[39] Sevgilim

271 23 9
                                    

"Ee sevdin mi odamı? En son lisede düzenlemiştim."

Ekin eşyalara göz gezdirirken duvarda asılı olan posterleri görünce gülümsemişti.

"Tom Ellis, Jensen Ackles, hmm Joseph Morgen? Ergenlik çağındaki Sinan'ın zevkini sevdim. "

"Ama yakışıklılar şimdi. Gerçi artık yaşlandılar ama hâlâ iş görürler ya. "

Tek kaşını kaldırarak bana döndüğünde sırıtıyordum.

"Ne demek iş görür? Sinan? "

"Efendim sevgilim? "

"Benim yanımda ünlü yakışıklı erkeklere mi halleniyorsun lan sen? "

Sorusuyla bir kahkaha patlatmıştım. Ekin'in kıskanç tavırları ona ayrı bir tatlılık katıyordu.

"Ha senin yanında yapmadığım sürece sorun yok yani. Öğrendiğim iyi oldu. "

Ekin'le uğraşmak çok zevkliydi. Yine de kaşlarını çatarak üzerime yürümeye başladığında korkmadım değil hani. Geri geri adımlarken yatağın dibine geldiğimde durmuştum. Küçük odanın dezavantajları: İki adım atınca bitiyor.

"Demek öğrendiğin iyi oldu? "

Tehditkâr çıkan ses tonuyla yutkunmuştum.

"Yani, şeyden dolayı şey olmuş. "

Hadi bakalım Sinan. Sıçtın, sıva biraz da. İnanıyorum ben sana.

"Neyden dolayı, ney olmuş? "

Dibime girerek yönelttiği soruyla iç çekmiştim. Beni etkisi altına almayı çok iyi başarıyordu.

"Bilmem, ne olmuş? "

Mayışmış bir biçimde çıkan sesimle dudakları kıvrılmıştı. Elini elimin üzerine koyana kadar pantolonumu sıktığımın farkında bile değildim.

"Sen bir gerildin sanki. Rahatlasan mı? "

Eli beni delirtecek yavaşlıkta teması kesmeden dirseğime, oradan da omzuma çıkmıştı. Tişörtün üstünden köprücük kemiğime gelip yatay bir çizgi çektiğinde nefesimi dışarı üflemiştim.

"Ekin... "

"Efendim sevgilim?"

Dudaklarını yanağıma sürterek kulağıma yaklaşıp son kelimeyi erotik bir şekilde söylediğinde mest olmuştum. Nasıl yaptığını bilmiyordum ama şu an çok fena seksiydi.

"Nefes nasıl almaktı? "

Doğru düzgün bir cümle bile kuramıyordum. Güldüğünde kıpırdayan dudakları kulak mememe çarpmıştı. Göğsümdeki eli hafifçe daireler çizerken birden baskısını arttırıp beni geriye itmişti. Sırtım yatakla buluşurken Ekin de üzerime eğilmişti. Dudaklarımız arasında bir milimden az mesafe kalmışken aniden geriye çekildi. Şaşkınlıkla ona bakarken o gülümsüyordu.

"Bir daha sevgilin yerine başkalarına yürümezsin artık. "

Kaşlarımı çatarak dirseklerimin üzerinde doğrulmuş ona bakıyordum.

"Bu neydi şimdi? "

"Neyse o. "

"Öyle mi? "

Meydan okuyan bakışlarımız uzarken beklemediği bir anda onu tutup yatağa çekmiştim. Bu kez üzerine doğru eğilen bendim ve şaşkınca bakan oydu.

"Sinan? "

"Hım? " derken boynundaki deriyi önce öpüyor sonra emerek çekiştiriyordum.

"Ah... Sen gerçekten..."

Elimi başının yanına koyarak yükseldiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Diğer elimle alnındaki saç tutamlarıyla oynarken gözlerini açmıştı. İrisleri arzudan koyulaşmıştı ve kendimi frenlememe hiç yardımcı olmuyordu.

"Akşam olmak üzere. Yemeğe çağırabilirler birazdan. "

Dudaklarını büzerek kafasını salladığında ne kadar şirin gözüktüğünü biliyor muydu acaba? Genel olarak havalı ve çekici olan Ekin benim yanımdayken bazen bir çocuk gibi davranabiliyordu ve bu çok özeldi. Özel ve güzel.

Yatağa normal insanlar gibi uzanıp onu da çekiştirdiğimde göğsüne uzanmıştım. Ekin'in kalp atışlarını dinlemek en sevdiğim aktivitelerden biri haline gelmişti. Onunla bu şekilde sarılarak ölene dek durabilirdim. Kapı tıklatıldığında pozisyonumuzu bozmadan yatmaya devam ettim. Kapıyı açma gereği de duymamışlardı zaten.

"Abi, Şafak abiler geldi. Annem yemeğe insinler diyor. "

"Tamam miniğim, geliyoruz. "

İstemeyerek de olsa Ekin'in göğsünden kalktığımda surat asıyordum. Ne güzel yatıyorduk biz ya!

Göz kapağıma öpücük konduran Ekin'le gülümsemiştim. Dudaklarının bir sonraki hedefi yanağımdaki gamze olmuştu. O muhteşem gülüşüyle "Hadi gidelim. " dediğinde kafamı sallayarak yataktan kalkmıştım.

Aşağı indiğimizde misafirlere hoş geldin diyip Şafak'ın yanına geçmiştik. Biraz keyifsiz duran Şafak'ın kulağına yaklaşıp kısık sesle "Bir sorun mu var? " demiştim. Omuz silktiğinde gerçekten de bir şeyler olduğunu anlamıştım. Mihriban teyzenin, Şafak'ın annesinin, bakışlarını üzerimizde hissettiğimde daha fazla üstelemedim.

"Konuşacağız bu konuyu. "

Birkaç dakika geçmeden beklemediğim bir soru geldiğinde şaşkınca Mihriban teyzeye bakmıştım.

"Ee Sinan, evlilik düşünmüyor musun? "

"Ne evliliği Mihriban Sultan? Üniversite bitmeden. "

"Ne olmuş canım? Biz evlendiğimizde ben liseye gidiyordum. Değil mi kocağım? "

Fehmi amca onu hiç takmadan babamla olan muhabbetine devam ettiğinde Mihriban teyzeden bir cimcik yemişti.

"Aynen karıcığım. "

Şafak göz devirdiğinde gülmüştüm. Uzun süredir görüşemesek de hiç değişmemişlerdi. Annem mutfaktan çıkıp "Aman Mihroş evlilik deme bana bir süre. Bugün yüreğime iniyordu vallahi. " dediğinde uzun soluklu bir dedikodunun başlangıcını atmışlardı. Kalkıp Nisan'la birlikte sofrayı hazırladığımızda herkes yemek masasına oturmuştu.

#

-h.i.p

Renk Körü || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin