22- Final

145 3 6
                                    






Önceki bölümlerden

"Hayır!" Halil kendi kendine bağlı olduğu sandalyede kıpırdanmaya başladığında Tuna Bey merdivenleri hızla tamamlayıp ekrana iyice yaklaştı. "Ela, yaşıyor mu?" Onu ve sorusunu görmezden gelip tekrar Halil'e döndüğümde yüzünde dehşet vardı. Öldürdüğünü sandığı insan yaşıyordu hem de bunca yıldır ve onun ruhu bile duymamıştı.

"Ege'yi kaçırdıktan sonra ülke ülke gezdin bizden kaçmak için ama Hollanda'ya uğramadın. Ayıp değil mi insan bir karısını görmeye gider." Bakışları gözlerimi bulduğunda iyice yanına yaklaştım ve üzerine eğildim. "Beceremedin Halil. Ne annemi öldürebildin ne de şirketi alabildin. Hayatın başarısızlıklar üzerine kuruluydu ve sonun geldi."

Cümlemi bitirdiğimde hiçbir şey yapmama gerek kalmamıştı. Çünkü o bir merdivenin kenarında olduğunu unutarak benden uzaklaşmak için geri gitti ve bağlı olduğu sandalyeyle birlikte merdivenlerden aşağı yuvarlandı.

Kendi sonunu kendisi getirdi ve ben yine katil olamadım.








"Hiçbir şey aslında bildiğimiz gibi değildi."

Bölüm 22

Final

Hayat insanın gözlerini aralamasıyla başlıyor ve gözlerini yummasıyla sonlanıyordu. Bu kadar kısaydı aslında her şey, göz açıp kapatıncaya kadar bitmek üzere kuruluydu.

Ölmek için doğuyorduk aslında ve bunu bile bile hayatı etrafındakilere de kendine de zehir ediyordu insanlar.

Mutlu olmayı değil mutsuz etmeyi hedefliyorlardı hep. Hatta kendi mutlulukları için çalışmayı bırakıp başka birinin mutluluğuna gölge düşürmeye çalışıyorlardı.

Çünkü insanların gözleri hep açtı. Daima aç kalacaktı.

"Ben mutluyum." Diyerek yetinemiyorlardı asla. Başka biri mutlu olduğunda bu onları rahatsız ediyordu. Tek kendileri mutlu olsun istiyorlardı. Tek kendileri iyi olsun. Her şey onların olsun.

Alın. Tüm dünya sizin olsun.

Yeter ki bizi rahat bırakın artık. Yeter ki tek derdi kendi mutluluğu olan, ufacık şeylerden bile mutlu olan, başkalarının mutluluğunda gözü olmayan insanları rahat bırakın artık.

Yeter ki herkes etrafını boş verip kendi hayatına baksın biraz.

Yeter ki kimse elimdekilere göz dikmesin artık.

Tabii elimde kalan bir şeyler varsa, kaldıysa.



Bugün sondu. Hani şu filmler bitince çıkan The End yazısı vardı ya, onun zamanıydı artık işte. Hem de tam zamanı.

On beş yaşımdan beri hayatımda her şey tepetaklak olmuştu ve ben hiçbir şeyi düzeltmeye çabalamadan sadece acımı, hırsımı, sinirimi hafifletmek adına intikama odaklamıştım kendimi. Üzerimdeki yükün artacağını bile bile. Onun daha çok acı çekeceğini bile bile, onu bu hale getirene bunları yaşatmak istemiştim sadece.

Yıllarca bu yükü arttırmıştım en sonunda hepsinden kurtulacağım umuduyla. En sonunda huzura ereceğim, işte o zaman her şeyi düzelteceğim umuduyla.

Şimdi Halil gözlerimin önünde kendini atmıştı bu merdivenlerden aşağıya. Basamak basamak yuvarlanışını izleyip kılımı bile kıpırdatmamıştım. Ben acımasız bir insana mı dönüşmüştüm?

CARPE MORTEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin