3- Kabus

162 19 5
                                    







Bölüm 3

Karanlık.

Kız çocuğu.

Kahkaha.

Göz yaşları...





Karanlığın ortasında minik bir kız çocuğu belirdi önce. Sonra etrafı yemyeşil çimler ve içini ısıtan güneş ile aydınlandı. Özensiz saçları güneşin altında parıldıyor, o yeşilliklerin üzerinde bir o yana bir bu yana koşuşturuyor, elbisesinin etekleri uçuşuyordu.





Mutlu görünüyordu.

Fazla mutlu.

Yaşadığı evin penceresinde üzerine dönük bakışlar vardı.

Biri ya da birileri onu izliyordu.


Koşturmayı bırakıp eve doğru döndü minik kız, penceredeki dedesine el salladı en içten gülümsemesiyle. Sonra yavaşça diğer cama kaydı gözleri ve onu gördü. Önce yüzündeki gülümseme dondu, gözlerindeki ışıltı kayboldu. Küçük kız soldu. Sonra göz pınarları yaşlarla doldu.

Bağırmak istedi,
Çığlık atmak,
Koşmak,
Yardım istemek belki. Ama sesi çıkmadı.

Ses telleri koptu,
Ayakları kırıldı,
Elleri kayboldu.
Küçük kız yok oldu.


Karanlık. Hayatımda en çok nefret ettiğim şeylerden ilki sayılabilirdi. Bunlardan birçok vardı belki ama ilki daima karanlıktı.

Küçükken çok karanlıkta kalmıştım çok zor günler yaşamıştım, karanlığın beraberinde getirdiği birçok korku ve alışkanlık olmuştu mesela. Akşamları odamın penceresinden çatıya çıkıp yıldızları izlemek gibi ya da şimşek ve gök gürültüsünden korkmak gibi. Ama en etkilisi çoğu zaman beni zor duruma düşüren bir şey olmuştu. Hayatım boyunca nefret ettiğim bir şey. Panik atak ve beraberinde gelen çarpıntı.

Ne zaman korksam veya aşırı gerilsem kalbim öyle atmaya başlardı ki saatlerce sakinleşemezdim. Öleceğimi zannederdim.

Hayatım her zaman domino etkisine bağlı olmuştu. Ne zaman bir şey kötü gitse hepsi peş peşe üzerime yıkılırdı. Fobilerimde bile bu daima böyle olmuştu.

Korku ile yerimden sıçradım ve gördüğüm karanlıkla hemen bir ışık kaynağı aradım.

Kabus görmüştüm.
Yine.


Yatağın içerisinde öylece otururken sakinleşemeyeceğimi anladığımda yavaşça komodine uzanıp çekmecedeki ilaçlarımı aradım. Bulduğum ilaçlar ile içim biraz olsun rahatlarken hemen içlerinden ihtiyacım olanı aldım ve büyük bir bardak suyla yuttum. Hala ellerim titriyordu.

Yıllardır farklı şekillerde ama hep aynı sonuca varan birçok kabus görmüştüm. Buna rağmen vücudum asla bağışıklık kazanmıyor aksine her seferinde daha büyük ataklar yaşıyordum ve sakinleşmem her seferinde zor oluyordu.

Yine de uzun zamandır görmediğimi düşündüğümde bu seferki o kadar da büyük çaplı olmamıştı.

Bir süre öylece oturduktan sonra kalkıp soğuk bir duş aldım ve giyinip alt kata indim.

"Günaydın." Mutfakta kahvaltı hazırlarken beni görmesiyle tüm ilgisini üzerime çevirmişti Alya. "Bu surat ne?"

"Pek uyuyamadım."

"Kabus mu?" Başımı sallayıp dolaptan kahvaltılıkları çıkartmaya başladım. "Yine mi aynısı?"

"Yani konu aynı ama görüş şeklim değişiyor yine. Her zaman olduğu gibi."

CARPE MORTEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin