. Oldukça zor bir hayatı bizza kendim yaşıyordum.
"Zor. Hatta bazıları için çok zor." dediğimde derin bir nefes aldı. Gözlerini kapatarak başını geriye yasladı.
Gözlerimi o an ondan çekemedim.
Korkut mu çok güzel gözüküyordu, yoksa bana mı öyle geliyordu?
Gözlerini geri açtığında başını da öne geri eğip bana baktı. "Yoruluyorum."
Korkut kolay kolay içini döken bir adam olmadığı için şu an beni şaşırtıyordu.
Oturduğum yerden kalkıp onun yanına yürüdüm. Yatakta yanına oturdum. Gövdemi ona çevirerek gözlerine baktım.
"Bu yorgunluk geçmez ki Korkut. Ben yıllardır yorgunum." diye konuştum. Gözlerimin önündeki saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
Kara gözleriyle gözlerime bakıyordu. "Belki geçer, imkanı vardır belki de." Omuzlarımı sakince silktim. Ne olursa olsun bu yorgunluğun geçeceğine dair pek bir inancım yoktu.
"Bana öyle gelmiyor. Hayat bazıları için hep kolay, bazıları için de hep zor. Biz maalesef zor olan taraftayız." Korkut sözlerimi dinledikten sonra bir şey demedi.
"Uykun gelmedi mi senin?" diye konuştum. Saat geç olmuştu. "Uyuyasım yok."
Başka bir şey demeden yanından kalktım. Birkaç çamaşır daha kalmıştı, onları da kaldırmam lazımdı. Eğer sabah üşenmeseydim şimdiye işim kalmayacaktı.
"Yorgun değil misin? Tarladaydın tüm gün." Çenem asla durmuyordu. Sürekli konuşasım geliyordu. "Pek bir iş yapmadım."
Kafamı usulca salladım. Zaten birsürü işçi olduğu için bize iş düşmüyordu. Yerdeki diğer çamaşırları da katladıktan sonra artık uyuyabilirdim.
Bugün çamaşır yıkamıştık, cidden çok yorulmuştum. "Bitti mi işin?" diye sordu Korkut. Ona başımı salladım.
Saçlarımı ellerimle düzelterek yatakta kendi tarafıma geçtim. Odaya gelir gelmez üzerimi değiştirmiş, saçlarımı da Korkut'a taratmıştım.
Sanırım ölene kadar saçlarımı Korkut tarayacaktı. Bu durumdan asla şikayetçi değildim.
Yatağa girer girmez yastığa başımı koydum. Yüzüm Korkut'a dönüktü.
"Belkıs." dediğinde gözlerimi onun yüzüne kaldırdım.
Bugün Korkut'un da çenesi düşmüştü sanki.
"Bana küçüklüğünden bahsetsene." Daha ne kadar şaşırabilirdim şu an? Gerçekten çocukluğumu mu merak ediyordu?
"Çocukluğumu mu anlatayım?" diye şaşırarak sordum. Korkut gözlerini yavaşça kapatıp açtı.
Çocukluğumu düşündüm. Anlatacak fazla bir şey gelmedi aklıma. Ben yaşadığım hayatı sevmiyordum ki, ne anlatacaktım?
"Anlatmaya değecek pek bir şey yok Korkut." dediğimde Korkut sol elini uzatıp başımdaki saçlarıma dokundu.
"Ben öğrenmek istiyorum. Nasıl bir çocuktun merak ediyorum." diye konuştu. Parmakları saçlarımın arasında geziyordu.
Onun saçlarıma dokunmasına alışmış olsam bile kalbim çok hızlı atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN SUYU
Ficção AdolescenteKaderin oyunlarının içine düşmüş birden fazla can. Canı acıyacak birçok insan. Bolca hüzün, korku, az biraz da mutluluk. Ama sonucu çokça sevgi. * Dram-3 (04.09.21) Tarih-1 (07.09.22)