5.7

355 35 68
                                    

İş yerine belki de ancak üçüncü kez yüksek bir giriş yapıyorum. Sevgili müdürüm, sevgilim olan müdürüm, o aşağıda arabayı park ederken önden gitmemi ve kimseye bir şey çaktırmamam gerektiğini söyledi.

"Oo, Jongin efendi keyfin yerinde." 

Yok efendim, "Dün gece sevgilinle güzel vakit mi geçirdin?"

"Son projeden sonra müdürün gözüne girdin ya gülersin tabii." gibi abuk sabuk şeyler söyleyen iş arkadaşlarıma -evet müdürün hem gözüne hem de kalbine girdim, evet dün gece sevgilimleydim fake nişanlımla değil, evet keyfim yerinde- üzgün görünmesini umduğum ama öyle görünmeyeceğine hiç ihtimal vermediğim bir ifade ile bakıyorum ve dudaklarımı büzülüyorum.

"BİZ AYRILDIK SİZİ TOKMAK KAFALAR." diyorum.

Tabi herkes şok. 

Onlar şoku atlatıp soru sormaya başlamadan önce  gidip masama yerleşiyorum ve bilgisayarımı çalıştırıyorum. Hepsi başıma toplaşıyor ama onlara bakmıyorum. Bana belki yüzlerce soru sorarken başımdaki on beş ağız kulaklıklarımı takıyorum.

Müdürümüz ofise giriş yaptığında gürültü ile şaşırıyor, çaktırmamaya çalışarak ona bakıyorum, kimse başımdan ayrılmıyor. "Hayırdır, ne oluyor, ne dikiliyorsunuz adamın başında?" diyor sevgilim beni merak ederken. Canım ya.

Jongdae hyung o  koca ağzını sonuna kadar açıp, müezzin gürlüğündeki sesi ile bağırarak: "Müdürüm Jongin nişanlısından ayrılmış." diyor.

Ofiste duymayan kalmamıştı şimdi her kata bu haberin yayılmasını görev bilmiş Jongdae hyung galiba şu an.

Müdürümüzün, sevgilim olan hani, adımı havada asılı kalıyor sanırım nasıl yüründüğünü unutuyor ve sendeliyor. Bana attığı bakışla bir sürü kuş ölebilirdi ama geldiği günden beri bu bakışlara öyle çok maruz kaldım idman yapım ki bana pek etki etmiyor.

"Yazık olmuş, ama hayırlısı tabii." diyor dişlerinin arasından sadece benim anlayabildiğim bir öfke ile. Sakin kalmaya ve tepki vermemeye öyle çabalıyor ki birazdan ortadan ikiye ayrılabilir, Allah korusun ki. "Pek de yakışıyorlardı."

Aha, şimdi sıçtım. Adımları ile yeri dövmeme çabası ile odasına geçiyor, birkaç saniye sonra hepimizin alışık olduğu yüksek volümle "Herkes işinin başına, lak lak öğle arasına." diyor. Sevgilim herkesi başımdan kovuyor böylece, meraklı çalışma arkadaşlarımın hepsi kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırıp masalarına geçmek zorunda kalıyorlar. 

Her şekilde ve akla gelebilecek her yolla -telefonla, smsle, kakaodan mesajla, hepsini engellersem de maille, şirket maili ile- beni onlara neler olduğunu  anlatana kadar taciz edeceklerini bildiğimden şirketin kakao grubuna mesaj atıyorum. 

"Yerinizde kıpırdanıp, bana ölümcül bakışlar atmayı bırakın, azar işitemem bekarlığımın ilk gününde." yazıyorum.

"Anlat Jongin." diyor Hyejin nuna.

"Öğle arasında konuşuruz." diyorum anında.

"Nolur."

"Nolur?"

"Nolur!"

"NOLUR."

"NOLUR LAN." diye on beş mesajı birden alıyorum. Omuz silkip, bir tane de omuz silken gif atıyorum onlara.

"Anlatacağım ama sadece öğle saatine kadar olan dört saati bu merak yüzünden verimsiz geçirmemeniz için. Anladınız mı beni? Beni rahatsız etmeyi de bırakacaksıız." Bilerek mürümüzle olan gruba yazıyorum ki Kyungsoo'cuğum hiçbir şeyden geri kalmasın ve ne kadar profesyonel bir şekilde olaya el attığımı görsün diye. Ama meraklı ve başları bu dedikodunun hayali ile dönmüş arkadaşlarım bunun farkına varmıyor. 

yüreğime konan dert "kaisoo (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin