[42] Dönüş

249 21 10
                                    

"Ama böyle olmaz ki! Çok az kaldınız."

Gözleri dolan Nisan'a sarılıp saçlarını okşadım. Zehirlendiğimiz gün kaldığımız sınavları vermemiz gerekiyordu. Gerçi sınava daha 3 gün vardı. Asıl erken dönme sebebimiz Ekin'in annesinin onu çağırdığını söylemesiydi. Şafak'a söyleyince de erken dönme fikrine çok sevinmişti.

"Okulda halletmemiz gereken birkaç işimiz var miniğim. Gelirim yine, üzülme. "

Herkesle tek tek vedalaşıp Ekin'in yanına gittim ve Şafak'ı beklemeye başladım. Annesine sıkıca sarılıp bir süre öylece bekledi. Fehmi amca onlara binaen daha geride duruyordu. Bu durumu garipsedim çünkü Şafak babasıyla küçük atışmalarına rağmen çok yakındı. Küçüklükten beri ona hayrandı ve onun gibi biri olmak istiyordu.

"Siz biraz daha kalsaydınız keşke. Benim yüzümden erken gelmenize gerek yoktu. "

Ekin'e döndüğümde yüzünde adlandıramadığım bir ifade vardı. Parmaklarımı eline sarıp gülümsedim.

"Sorun değil. O da senin ailen sonuçta, özleyecek tabii. Bizi de takma kafana. Sen demesen Şafak dönelim diyecekmiş zaten. "

Ayağıyla yerdeki taşları ittirirken tuttuğum elini okşadım. Başımı biraz yana eğip güneşin görmemi engellediği yüzünü daha iyi görebileceğim bir açıya getirdim.

"Aşkım, evde bir sorun yok değil mi? Canın sıkkın gibi duruyor. "

"Yok, sorun yok. Planınızı bozdum diye işte. "

"Enişte bey de pek düşünceli çıktı." diyerek aramıza girip ellerimizin ayrılmasına sebep olmuştu Şafak.

"Girme lan aramıza kara kedi! "

Bana dil çıkarttığında yine ağzına vurmuştum ve gülümsemişti. Keyfinin yerine geldiğini görmek güzeldi.

"Hadi canlarım, hadi. Sizin flörtleşmenizin bitmesi beklersek dede olana kadar gidemeyiz buradan."

"Gelirken ayrı dert, giderken ayrı dert. Bir günün diğer gününü tutmuyor be Şafak Efendi. "

Arabaya bindiğimizde dikiz aynasından bana gülerek güneş gözlüğünü takmıştı. Yol uzun süreceği için bu kez hazırlıklı gelmiştim. Telefonumun şarjı tam doluydu ve izlemek için film indirmiştim. Kulaklığı telefona takıp filmi açtım ve durdurdum. Kulaklığın tekini Ekin'e uzattığımda gülerek almış ve oynat tuşuna basmıştı.

"Arabamda ayıplı şeyler izlemeye kalkmayın sakın! "

Ekin'le aynı anda orta parmak çektiğimizde gülmüştük. Mükemmel uyum diye buna derdim ben.

***

Eve girer girmez odama girip eşyalarımı bir kenara atmıştım. Kendimi de yatağa. Yol yorgunluğuna bu hareket aşırı iyi geliyordu. Birkaç dakika sonra Şafak'ın çığlığını duyduğumda telaşla kalkarak sesin geldiği yöne gittim. Şafak odasının önünde elleriyle gözlerini kapatmış bir hâlde duruyordu.

"Ne oluyor? "

"Ben bunları görecek ne yaptım ya? Yeter artık, ben birilerini basmak istemiyorum! "

Odadan sadece pijama altıyla çıkan Akın sinirli bir şekilde Şafak'a bakıyordu.

"İnsan eve geliyoruz diye haber verir. Ayrıca ben de yaşıyorum bu odada, kapıyı çalsana girmeden. "

"Her şeyi biliyorsun, bunu da bilseydin bana ne? Pabucumun medyumu."

"O zaman çığlık atıp sevgilimi korkutma Şafak. "

Aydınlanma yaşayıp olayı anladığımda karnımı tutarak kahkaha atmaya başlamıştım. İkilinin öfkeli bakışları bana dönmesine rağmen duramıyordum. Tamamen giyinik ama saçları karman çorman bir şekilde odadan çıkan Aslı ayağıma basıp salona geçmişti.

"Abartmayın, oldu bitti işte. Fırında kek olacaktı. Getirin de yiyelim. "

"Git kendin al. "

"Ev sizin. Misafirim ben. "

"Emin miyiz? " diyerek imayla kaş göz hareketi yapan Şafak'ın karnına dirseğini geçirmişti Akın.

"Ne kadar da şiddete eğilimli bir çift. "

Laf attıktan sonra yeni bir darbe almamak için hemen mutfağa kaçmıştım. Dilimlenmiş kekten tabaklara birkaç tane koyup içeri girdiğimde Akın üstüne bir tişört geçirmeyi akıl edebilmişti. Koltuklara geçmiş çikolataları kekleri gömerken Şafak ağzı dolu olmasına rağmen konuşmuştu.

"Kız, sen mi yaptın bunu? Çok güzel olmuş valla. "

"Üfff iğrençlik yapma Şafak! Kapa şu ağzını. "

"Haydaaa! İltifat ediyoruz yine de yaranamıyoruz. Çok kötü olmuş kek, öğk, pis, kaka, eğk."

Akın sakin bir şekilde tabağı kenara bırakıp gözlüğünü çıkardığında kavga çıkacağını anlamıştım. Engel olmak yerine daha iyi izleyebileceğim bir yere geçtiğimde kaosu seven tek kişi olmadığımı fark ettim. Akın, Şafak'ın üstüne atlarken Aslı'yla tabaklarımızı tokuşturmuştuk. Eğlencemi bozan şey telefonumdan gelen bildirim sesi olmuştu. Şafak sırtına oturmuş saçlarını çeken Akın'dan kurtulmak istermiş gibi elini bize doğru uzatırken onlara olan ilgimi çoktan kaybetmiştim. Kayıtlı olmayan numaradan gelen mesajı anlamlandırmaya çalışırken bir mesaj daha gelmişti. Bu kez bir fotoğraftı. Gruplardan saçma sapan şeyler geldiği için otomatik indirmeyi kapatmıştım. Bu yüzden üzerine tıklayıp yüklenmesini bekledim. Yüklendiğindeyse elimdeki tabak yeri boylayarak parçalara ayrılmıştı.

----------

05.....: Aptalsın.

(05... bir fotoğraf gönderdi)

(Görüldü 16:05)

#

Merhabaaa! Bin okunmaya ulaştığımızı gördüm ve çok sevindim. Darısı vote ve yorumların başına diyelim. Hayalet de olsa okuyucularının olması güzel bir şey.

-h.i.p

Renk Körü || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin