Bölüm - 24

166 11 0
                                    

Bu o değildi... Kız bana şok olmuş şekilde bakarken kolunu bıraktım ve yanından gittim. Tekrar çocukların yanına oturdum ve telefona gömüldüm. Ne kadar aptaldım. Bella'nın burada ne işi olabilirdi ki ? Masadan kalkacağım sırada Alec kolumu tuttu ve beni tekrar oturttu. Hiç birşey demeden olduğum yerde duruyordum. 

*

Saat 03:23'tü ve benim yaptığım tek şey ya telefona bakmak yada kucak dansı yapanlara bakmaktı. Fazlasıyla dalgındım. Bella bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Ne zaman sarışın bir kız görsem o zannediyordum. Dün Roselyn'le buluşmaya sahile gittiğim için kendime küfürler savuruyor, bela okuyordum. 

-BELLA'NIN AĞZINDAN- 

Gece olmuştu. Renee'nin zoruyla kıyafetlerimi değişmiştim ve dışarı çıkmıştık. Kısa bir yürüyüşten sonra bir binanın önünde durduk. Burası diskoydu. Her ne kadar içeriye girmek istemesemde Renee'nin zoruyla girmek zorunda kaldım. Tam tekrar dışarıya doğru koşarken beni saçımdan yakaladı ve kapıya kadar sürükledi.

"Bels ne kadar istemesende buraya gireceksin. Biraz kafa dağıtman gerekiyor cidden."

"Olmaz. Girmem."

"Neden ama, niye ?"

"Çünkü Justin'le de diskoda tanıştık." bu laftan sonra diskonun kapısını açtı ve beni içeriye itti. Burası cidden çok kalabalıktı ve içerideki yoğun içki, sigara kokusu midemi bulandırmaya yetmişti. Etrafa göz gezdirirken boş bi masa buldum. Oraya doğru ilerledim ve çantamı masaya resmen fırlatarak koltuğa oturdum. kısa süre sonra Renee yanında bir erkekle geldi. Erkeğin koluna girmiş bana gülümsüyordu. Disko topunun habire bir giden gelen ışıklarından dolayı yüzünü görememiştim çocuğun. Biraz daha dikkatli baktığımda şok olmuş bir tiple konuşmaya başladım. 

"Alec ! Burada ne işin var ?"

"Asıl sizin burada ne işiniz var ?" benim tersime o gülümseyerek konuşuyordu.

"Sorumu cevapla aptal." 

"Ihm. Bizimkilerle birlikte biraz kafa dağıtmaya gelmiştik. Tesadüfe bak sizde buradasınız." 

"O burada mı ?"

"Kastettiğin kişi Justin'se evet. O'da burada." 

"Nerede ?" diye sorduğumda eliyle oturdukları masayı gösterdi. Tanrım, yüzünü ne kadar çok özlemişim. Ahh, Bels saçmalama 1 günde hiç birisi özlenir mi.. Aldırma. Düşünmemeye çalış. Olmuyo yok olmuyo. Çıkmıyor kafamdan. Yakında delireceğim. Kendi kednime konuşmaya başladım bile. Sırada ne var ?  Bilek kesme falan mı ? Ama cidden özlemişim. Gel sarılıcam lan manda. Gel buraya lan. Yada gelme, olmaz. Ahh, ne saçmalıyorum ben. Sus artık Bels. 

"Neyse ben kalkıyım artık." dedim ve masada kalktım.

-JUSTİN'İN AĞZINDAN- 

Bizimkilerin bu yaptıklarını sonradan ödetecektim ama şu anki işim Bella'yı izlemekti. Ne yapıyor o ? Masadan mı kalkıyor ? Lanet olsun. Güzel yüzüne daha 2 dakika bakabilmiştim oysaki. Umursamaz bir tavırla telefona döndüm ve onu o'nu özlediğimi belli etmemeye çalıştım. Gözümü birkez daha Bella'ya çevirdim. Masadaki eşyalarını topluyordu. Bir anda kolumu sıkan el görünce yerimden hopladım. Luck'a hesap sorarcasına baktığımda hemen konuşmaya başladı.

"Şimdi tam sırası Justin."

"Neyin sırası ?"

"Bels kapıdan çıkmadan onu yakala ve konuş." 

"Niye böyle bir delilik yapayım ? Bensiz gayet mutlu. Bende öyle." 

"Hıı, bende uçan inek. Memnun oldum." bu söylediğine göz devirdim ve tekrar telefona döndüm. Bir anda tekrar kolumu çimçikledi. 

