"Arkadaş olalım mı?" diye soruyor bana birden bire. Parmaklarım direksiyonun üzerinde donuyor.
"Yani sadece bir seçenek." diye ekliyor."Müdürüm, zaten siz benim arkadaşımsınız,
Ona dönüyorum, bana şaşkın gözlerle bakıyor sanki.
"Ama sakın yanlış anlamayın, lütfen. Size yalakalık yapmıyorum, zaten hiç sevmem laubali hareketleri. Cidden.""Şaşırdım." diyor bana.
"Benden pek haz etmiyorsunuz biliyorum, başta dedikodunuzu da yaptım ama ben sizinle iyi birer arkadaş gibi hissettim her zaman. Siz bana hep yol gösterdiniz."
"Ben de seni arkadaş olarak görüyorum." Susuyor. "Ne zamandan beri olduğunu sormayacak mısın?"
"Ne zamandan beri müdürüm?" diyorum ona.
"Hani şirketteki ikinci ayımda, anlaşmayı yapacağımız taraf genciz diye bize üstten üstten davranıyordu, sana yaptıklarında bir şey dememiştin de aynısını bana yapınca üstlerine yürümüştün." Duruyor. Hatırlaıp hatırlamadığımı sorgulamak için.
"Evet, işler büyümüştü hatta."
"Sen adama kafa atmıştın, burnu kırılmıştı." Kıkırdıyor.
"Anlaşma iptal olmuştu son anda, benim yüzümden. Dava açacaklardı da güvenlik kamerasında sarkıntılıkları çıkınca koz olarak kullanmıştık bu sayede bir şey yapamamışlardı," yine sinirim tepeme çıkıyor. "Onun bunun evlatları."
"Dedem seni azarlamıştı, onların yaptıklarını beraber anlatmıştık, bana asıldıklarını bile itiraf etmiştim. Senin bundan haberin yoktu tabii. 'Öldürseymişim o pezevenki.' demiştin. Dedem kovuyordu seni az daha."
"Böbreğim düşmüştü korkudan, kovulsaydım annem beni keserdi."
"Özür dilerim."
"Beni siz korumuştunuz, değil mi?"
"Beni koruyan sendin Jongin."
"Dedenize beni kovdurtmadınız."
"O adamlar seni hafife alırken, üstten bakarken bir şey yapmadım. Özür dilerim."
Önemli değil dercesine başımı sallıyorum, o zaman haftalarca bunun yüküyle yaşamama rağmen, arabaya bindiğimizde müdürümün navigasyona açtığı konuma geliyoruz. Park edip direksiyondaki ellerimi izlemeye başlıyorum.
"Seni koruması gereken ben olmama rağmen hiçbir şey yapamamıştım çünkü çok toydum, endişeliydim, anlaşmayı bir an önce yapmak ve herkese kendimi ispatlamak istiyordum. Dedeme olan kendimi kanıtlama arzum ve dedikodular beni yitip bitiriyordu sanki. Onların davranışlarını tatlıya ulaşmak için yemem gereken sebzeler gibi görmek zorunda olduğumu söylüyordum kendime ve sen o tatlıyı da o sebzeyi de onların başından aşağıya döktün o an. Ve sonrasında elimden tutup beni dondurmacıya götürdün. Bir insan nasıl bu kadar büyük bir dürüstlükle cesur olur diye düşündüm."
En başından beri bana baktığını biliyorum ve sözünün bitmesiyle ona doğru dönüyorum. Başımı direksiyona yaslıyorum. Bir şey söyleyeceğim sırada beni durduruyor.
"Tamamlamama izin ver çünkü sana bunları uzun zamandır söylemek istiyordum. Benim için hiçbir şey yapmak zorunda değildin, ben sadece şımarık bir torundum ve her şeyin üstüne konmuştum ama sen her şey için çabalamıştın. Ama beni korumak için böylesine riskli bir şey yaptın. Kovulmak üzereydin ve bir başına kullanılmayan karanlık şirket merdivenlerinde oturuyordun, yanına gelip özür dilediğimde, omuzlarını kaldırmış, bana sorun olmadığını söylemiştin. Kocaman gülümsemiştin ama ağlamak istiyor gibi bir halin vardı Jongin ama sen ağlamadın hatta yanında ağlamama da izin verdin, tüm o başarısızlığım hakkındaki saçmalığı dinledin. Ne ağladığımı ne de o saçma konuşmayı kimseye anlatmadın hem de." Sesi titreyince susuyor.
"Senin bir züppe olduğunu düşünmekten ne zaman vazgeçtim biliyor musun?" diye soruyorum ona.
"Gelip de yanına özür dilediğimde mi?"
"Hayır, yanımda zırıl zırıl ağladığında. Ağladığında, omuzların çökmüştü ve dizlerine sarılıyordun, o zaman her şeyin üstüne konan bir züppe değil, genç yaşında büyük yükleri sessizce ve zorlandığını bile itiraf edemeden taşımaya çalışan birini gördüm, gerçek seni. O andan sonra hiç dedikodunu yapmadım. Yani züppe olduğun hakkındakileri, asabiyetin hakkındakilere her zaman devam edeceğim gibi duruyor."
Hafifçe kıkırdıyor.
"O adama 'ulan pezevenk sen benim müdürüme ne dedin az önce?' dediğin andan beri sen benim arkadaşımsın aslında. Doğru cevap bu."
"O zaman sen de benim yanımda ağlarken kendine sövdüğün andan beri benim arkadaşımsın."
"Baya zaman olmuş o zaman." diyor.
Parmaklarım ile sayıp, "Yedi ay." diyorum.
"Yedi ay." diyip iç çekiyor. Güzel bir gülümseme doğuyor dudaklarında."İş dışında da arkadaşız o zaman." diyorum.
"İş dışında bana müdürüm deme." diyor. "Siz nasıl isterseniz müdürüm." diyorum. Bana ters ters bakıyor."Adımı unuttum resmen, rüyamda bile insanlar bana müdürüm diye sesleniyor." diye mızırdanıyor. Onu ilk kez böyle duvarları inmiş görüyorum. Yanımda şımarıyor, sevimliliğüne gülüyorum.
"Tamam müdürüm demem o zaman dışarıda, geldik bu arada."
"Geldik. İneyim o zaman."
"Araba senin." diyorum.
"Ama mecbur ineceğim." diyor.
Komik ama gergin anlar yaşanıyor.
"Yedi aydır arkadaşız yani." diyor. "Kankayız yani."
"Kanka mı?"
"Öyle denmez mi?"
"Lisedeyken evet."
"Lisede kimseye kanka demedim?"
"Tamam o halde, sana istisna gösterebilirim. Bana istediğin şekilde seslen."
"Herkese karşı bu kadar iltimas sahibi misin kanka?"
"Hayır, sadece senin kadar sevimli olanlar için. Hadi artık, gideyim ben, dinlenmelisin."
Apartmanının uzun binasına doğru yürürken ağzını bıçak açmıyor ama kapıya vardığımızda bana dönüyor, "Teşekkürker Jongin." diye fısıldıyor ayakkabısının ucu dile yola vururken.
"Rica ederim her zaman. Kankalar bugünler için vardır. Bir şeye ihtiyacın olursa istediğin zaman, unutma."
"Tamam, kanka, çok sağol. İyi geceler o zaman." Gülümseyerek bana bakıyor, ama çok yorgun görünüyor.
"Yarın görüşürüz, bir şeyler yiyip ilaçlarını almayı unutma."
Apartmanına girene kadar onu bekliyorum ve otobüs durağına yürürken yakın arkadaşlarımınla olan gruptan buluşma planı yaptıklarını görüyorum, beni de çağırıyorlar ama yorgun olduğum yalanı ile onları ekiyorum, Baekhyun bana sövüyor ve yalancı diyor. Ona küfür ediyorum. Canım nişanlım diyor bana sonra. Grup profilimizde Baekhyun ile nişanlandığımız fotoğrafa bakıp gülüyorum ve kaçırmak üzere olduğum otobüse koşarak yetişiyorum.
******
Kendime,
Bu kurgu texting ne halt ediyorsun sen?
Eğlenecektik bu ne şimdi?
İlla bi geçmiş işi çıkaracaksın yani aferin gerçektenGölge, 2 Nisan 2020

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüreğime konan dert "kaisoo (tamamlandı)
Hayran KurguBilinmeyen numara: Jongin Bilinmeyen numara: Evleniyormuşsun Jongin, ağzına sıçayım senin. Jongin yalnızca bir kişi bu hayatta onunla olsun isterdi, Jongin aradı, aradığı Jongin'i buldu.