[41] Aile

242 21 4
                                    

Sabah uyandığımda karşılaştığım manzara gerçekten çok güzeldi. Ekin'in saçları dağınık bir biçimde gözünün önüne ve yastığa dökülmüş, dudakları hafif aralanmıştı. Ekin'in kolu belime, benim omzuna doğru sarılıydı ve bacaklarımız iç içe geçmişti. Eğer çişim gelmemiş olsaydı bu anın tadını biraz daha çıkarabilirdim.

Tuvalette işimi hallettikten sonra odama dönmek için Nisan'ın odasının önünden geçerken aklıma gelen şeyle adımlarımı mutfağa yönelttim. Annem çoktan uyanmış olmalıydı.

"Günaydın annem. "

"Ne istiyorsun çabuk söyle, işim var. "

Numaradan kırılmış gibi yaparak "Niye öyle dedin şimdi ya? " dediğimde elindeki bıçağı bırakarak bana bakmıştı.

"Bir şey olmasa sabahın köründe günaydın demezsin sen bana. "

"Sabahın köründe günaydın demişim, aaa ne tuhaf? Çünkü günaydın gecenin köründe deniyordu, değil mi anne? "

"Boş yapma puşt! Seni ben doğurdum. Dökül bakalım. "

Oflayarak sandalyeye oturduğumda yenilgiyi kabul etmiştim. Masanın üzerindeki ellerimle oynarken konuya nasıl gireceğimi düşünüyordum.

"Nisan'la ilgili. Bıraksanız da ne istiyorsa onu yapsa olmaz mı? "

"Rüyanda mı gördün oğlum? Saat daha 8."

Gülmediğimi fark edince annem de ciddileşerek karşıma oturduğunda net bir ifadeyle "Olmaz." demişti.

"Ben onun kötülüğünü istemiyorum ki oğlum. Sadece bir evladımın daha yıkılışını görmek istemiyorum. "

"Bak, ben artık iyiyim. Bazı şeylerin benim elimde olmadığını fark etmem geç oldu ama anladım. Üzerimde baskı kurmadığınız için kendini suçlamayı bırak artık sen de. Dik kafalı olduğum için baskıya rağmen aynı yoldan gideceğimi sen de biliyorsun. Sonuçta beni sen doğurdun. " Gülerek ara verdiğimde annem de gülmüştü.

"Benim hatalarımın bedelini Nisan'ın ödemesine de izin verme. Kendi hatalarını yaparak öğrenmesi için ona fırsat tanımazsan ileride tek başına yaşamayı öğrenemez ki. Hem bu şekilde daha çok yıpranıyor anne. Psikolojisinin kötü etkilendiğinin farkında değil misin gerçekten? "

Önlüğünün önünde süsle oynarken gardı biraz inmiş gibi gözüküyordu.

"Çalışsın derslerine, alabildiği en yüksek notları alsın. Sınava da hazırlıklı girsin. Hem çocuk o daha belki meslek fikrini değiştirebilir. Sonra istiyorsa yine resimle ilgili bir şeyler seçebilir. Ama yetenek sınavına güvenip üniversite sınavlarını boşlarsa eğer külahları değiştiririz. "

Sandalyemden kalkarak yanağına art arda öpücükler kondururken bir yandan da gıdıklıyordum.

"Süpersin sen. Annelerin birtanesi!"

"Ay tamam, dur! Kahvaltıyı hazırlamama yardım et bari de bir işe yara."

"Emrin olur! " diyip asker selamı vererek dolaptan malzemeleri çıkarmaya başladım. Bir yandan iş yaparken bir yandan şarkı söylemeye başladığında modum iyice yükselmişti. İstemsizce şarkının ritmine ayak uydurarak hareket ediyordum mutfakta.

"Ooo şenlik mi var? "

Babamın sesiyle mutfak kapısına döndüğümde yanında şaşkınca dikilen Ekin'i fark etmiştim. İkisine hitaben "Günaydın! " dediğimde şaşkınlığı üzerinden atamasa da "Günaydın." demişti.

Sofra hazır olduğunda prenses hazretleri de sonunda gelebilmişti. Annem ve babam baş köşeye geçerken Ekin ve ben yan yana, Nisan da karşıma oturmuştu.

"Sabah sabah bu ne enerji?"

"Üzümünü ye bağını sorma Asu. "

Nisan elindeki çatalı düşürerek bana baktığında kıkırdamıştım.

"Sen bana Asu dediysen kesin bir şey olmuş. Daha kargalar bokunu yemeden ne olmuş olabilir? "

Sorarcasına anneme baktığında annem merakını daha da arttırmak için öksürmüştü.

"Biz düşündük, taşındık, bir karar aldık. "

"Ayyy abim evleniyor mu gerçekten!"

Ekin boğazına kaçan çay yüzünden öksürürken hafifçe sırtına vurmuştum. Bu evlilik mevzusu fazla uzamıştı sanki. Ya da bütün bunlar evrenin bize mesajıydı ne malûm?

"Saçmalama kız zilli! Önce okulunu bitirsin o bakarız. Neyse, istediğin üniversiteye gitmende sakınca olmadığına karar verdik. Ama bir şartla. Dersleri ve YKS'yi boşlamak yok! "

Nisan inanamazca bana baktığında göz kırpmıştım. Çığlık atarak önce benim sonra annemin boynuna sarılmıştı. Çatalımı peynire batırıp ağzıma götürürken Ekin hâlâ az da olsa öksürüyordu.

"İyi misin? "

"İyiyim ya, bir anda boğazıma kaçınca gıcık oldu. "

"Su vereyim mi? "

"Yok sağ ol. Bu okul mevzusu ne? "

"Nisan ressam olmak istiyor da. Bizimkiler pek sıcak bakmıyordu. Hazır gelmişken konuşayım dedim. "

"Aile bağınız gerçekten çok güzel. Şanslı birisin. "

Fısıldaşarak konuşmayı devam ettirecektim ki babamın sorusuyla bakışlar bize dönmüştü.

"Ee rahat uyuyabildin mi? Bizim dana biraz deli yatar ama... "

"Uyudum, uyudum. Teşekkür ederim."

Uyumadan önce biraz oynaşmış olabiliriz ama onların bu detayı bilmesine gerek yoktu değil mi? Ekin'le göz göze geldiğimizdeki gülüşünden onun da aynı şeyi düşündüğüne emin olmuştum.

#

-h.i.p

Renk Körü || bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin