Bu sabah Alpten günaydın mesajı almamıştım. En son yazdıklarından sonra hiç çevrimiçi olmamıştı. Muhtemelen bana çok kırgındı.
Yatağımdan kalkıp lavaboya gidecektim. Bildirim sesini duyunca Alp'in mesaj attığını düşünüp telefonu açtım. Mesajı atan Batındı.
Batın: Günaydın Yüsra.
Yüsra: Günaydın.
Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendimi görüp gözlerimi büyüttüm. Solgun gözüküyordum. Birkaç kez daha yüzüme su çarptım. Çıkarken havlulukta Batın'ın tişörtünü gördüm. Alıp odama gittim.
Tişörtü çantama koyup giyinmeye başladım. Saçımı taramak bile istemiyordu canım. Eşyalarımı alıp evden çıktım.
Kulaklıklarımı takıp bekleme yerimize yürüdüm. Onların yanına gitmek istemiyordum. Bir sürü soru sorarlardı şimdi. Artık geri dönmek için çok geçti. Yanlarına geldiğimde tahmin ettiğim gibi neyim olduğunu sordular. Kısa cevaplar verip müzik dinlemeye devam ettim.
Onlar önden yürüyorlardı. Ben birkaç adım gerideydim.
Atlas yanıma gelip "İyiyim diyorsun ama iyi gözükmüyorsun. Neyin var?" dedi.
"Yok bir şeyim. Uykusuzum biraz ondandır."
"Emin misin? Ben öyle düşünmüyorum."
"Nasıl düşünürsen düşün Atlas!" dedim. Sesimi yükseltmiştim. Biraz sert olmuştu ama üstelediği için sinirlenmiştim.
Kampüse geldiğimizde amfiye ilerledim. Herhangi bir yere oturdum. Derin yanıma geldi. Bir şey söyleyecek oldu ama susturdum.
Dersten sonra kampüsün çimenlerinde oturmak için bahçeye gittim. Atlas'ın çimenlere oturduğunu görünce sabah ona bağırdığım aklıma geldi ve konuşmak için yanına doğru ilerledim.
"Merhaba."
"Merhaba Yüsra"
"Atlas sabah sana sesimi yükselttiğim için üzgünüm. Sen üsteleyince birden sinirlendim."
"Sen hala orada mısın? Ben unutmuştum bile." Gülümsedi.
Gün içinde ihtiyacım olan tek şey sarılmaktı. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Ben de birden Atlas'a sarıldım. Sonra istemsizce bir şeyler anlatma isteği duyup içimdekileri anlatmaya başladım.
"Alp diye biri var. Onu hiç görmedim. Ama o beni biliyor. Beni sevdiğini söylüyor. Son günlerde bazı şeyleri yanlış anladı ve bana kırgın. Her gün mesaj atıyordu. Son konuşmamızdan sonra hiç mesaj atmadı ve çevrimiçi olmadı. Onu kırmış olmak beni çok üzüyor."
Gözlerim dolmuştu. Tanımadığım biri için ağlayacaktım. Atlas'ın başımı okşayıp sarılmasıyla göz yaşlarımı daha fazla tutamadım.
Ağlıyordum onun için. Sanırım Alp'e karşı bir şeyler hissediyordum. Ona ihtiyacım vardı ama ben Atlas'ın omuzunda ağlıyordum.
Kafamı kaldırdığında bana peçete uzattı. Su içip biraz rahatlamıştım.
"Sanırım sen de ona karşı bir şeyler hissediyorsun. Merak etme o sana mesaj atar?" dedi.
"Mesaj atacağını nereden biliyorsun?"
"Bilmem." dedi gülümseyerek. Atlas'ın telefonu çaldı ve gitmesi gerekti. Oturduğu yerden kalkarken "İhtiyacın olursa bir telefon uzağındayım." dedi ve gitti. Acaba bir şey mi ima etmeye çalışmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SICAK ŞARAP || Yarı Texting
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Anonim: Ah o güzel gözlerin döndürüyor başımı Anonim: Lütfen seni izlerken hor gör bu telaşımı Anonim: Tut elimden gidelim bu şehirde huzur yok Anonim: Sıcak şarap içelim ne de olsa vakit çok Anonim: Dayanamıyorum hayallerim çok ağır A...