"Tamam, tamam. Gidiyorum mutlu musunuz ? Bu iş sizin istediğiniz sonuca varmazsa hepinizi mahvederim." dedim ve hızla masadan kalktım. Bella'ya baktığımda neredeyse kapıya yaklaştığını gördüm. Adımlarımı daha çok sıklaştırdım. Duyabileceği mesafeye geldiğimde bağırdım fakat duymamazlıktan geldi. Biraz daha yaklaştım ve tekrar bağırdım. Olduğu yerde durdu ama bana hala bakmıyordu.  Yanına geldim ve kolundan tutarak kendime çevirdim. Gözleri dolmuştu ve bu beni kahretti. O'na tekrar dukunmak beni mutlu etmişti. Gözlerimin içine bakıyor ve konuşmamı bekliyordu. 

"Bak Bels. Ben gerçekten çok üzgünüm. Sen hastanede ölümden dönerken seni bırakmamam gerekiyordu. Dün sahile gidip seni bırakmamam gerekiyordu. Ben gerçekten ne diyec-" sözümü kesen dudaklarına bende şarkılık veriyordum. Tanrım, öpüşünü bile özlemiştim. O dudakların tadına tekrar baktım ve tekrar ilk zamanki gibi hissettim. Bir elimle yanağını tutarken diğer elimle saçlarını tutuyor ve okşuyordum. O ise benim boynuma kollarını dolamuştı. Bir anlık hareketinin nedenini hala anlamasamda yinede onu doya doya öpüyordum. Benden ayrıldı ve konuştu.

"Seni seviyorum Justin."

"Seni seviyorum bebeğim."

"Seni çok seviyorum." 

"Bende seni seviyorum bebeğim, sakin ol." Bana aşkını ilan ederken bir yandan da ağlıyordu. Bir insanı sakinleştirmek gibi bir özelliğim yoktu. Yaptığım tek şey saçını okşamaktı.

"Sarıl bana." dediğini ikiletmeden sarıldım. Koca kollarımın arasında kaybolmasına izin verdim. Hala ağlıyordu ve üstüm sırılsıklam olmuştu. 

"Bels güçlü ol tamam geçti artık." yutkundu ve başını salladı. Kollarımı ondan çekerek elini tutmaya başladım. Masaya oturttum ve bende hemen yanına oturdum. Hala bana sarılıyordu. Benim kolum ise Bella'nın omuzundaydı. Kısa süre sonra hıçkırıkları kesildi. Masada bizimkilere dönerek konuşmaya başladım.

"Bu planı hanginiz buldu ?"

"Ney planı ? Ne saçmalıyorsun Justin a-aa ayıp. Planmış. Olurmu öyle şey canım." Renee hele şükür susmuştu.

"Size bu planı kimin yaptığını sordum."

"Ben yaptım dostum." diye atıldı Alec. Gözlerim ful açık şekilde ona bakakaldım.

*

Kızların oteldeki eşyalarını alıp bizim kaldığımız eve getirdik. Bella çok yorgun olduğunu söyleyip 1 saat önce yattı. Zaten 1 saat sonra bzimde uykumuz geldi ve odalara çekildik. Üstümdekileri çıkartıp soğuk bir duş aldım. Dustan hemen sonra yatağa girdim. Kolumu Bella'ya sarark uyumaya çalıştım. Yaklaşık 5 dakika sonra Bella'nın derin derin nefesler aldığını hissettim ve gözlerimi açtım. O'nun da uyandığını anlamıştım.

"Ben mi uyandırdım bebeğim ?"

"Ah, yok hayır."

"Kabus mu gördün sen ?" soru soran sözlerle bakarken bana döndü ver sarıldı.

"Hayır. Kabus değildi. Çok, çok güzel bir rüyaydı sadece o kadar."

"O zaman neden ağlıyorsun bebeğim ?"

"Çünkü gerçek olmasını çok isterdim." 

"Anlat bana."

"Boş ver, o kadarda önemli birşey değil zaten." Çenesinden tuttum ve gözleriyle gözlerime bakmasını sağladım. 

"Emin misin bebeğim ?" Kafa salladı ve burnumdan öperek kafasını tekrar göğüsüme koydu. O yanımdaydı. Benimle birlikteydi. Mutluydum. O'nu kaybetmek nasıl birşeymiş 2. defa anladım ve bundan sonra böyle bir hata yapmayacağımı söyledim kendi kendime. O'nu gerçekten seviyorum ve bana huzur veriyordu. Saçının kokusunu iyice içime çekerek kendimi uykuya bıraktım.

Uyuz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin