[15] Hayaller

368 33 15
                                    

Odamdaki ikinci yatağın çarşaflarını değiştirerek kendi yatağıma oturdum. Odalarımız aslında iki kişilikti. Bu yüzden de içinde ikişer yatak vardı. Ama biz üç kişi olduğumuz için benim odamdaki yatak boştu. Yani çoğu zaman boştu. Şafak iti yatakları dönüşümlü kullanıyordu. Bazen benim odamda bazen Akın'ın odasında kalıyordu. Zaten bu yüzden çarşafları değiştirmiştim ya. Kapı tıklatıldığında bu nazikliği yapacak başka kimsenin olmamasının bilincinde "Gel Nisan." dedim. Kapıyı açarak koşarak yatağına atladı. Bir kolunu kafasının altına alarak yatakta yan döndü.

"Abi ben bir şey soracağım. "

Açık bıraktığı kapıyı ve ışığı kapattıktan sonra geri yatağıma döndüm.

" Sor miniğim. "

Gözüm karanlığa henüz alışmadığı için yüzünü göremesem de ben onun gibi ondan tarafa dönerek uzandım.

" Benim şimdi eniştem mi var? "

" Ne eniştesi Nisan? "

" Of Ekin abi işte. "

Anın getirdiği farkındalıkla " Haa... " diye bir ses çıkarttım.

" Yani, tam sevgili de sayılmayız. "

" Şafak abinin dediğine göre öpüşmüşsünüz nasıl sevgili sayılmazsınız? "

Yüzünü göremesem de kaşlarını çattığına emindim. Gülerek " Şafakla çok takılma, sana garip garip şeyler söylüyor. " demiştim.

" Ama yalan söylemiyor. "

Doğruluğunu teyit etmek ister gibi sonunu uzatarak sorarcasına söylemişti bu sözü.

"Söylemiyor."

"E o zaman sevgilisiniz işte. " dedi bilmiş bilmiş.

" Sen onu boşver de anlat bakalım, neden geldin buraya? "

" Lolipop için. " dediğinde gülmüştüm. Her ne kadar lolipopa gereğinden fazla düşkün birisi olsa da tek sebebin bu olmadığını ikimiz de biliyorduk.

" O kadar da salak değilim Nisan. İşin doğrusunu anlat bana. "

Sıkıntıyla üfleyerek yatakta sırt üstü döndü. Konuşup konuşmamakta kararsız gibiydi.

" Her zamanki şeyler. Tercih dönemi yaklaşıyor ve annem sayısal seç diyip duruyor. Ne var bu sayısalda bu kadar anlamıyorum ki! "

"Senin iyiliğini düşünüyorlar." dediğimde öfkeyle bana dönmüştü.

"Ben kendim düşünemiyor muyum? Kendi geleceğime kendim karar verme hakkım yok mu? "

İç çekerek bu kez ben tavana döndüm.

" Öyle demek istemediğimi biliyorsun Nisan. Bunun senin en doğal hakkın olduğunu biliyorum. Ama onları da anlamaya çalış. Benim yüzümden çok sıkıntı çektiler zaten. Bir de sen evden kaçıp onları üzme. Düzgünce açıkla ne yapmak istediğini, neden güzel sanatları istediğini. Eminim anlayacaklardır. "

" Ne kadar anlatsam da anlamıyorlar ki. Ben daha onuncu sınıftayım abi, şimdiden üniversite sınavına hazırlanmak istemiyorum. Asla anlamayacağım derslerle dolu olan sayısala gidip karne notumu düşürmek istemiyorum. İnsanların içinde bir yerlere dokunacak, kimini yaşadığı sorunlardan uzaklaştıracak, kiminiyse toz pembe dünyasından çıkartacak resimler çizmek istiyorum. Belki bir Van Gogh kadar iyi olamayacağım hiçbir zaman ama kendimi boya kokusunda, tuvallerin arasında kaybetmek istiyorum. Ne düşünüyorsam, ne hissediyorsam hürce resimlerime yansıtmak istiyorum. "

İsteklerini anlatırken bazı kısımlarda içindeki çoşkuyu dışarı yansıtırcasına sesini yükseltmiş, bazı kısımlarda ise asla gerçekleşmeyecek bir hayalden bahseder gibi buruk bir ton kullanmıştı.

" Neden hayallerimin önünde durmakta bu kadar ısrarcılar? Resim çizmenin kimseye bir zararı yok ki? Tehlikeli bir şey de değil. Sonumun senin gibi olmasından korkuyorlarsa bile ben sen değilim ki. "

Son cümleyi bitirir bitirmez susmuştu. Bir elim istemsizce bacağıma giderken yutkunmuştum. Bir zamanlar benim de onun gibi hayallerim vardı. Sıradan insanların sıradan yaşantısına göre uçuk kaçan bir hayal. Ama her zaman işler istediğimiz gibi gitmiyordu.

"Özür dilerim, ben öyle demek istememiştim. "

Boğazımdaki yumrunun geçmemesine rağmen kendimi gülümsemeye zorladım.

"Sorun değil. Ben gittiğimde annemlerle konuşurum seni sıkboğaz etmemeleri için. Yarın da biraz gezdikten sonra akşama doğru dönersin eve. Okulunu aksatma."

Sesindeki üzgünlük kendini belli ederken kalkıp bana sarıldı.

"Gerçekten özür dilerim. Senin bir suçun yok. Konuşmak zorunda da değilsin. Ben sadece kendimi biraz fazla kaptırdım. Senden başka bu konuları konuşabildiğim biri yok biliyorsun. "

Sarılışına anında karşılık vererek uzun saçlarını okşamıştım. Kırgınlığım ona değildi benim. Kendime ve aldığım kararlaraydı.

" Biliyorum miniğim, merak etme. Ben halletmeye çalışacağım. Hadi uyuyalım artık, film izleyeceksiniz diye saat de geç oldu. Erkenden yollara düşmüşsün, yorulmuşsundur."

Yanağıma bir öpücük bırakarak "Seni seviyorum." dedi. Biraz duraksadıktan sonra da "Hem de lolipoptan daha çok." diye eklemişti. İçten bir şekilde gülümseyerek saçlarını karıştırdım.

"Ben de seni seviyorum şapşal. "

#

Multiye düşüyorum, eyv.

-h.i.p

Renk Körü || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin