44. Bölüm: "Gül Güzelim."

708 62 20
                                    

Neden?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden?

Tek düşündüğüm kelime bu şimdi; Neden?

Hayatımda her şey yolunda giderken neden?

Ben mutluyum diye mi geldi? Mutluluğumu emip yerine acı bırakmaya mı geldi? Zaten hayatıma acı dışında tek bir şey bile bırakmamışken o acıyı artırmaya mı geldi?

Bana olan nefreti yüzünden beni öldürebilecek olan adam neden kapıma geldi? Onun yüzüne dahi bakmak istemediğimin yeteri kadar farkında değil mi? Oysa ben farkındadır sanıyordum. Bu köydeki herkesin bunun farkında olduğunu düşünüyordum hatta.

Onun kapıma geldiğini duyduğum an odama çıkmıştım. Çünkü kendimi tanıyordum. Ne içeri girsin diyebilirdim ne de girmesin diyebilirdim. Evet, yüzünü görmek istemiyordum; evet, konuşmak istemiyordum lakin ağzımı açıp da kararımı söyleyebilecek cesarette hissetmemiştim.

Korkut’a güvenmiştim esasen. Ben oradan uzaklaşsam dahi onun benim için en doğru kararı vereceğini biliyordum. Çünkü artık benim bir yuvam vardı. Benim sırtımı yaslayabileceğim, gözlerim kapalı güvenebileceğim birisi vardı. Beni incitmeyecek, beni yüceltecek birisine sahiptim. Böyle birisi hayatımda olduğundan her şeyden kaçabilirdim ben. Benim kaçtığım yerde o olurdu. Benim yapacağım şeyleri o yapardı. Korkut bana tüm bu güveni vermişti. Ona tüm kalbimle inanmama sebep olmuştu.

Ellerim karnımda, başım arkamdaki kapıda; öylece oturuyordum.

Korkut’un yere oturduğumu görse kızacağını biliyordum ama odaya girer girmez kapının ardına çöküvermiştim. Geri de ayaklanamamıştım. Burada böylece oturup kalmıştım.

Kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama artık kocamın yanıma gelmesini istiyordum. Anlamlandıramadığım ruh halimin içerisinden çıkmamı sağlayabilecek tek insan oydu. Bu yüzden biran evvel onu yanımda istiyordum.

Sanki içimdeki hissiyatı biliyormuş gibi önüne oturduğum kapının kolu hareketlendi. Gelen hiç şüphesiz oydu, sesini duymuştum. “Belkıs, kapı niye açılmıyor?” Önünde oturuyordum çünkü.

Sesini duymamla yüreğime yayılan ferahlık derin bir nefes almama sebep oldu. Hiç beklemeden oturduğum yerden kalktım. Ben kalkar kalkmaz da kapı açılmıştı zaten. “Kapının önüne mi oturdun? Üşümedin mi?” Son lafını derken kaşları çatılmıştı. Şu an dediklerine cevap vermekten ziyade ona sarılma ihtiyacım olduğundan kollarımı iki yandan beline sarıp başımı omzuna yasladım.

“İyi ki geldin.” diye fısıldadım. Öyle kısık bir sesle fısıldamıştım ki duymaması yüksek bir ihtimaldi.

“Gönderdik babanı, endişelenme sakın.” Başıma öpücükler bırakarak söylediği sözler bende hiçbir hissiyat uyandırmadı.

Korkut beni vücudundan uzaklaştırarak yüzüme baktı. Bilhassa gözlerime baktı. Sanki ağlayıp ağlamadığımı anlamaya çalışıyordu. Her şeye ağlayan ben, şimdi ağlamamıştım. Ben genellikle üzüldüğümde ağlardım. Şimdi üzülmekten daha farklı hisler vardı içimde. Belki de ağlamama sebebim buydu.

CAN SUYUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin