4.2

303 22 38
                                    

Uras'ı evde yalnız bırakıp Batın'ın evine gittik. Bana kendi elleriyle yemek yapıyordu. Tezgahın üzerinde sebzeleri doğrarken ben de tezgaha oturup onu izliyordum. Arada sırada da ağzıma sebze tıkıştırıyordu. Boğazımda kalmasın diye de elime su dolu bardak vermişti.

Elimde duran bardağın içindeki bir yudumcuk kalan suyu Batın'a fırlattım. Önce üzerine baktı, sonrasında yanındaki dolu olan su şişesini eline aldı. Onun da aynısını yapacağını anlayıp elimle durmasını işaret ettim. Ama o bunu durdurmadı ve başımdan aşağıya beni ısladı.

Neden erkekler böyle ki? Sanki karşılarında battal gazi falan var. Bir yudum suya karşılık bir şişe su.

Sırılsıklam oluşum onun hoşuna gitmiş olacaktı ki kahkahaları evi inletiyordu.

"Bakıyorum da çok eğleniyorsun. Yanımda başka kıyafetim yok ve çok üşüyorum." Somurtarak söylediklerim onu üzmüş olacaktı ki kahkahasını sonlandırıp yanıma oyuncağını kırmış ve annesine ağlamaya giden çocuk gibi gelmişti.

"Özür dilerim Yüsra'm." Diyip sımsıkı sarılmıştı. Sarılınca o da ıslanmıştı. Bunu fark edip hemen geri çekildi ve ellerimden tutup beni tezgahtan indirdi. Beni çekiştirerek odasına götürdü.

Odasına geldiğimizde ben etrafı incelerken o da uygun bir şeyler arıyordu. Odası çok güzeldi. Zevkine hayran kalmıştım. Ben incelemeye devam ederken o da birkaç tane tişört çıkarıp yatağının üzerine koydu.

Ellerini üzerindeki tişörtün yakasından tutarak vücudundan çıkarttı. Gözlerim istemsizce kusursuz yapıdaki vücuduna kayınca içimden 'Anama ana diyesen yiğidim.' Demiştim.

Benim ona ağzımın suları akarak baktığımı görmüştü ki ona baktığımda sırıtıyordu.

"Kabul et sen de bana, benim sana yandığım kadar yanıyorsun."

-he salak he sjdçxkhfujşaöxm- Yanaklarımın acayip derecede kızardığından o kadar emindim ki kulaklarım bile yanıyordu. Çok utanmıştım ve başımı öne eğmiştim.

Burnuma onun güzel kokusu gelince gözlerimi açtım. Başımı hala önüme eğmeye devam ediyordum. Ayaklarımın dibinde ayaklarını görünce kalbim yerinde değildi. Sanki tüm vücudumda atıyordu namussuz.

Başımı ellerinin arasına aldı ve gözlerimi gözlerine kenetledi. Sırıtarak "Utandığında yanakların o kadar güzel oluyor ki sana bakmaya doyamıyorum. Kırmızının en güzel tonunu kaplıyorlar." Yanağıma ufak bir öpücük kondurdu ve sözlerine devam etti.

"Ve lütfen başını öne eğerek beni bu güzellikten mahrum bırakma." Son cümlesinin ardından bir öpücük daha kondurdu yanağıma. Her öpüşü tenimi yakıyordu sanki ama tatlı bir yanmaydı bu.

Geri çekildi ve sanki daha fazla utanmamam için arkasını dönerek odadan çıktı. Kapının arkasından bağırdı.

"Sen de giyin ve hemen yanıma gel. Daha yemek yiyeceğiz." Dediklerinden hemen sonra ıslak olan tişörtümü çıkarttım. Yatağın üzerindeki Batın'ın tişörtüne uzandım. Tişörtü başımdan geçirirken onun muazzam kokusunda kayboldum. Kendine has erkeksi kokusu başımı döndürürken tişörtü komple vücuduma geçirdim. En son tişörtün yakasını burnuma kaldırdım ve bir daha nefes alamayacakmışçasına kokusunu içime çektim.

SICAK ŞARAP || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin