2.7

944 98 103
                                    

Yine bir şekilde sabah oluyor. Sinirden ensem ağrıyor yine ama sorun etmemeye çalışıyorum. Güzelce gülümsemeli ve işe gitmeliyim. Sattığımının hayatı falan diye söyleniyorum ama yapacak bir şey yok. Napalım? Arkadaşını iyi seç demişler, ben başaramadım anne, özür dilerim.

Şu an ki tek arzum bilinmeyenimin ağzını sıkı tutması.

Sabah şirkette kaos dolu anlar geçiriyoruz. Japonyadaki toplantı dolaylı yoldan Japonya tatili için hunharca kimin gitmesi gerektiği tartışılıyor. Sehun, Jongdae Hyung ve ben işe köşede oturup bu rezaletin bitmesini bekliyoruz elimizde kahvelerimizle.

"Ben prenseslerimi bırakıp hiçbir yere gidemem, onları da götürelim." deyip de kabul edilmediğinden beri bu iş seyahatlerine katılmıyor. Sehun ve ben ise çok akıllı olduğumuz için. Bir haftalık işi iki güne sırf Japonyayı görebilmek için çekemiyoruz.

Sehun nedense bugün pek bir mutlu ve alttan alttan sırıtıp duruyor. Jongdae hyung mide yanmasından muzdarip ve ben de dertlerimi üst üste koyup tepesinden atlasam ölür müyüm'ün hesabını yapıyorum.

Müdürümüz gürültüden sıkılmış olacak ki bizim yanımıza geliyor. Sehun onu coşku ile karşıladığında ona gözleri ile oklar fırlatıyor, liseden arkadaş olduklarını bildiğimden Sehun'un bu bakışlardan korkmayışının sebebini anlayabiliyorum ama Kyungsoo'nun neden Sehun'un karnına dirseğini geçirdiğini anlayamıyorum. "Hayırdır neden dövüşüyorsunuz siz?"

Sadece keyfim çok yerinde." diyor Sehun. "Hatta sana bile iyi davranmak istiyorum."

Ona ters ters bakıp, "Çok minnettarım gerçekten yüce efendimiz." diyorum. "Üstüne kusabilir miyim hediye olarak?"

"Iyy, bana beş adımdan fazla yaklaşayım deme ben senin üstüne kusarım." Son yarım saattir kolunun omzumda olduğunu hatırlatmak istiyorum ama Sehun'u böyle kabul ettim.

"Eee, daha daha nasılsınız bakalım?" diyor Kyungsoo gözler beni buluyor sorudan sonra. "Yüzün düşük sanki Jongin? Her şey yolunda mı?"

"Tabii ki, dünden biraz yorgunum da." gülümsüyorum sonra söylediklerimi sağlamlaştırmak için.

"Peki senin neyin var Jongdae hyung?"

"Midem yanıyor Kyungcuğum müdürcüğüm ama idare ediyor."

"Beni sormuyor musunuz müdürcüğüm?" diyor Sehun. "Senin ağzın kulaklarında işte daha nolsun? Görünen köy kılavuz istemez." diyot Kyıngsoo. Sehun kötü işler çeviren bir çocuk gibi kıkırdıyor.

"Meymenetsiz herif." diyor Kyungsoo. Bardağı ile bardağını tokuştururken "Hay yaşayın." diyorum. Ama keyifsizliğim saklanmıyor galiba. Jongdae hyung da soruyor bu suratının hali ne diye. "Bu uyuz Sehun yüzünden, yine kazandı ladesi. Ondan pis pis sırıtıyor sabahtan beri."

"Bir haftada üç kez de kaybedilmez ama Jongin." diyor Jongae hyung.

"Aklı başında değil ki lalenin." diyor Sehun.

"Bu sefer kendime güvenmiştim yemeğine oynamıştık, bedava yemeği kaybettim ona yanıyorum." deyip omuz silkiyorum. O ara saygı değer çalışanlarımız kura çekmeye karar veriyorlar ve ortalık duruluyor.

Jongdae hyungun sandalyesine kuruluyorum. Heechul hyung, Jongdae hyungu akşam içmeye gitmek için ikna etmeye çalışıyor. "Sen benim yuvamı mı yıkacaksın ulan." diyor Jongdae hyung ona cevap olarak.
"Pısırık herif, light oldun sen ha, aslandın kedi oldun."

"İşte bu yüzden evde kaldın Heechul hyung." diyorum ona. "Hanımcılık kazanacak."

"Sen erkeklerden hoşlanıyorsun lan. Sana ne oluyo?"

"O zaman da ukecilik kazanacak abicim."

"Çok iddialısın bakıyorum." diyor bana üstten üstten bakarken, çünkü ben oturuyorum o ise ayakta ondan.
"Eh, biraz." kafama bir fiske atıyor, "Büyümüş de abileri ile neler konuşuyormuş şuna bak Jongdae. Oy yetişkin oldu benim oğluşum."
"Abart hemen hyung, tamam mı, iki dakkada hemen cıvıt."
"Sus lan, abine cevap verme." Fincanını önüme itiyor, "bana bir çay koy gel bakayım, çaylak günlerini ben daha unutmadım."

"Ben de unutmadım hyung, hala bilenmiş haldeyim sakın elime düşme o yüzden, emdiğim sütü burnumdan getirmiştin."

"Onu neden yaptım biliyor musun?"

"Genç olduğum için?"

"Hayır, ofise benden yakışıklı biri geldiği için."

Jongdae gyung, "Lan ben size bin başarım heheheyyt." diyor ama onu takmıyorum.

Başımı yana eğiyorum, sinirim geçiyor.
"Ay, hyuuuung. Baştan desene ya. Ne diyebilirim ki çok haklısın."

"Ama Sehun geldi sana sinirim geçti." deyip kötü kötü gülüyor.

"Sehun'a niye kötü davranmadın o zaman kötü adam?"

Göz kırpıp, "Anlarsın ya." diyor.
"Pis sapık." diyorum ona, "Sehun sana bakmaz hem."

"Niyeymiş o?"

"Çünkü farklı kulvarlardasınız canım."

"Yaşlısın yani hyung." diyor Jongdae hyung.

"Ay siz ne anlarsınız hem benim zaten prensesler gibi sevgilim var, hem de senden iki yaş küçük Jongin, bil istedim koçum."

"Ay," diyorum, "keşke bunu daha önce söyleseydin, beni köşede sıkıştıracaksın diye korkmayı bırakırdım."

"Hebele hübele konuşma hergele seni, yürü çayımı getir."

"Yaşına hürmeten getiriyorum Heechul amca." diyorum ona, "Daha yeni yirmi iki oldum lan ben." diyor.

Jongdae hyung ile gözlerimizi deviriyoruz, ortamda bir sessizlik oluyor. "Yani ben öyle hissediyorum, sizin içiniz gibi çürük değil benim içim."

Bir şey demeden kupaları alıp mutfağa doğru yürürken Heechul hyungun çok haklı olduğunu düşünüyorum.

Mutfakta müdürümüzü görünce yüzüm yine gülüyor. Düşünceli gözleri ile mutfak zeminini izliyor elindeki su bardağı ile. "Müdürüm, naber?" diyorum ona eğik başının önüne başımı uzatırken. İrkilerek bana bakıyor, gülümsüyor. "Müdürler götürsün seni." diye homurdanıyor.
"Müdürüm demem de müdürüm, diğerleri kıskanır şimdi. Naber?"

"İyidir, dün pek uyuyamadım, senden."

"Ben de pek uyuyamadım ama benden de iyilik."

"Bir sorun mu var?"

"Galiba var müdürcüğüm. Her şey sarpa sarıyor galiba, ne yapacağımı  pek bilmiyorum."

"Pek anlamadım."

"Konuşmak için biraz erken, onu boşver içmeye gidelim mi bu akşam? Ben ısmarlıyorum."

Bakışları parlıyor, yüzüne güzel bir renk yayılıyor, hayal gücüm olduğunu sanıyorum, güzel olan yüzü daha da güzelleşince. "Olur, bana uyar."

Ben çayları koyarken, "Çıkışta buluşuruz o zaman, mesaiye falan kalmayalım hiç çekemem." diyor.

"Ow, ağzından bal damlıyor şu an." diyorum.
Bardağının üstünü doldurup gidiyor, kendi kupalarımızı bir tepsiye koyup bizimkilere götürüyorum. Demin söyleyemediğim için dilimin ucunu yalan bir kelime var. Kyungsoo'ya söylemek istedikleri çoğalıyor bu sıralar.

Hyunglarımın yanına dönünce Heechul hyung omzunu omzuma vuruyor. "Hayırdır, sen bi güzelleşmişsin mutfağa  gideli şekerim."

"Ben hep güzelim hyung, ama bu ara sanki bi içim güzelleşiyor gibi hissediyorum."

**********
Merhaba my girls, nasılsınızzzzzz

Jongin aslanım düşüyorsun tutamıyoruz, hadi rasgele koçum

Gölge, 17.06.2020
13.19

yüreğime konan dert "kaisoo (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin