Üzülsem de kırılsam da ses çıkarasım gelmemişti bu kez. Yorulduğumdandı. Farkındaydım. Aynı şeyleri duymaktan da yaşamaktan da hissetmekten de fazlasıyla yorulmuştum.
Kolay yolu buydu işte. Sessiz kalmak. Sessiz kalınca yorgunluğuma yenisi eklenmiyordu. Öylece geçip gidiyordu işte. Tabii içimde biriken hisler geçmiyordu lakin en azından dışarıdan görünen olmuyordu.
Böyle yapmam doğru muydu onu da bilmiyordum ama bugün öyle yapmak istemiştim.
Karnımı doyurduktan sonra Saniye'ye tek bir söz etmeden mutfaktan çıkmış misafirler ile ilgilenmiştim. Düğün arifesinde olmamız sebebiyle sürekli birileri gelip gidiyordu. Evin gelini olarak da mecburen onlarla ilgilenmem gerekiyordu.
İnsanlar bebeğim hakkında sorular soruyorlardı. Bazılarının yüzünde samimi gülümsemeler görüyordum. Bazıları ise haset dolu gözleri ike bakarak konuşuyorlardı. Kimin iyi kimin kötü olduğunu anlamak çok da zor değildi.
Tüm gün böyle geçmişti. Akşama kadar sürekli ayaktaydım. Korkut birkaç kez odama çıkıp dinlenmemi söylese de onu dinlememiştim. Milletten gelecek lafı sözü işitmek istemiyordum.
Yarın bugünden de yoğun geçecekti. Yarın kına günüydü. Kim bilir ne kadar yorulacaktım...
Hiçbir iş yapmasam da ayakta durmak bile yoruyordu beni. Bu yorgunluğa esas sebep olanın bebeğim olduğunu da biliyordum. Yine de bebeğime duyduğum sevgi yüzünden bu yorgunluğa söylenemiyordum. Daha doğmamış bir bebeği nasıl olmuştu da bu denli sahiplenmiştim akıl alır gibi değildi.
Annem de beni böyle sahiplenmiş miydi acaba?
Aklıma gelen anılarım burukça gülümsememe sebep olduğuna göre sahiplenmemişti.
Ben, benim yaşadığım şeyleri bebeğimin yaşamasına asla izin vermezdim. Karşıma Korkut'u da alırdım tüm köyü de alırdım. Umurumda bile olmazdı.
Annem benim için bunu yapmamıştı. Ya da yapamamıştı.
"Yine ne gibi düşüncelerle canını sıkıyorsun acaba?" Hiç beklemediğim bi anda Korkut kolunu belime sararak konuşunca ürkerek sıçradım.
Pencerenin önünde dışarıyı izliyor olmama rağmen onun geldiğini görmemiştim. Kapının sesini de duymamıştım. Kolunu karnıma doğru sarmasaydı belki konuşmasını da duymayabilirdim. Düşüncelerimin içine oldukça derin bir şekilde dalmıştım.
"Hiç fark etmedim geldiğini." diye konuşarak ona doğru döndüğümde elini belime bastırarak beni kendine biraz daha yaklaştırdı. "Ne düşünüyordun?"
Bu konuya girsek çıkamazdık muhtemelen. Aynı anda o kadar fazla şeyi düşünen birisiydim ki...
"Önemli şeyler değildi. Uyuyalım hadi, çok yorgunum." Hızlı bir şekilde konuyu değiştirmeye çalıştım. Çünkü gerçekten de bu konuya girsek çıkamazdık. Bu yüzden bu konuya hiç girmememiz daha mantıklı olurdu.
"Yine inandırıcı değilsin. Farkındasın da bunun." Korkut biraz kızar gibi konuşmuş olsa da gerçek bir kızma olmadğını biliyordum.
Korkut bu konunun üzerinde durmayarak beni yatağa doğru ilerletti. Çok yorgun olduğum için direkt yatağa uzandım. Korkut'un üzerini değiştirişini kısık bakışlarımla izledim. Yanıma geldiği an gözlerimi kapatarak ona sokulacak, sonrasında da uykuya dalacaktım.
Üzerini değiştirince sol tarafıma uzanıp bedenini bana çevirdi. Hiç beklemeden ona yaklaştım.
Korkut ne istediğimi bildiği için kolunu başımın altından geçirip beni göğsüne çekti. "İyi uykular." diye fısıldayıp başımdan öptü. Konuşmaya bile halim olmadığından bir şeyler mırıldanarak gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN SUYU
Ficção AdolescenteKaderin oyunlarının içine düşmüş birden fazla can. Canı acıyacak birçok insan. Bolca hüzün, korku, az biraz da mutluluk. Ama sonucu çokça sevgi. * Dram-3 (04.09.21) Tarih-1 (07.09.22)