İnsanoğlunun içinde kendisini bile şaşırtan güçler vardır. Bu güçleri uyandırıp
eyleme geçirmek, o kişinin hayatında
büyük bir devrim yaratır.
-S. MARDENBölüm 11
Duygular doğuştan gelmez. Onları tecrübelerimize dayanarak biz oluştururuz. Beynimiz, tecrübelerimize dayanarak bazı tahminlerde bulunur ve bunları farklı şekillerde adlandırır.
İnsan beyni, öylesine donanımlıdır ki duygu üretmek için kullandığı bileşenleri değiştirerek yeni duygular bile üretebilir. Üstelik bileşenleri bugün değiştirirsek, yarın beynimiz daha farklı öngörülerde bulmayı öğrenir diyor Barett.
Peki benim beynim hangi bileşenleri değiştiriyor da bu hissettiklerimi üretiyor?
Ya da daha basit sormalıyım belki de. Ben ne hissediyorum, daha önce hissetmediğim bu duygunun adı ne?
Midemde tuhaf bir karıncalanma hissettiğimde ilk aklıma gelen aç karnıma koştuğum ve bir de üzerime koskoca bir adam düştüğü için olabileceğiydi ama eve gelip duşumu alıp kahvaltımı bile yaptığım halde geçmeyen bu his artık sinirlerimi bozuyordu.
Nedenini anlamak için sabah olanları her düşündüğümde tekrar şiddetleniyor içimde bir huzursuzluk tohumunun büyümesine sebep oluyordu.
Daha fazla kafa yorup beslemek yerine başka şeylerle arka plana itme kararına vardığımda hızlıca hazırlanıp okula gitmek için barın yolunu tuttum.
Evet okula gitmek için bara geldim çünkü arabam Alya'daydı ve benim vapura binmek gibi bir niyetim yoktu. En azından bugün için. Midemde bazı tuhaflıklar varken.
Burak'ı bulup hızlıca çıkmak umuduyla girdiğim Gölge'de gördüğüm karmaşa ile hayallerim suya düştü ve gördüğüm ilk müsait insanın yanına yaklaştım.
"Burak nerede?"
"Elis abla bu kargaşada Burak abiyi bulman biraz zor. Her yer her yerde ben kendimi bile bulamıyorum."
"Her sene bu olmak zorunda mı ya?" Söylenerek barın içerisinde dolanırken bu kısımda bulamayacağımı anlayıp arka tarafa geçtim ve Kuzey'in ofisine yöneldim.
Her sene Gölge'nin açılış gününde büyük bir parti verirdik. Çeşitli oyunlar, eğlenceler olurdu. Hatta ödüller bile. Bazı yıllar yılbaşı partilerinden bile daha çok patlamıştı Gölge'nin yıldönümü partileri.
Bende her partide olduğu gibi en ücra locayı tutar bütün gece sessizce etrafı izlerdim. Gölge'deki locaların en güzel özelliklerinden biri de her yeri çok net görmen ve sesi aşağıdaki kadar yoğun duymaman ama sadece bizim girebildiğimiz bir loca daha vardı ve hepsine ek olarak kimse seni görüp duyamazdı ama sen oturduğun yerden her şeyi net bir şekilde görebilirdin.
Buradaki odamdan sonra en sevdiğim yer orasıydı işte. Gerçi o oda artık Ege'nindi.
Ege'nin de kargaşanın içinde bir yerlerde olduğunu umarak odaya girdim. Arkamdan kapıyı kapattığım sırada gelen ses ile irkilip sırtımı kapıya yasladım.
"Kapatma!" Arkamdaki kapının kapanmasıyla elini saçlarına geçiren Ege'yi görmem bir oldu.
"Ne oldu?" Bir anlık panikle fark etmediğim detaylar gözümün önünde netleşirken panikle açtığım gözlerim yaşadığım şaşkınlıkla daha da büyüdü.
"Kapının kilidi bozuldu sabah. Birini çağırdık ama gelmesi ne kadar sürer bilmiyorum."
"Ne yani burada mı kaldık?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARPE MORTEM
Fiksi RemajaHayatını intikama adamış bir genç kızın nasıl olur da normal bir hayatı olurdu ki ? Olamaz.. Annesine yaptıkları yüzünden üvey babasından intikam almaya kalkan bir genç kız. Ona yardım etmeye çalışan ve aynı zamanda normal bir hayat sürmesini istey...