[27] Pijama Partisi

303 31 3
                                    

Telefonun açılmasını beklerken sırtımı yatak başlığına yaslamıştım. Arama meşgule düşmek üzereyken açılmıştı.

"Alo?"

"Demek bir annen olduğunu hatırlayabildin... "

" Sadece birkaç gündür konuşmuyoruz anne." diyerek güldüğümde telefona tükürmüştü.

"Puştluk yapmak için mi aradın? "

"Yoo öyle halini hatrını sorayım bir dedim. Nasılsın, neler yapıyorsun?"

"Napayım oğlum? İş, güç uğraşıyorum işte. Baban da ne zamandır Sinan'ımı özledim, gidip bir görelim diyor da izin günlerini ayarlayamıyoruz. "

Elim başımdaki sargıya giderken telaşla konuşmuştum.

"Aman ne gerek var gelmenize anne? Telefonlar çok gelişti, istediğimiz zaman konuşup görüşüyoruz zaten. Hem şu vizeleri bir atlatayım ben kendim gelmeyi düşünüyorum yanınıza."

"Sen bir haltlar yemiş gibi konuşuyorsun ama hadi neyse. Bu seferlik görmezden geleyim. Gelirken Şafak hayırsızını da tut getir. Mihriban telefonlarımı açmıyor diye bana dert yanıp duruyor. "

"Ben onu dürterim anne, sen hiç merak etme."

Kapı tıklatıldığında kaşlarımı çatarak odanın girişine baktım. Kapı hafifçe aralanarak Şafak başını içeri soktuğunda şaşırmıştım. Şafak - ki değişik işkence yöntemleriyle beni uyandıran kişi- odama girmek için kapı mı çalıyordu?

"Anne ben kapatıyorum. Kendine dikkat et, Nisan'ı da öp benim yerime. Seviyorum hepinizi. "

" Görüşürüz minik tosbağam. "

Ben " Ya anne! " diye isyan ederken gülerek kapatmıştı telefonu. Şafak'a baktığımda pıtı pıtı adımlarla yanıma gelmişti. Yana kayarak yatakta ona yer açtığımda hiç konuşmadan oturmuştu. Tahmin edersiniz ki bunlar hiç Şafaklık hareketler değildi.

" Bir sorun mu var Şafak?"

Dizlerini kendine çekip başını üstüne yerleştirmişti.

"Sorun değil de işte öyle konuşmak için geldim. "

"Ne hakkında?"

"İyi misin? " dediğinde gülerek " İyiyim Şafak'cığım da asıl sen iyi misin? " demiştim.

" İsmini bile duyunca öfkeden deliye dönüyordun. Kanlı canlı karşında görünce hiçbir şey hissetmedin mi?"

Kimden bahsettiğini anlayınca bir müddet susmuştum. Keşke kavga sırasında bir yumruk da ben atsaydım.

"Aslında daha önce de görmüştüm. Bu yüzden etkisi daha az oldu. "

"Ne? Abdülhamit'i gördün ve bana söylemedin mi?"

"Her şey çok ani gerçekleşti zaten! Sana söyleme fırsatım da olmadı. Şafak, hadi ama! Bunun için bana küsecek misin? "

Göğsünde bağladığı kollarını çözdükten sonra havayla doldurup şişirdiği yanaklarına aynı anda hafifçe şaplattım. Çıkan tuhaf sesle ikimiz de gülmeye başlamıştık.

"Siz ikiniz niye beni dışlıyorsunuz?"

Kafamızı kapıya çevirdiğimizde gelmek için davet bekleyen Akın'ı görmüştük. Şafak "Ne dışlaması?" derken ben gelmesi için diğer yanımı patpatlamıştım. Üçümüz yan yana otururken yatağın kırılmamasını umuyordum. Nasıl oldu diye sorsalar açıklanmaz da şimdi.

"Ee ne konuşuyordunuz? "

Şafak "Eski bir arkadaşımızdan." diyince göz devirmiştim. Yıllarca birlikte antreman yaptığım, öpüştüğüm, seviştiğim, bana tuzak kurarak kariyerimi ve neredeyse hayatımı bitirmek üzere olan bir arkadaşımız. Ne arkadaş ama!

"Şu hastaneye gelen mi? "

"Hastaneye mi geldi?" diyerek Şafak'a döndüğümde ensesini kaşıyordu.

"Yani, oldu öyle bir şeyler. "

"Doğru düzgün anlatsanıza ya!"

Şafak kem küm ederken Akın geçmişte olanları bilmediğinden direkt cevaplamıştı.

"İşte sen nalları dikmek üzereyken Ekin'le bu dövüşmeyi bıraktı, sana koştu. Hatta sana vuran kişiyi bayağı bir benzettiğini söyleyebilirim. Seni kaldırdılar falan sonra Ekin onu iterek seni kucağına aldı. Sen narkoz yemiş gibi davranışlar sergilerken bunun bir yüzü düştü, bir bozuldu falan görmeliydin. Sen uyurken Ekin'le konuşmak için dışarı çıktılar. Ne konuştular bilmiyorum ama sadece Ekin geri döndü. "

"Sanırım bu bazı şeyleri açıklıyor." diyerek nefesimi dışarı vermiştim. Ne konuştuklarını bilmiyordum ama Ekin'in canını sıkan mesele o olmalıydı. Yarın tiyatro bölümüne uğrayıp bu konuyu konuşsam iyi olurdu.

"Yalnız Akın ne anlattın hee, sanki bu anı bekliyordun. "

Omuz silkerek "İçimde bir gıybet canavarı yatıyor." demişti. İkili benim üstümden birbiriyle dalaşırken onları ittirerek yataktan düşmelerine sebep oldum.

"Ulan Sinan! "

" Bunun intikamı acı olur yalnız. "

İkisi birbirine hinlikle baktıktan sonra üzerime atlayarak beni gıdıklamaya başlamışlardı. Acımasızca beni gıdıklarlarken gülmekten kızarmıştım. Kahkahalarımın ardından güçlükle konuşmuştum.

" Yeter, durun, lan oğlum patladım bırakın! "

Gıdıklamaya son verdiklerinde üçümüz de aynı anda iç çekmiştik. Şafak "Mısır mı patlatsak?" diyince Akın "Film de izleriz." demişti.

"Pijama partisi diyorsunuz? "

Başlarını salladıklarında gülerek "Varım." demiştim. Şafak mısırlar için mutfağa gittiğinde biz de Akın'la film seçiyorduk. Üçümüzün de izlemediği bir film bulmak açıkçası biraz zor olmuştu.

#

Merhabalar! Yeni kapağımızı nasıl buldunuz?

-h.i.p

Renk Körü || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin