16- Tamam.

162 8 5
                                    








Bölüm 16

Geç kalmak.

O geç kalmışlık hissi insana dünya üzerinde en büyük hayal kırıklığı yaşatan his olabilirdi.

Geç mi kalmıştım, hayır ama geç kalmış gibi mi hissediyordum, evet.

Bir insanı sevmenin zamanı olur muydu? Olmamalıydı.

Ama bazen bazı şeylerin farkına varmak için geç kalmış olabiliyorduk.

Ben onu kaybetmek istemiyordum evet ama o beni belki de çoktan kaybetmişti. Farkına varmak için geç kalmıştım çünkü artık her şey eskisi kadar duvarlar ardında değildi. Her şey gözlerimizin önüne serilmeyi bekliyordu.



Başıma yaslanan tabanca baskısını arttırdığında son kez yüzüne bakışlarımı gezdirip gözlerini buldum. "Dediklerimi unutma."

Oturduğum yerden kalktığımda tabancanın baskısı bir an bile azalmadı ve benimle birlikte hareket etti.

"İstediğin oldu, geldim. Şimdi onu bırak." Üzerine doğru yürürken sinir bozucu bir şekilde güldü.

"Bırakırız canım ne acelen var?"

"Halil, benimle oynama. Ege'yi bırak yoksa tek tuşumla bütün polisleri buraya yığarım adam kaçırma, alıkoyma, kasıtlı yaralama ve darptan yıllarca içeriden çıkamazsın."

"Vay, dersine çalışmışsın." Başıyla arkamdaki adama bir şeyler işaret ettikten sonra tabancanın baskısı azaldı ve yanıma yaklaştı. "İstediğin gibi olsun. Onu bırakırız ama önce ikinizle konuşmak istediğim bir şeyler var." Elini omzuma koyduğunda geri çekilip elinin düşmesini sağladım ama o umursamayıp ilerlememi işaret etti ve tekrar Ege'nin yanına yaklaştık.

"Evet genç adam, sana soracağım birkaç soru var. Elis de buradayken dürüstçe cevaplarsın diye umuyorum. Sonuçta kızıma yalan söylemeni istemem."

"O senin kızın değil." Ege'nin dişlerinin arasından tükürür gibi söylediği cümle onu daha da güldürdü.

"Öyle mi? Peki kimin kızı sen bize söylemek ister misin? Elis'in babası kim?" Ege'nin yüzü kasılırken olanları bildiği için gerildiğini düşünüp araya girdim.

"Ne saçmalıyorsun sen onun kim olduğunu annemden başka bilen yok."

"Emin misin?" Kaşlarını kaldırarak bana döndükten sonra tekrar gülerek Ege'ye döndü. "Öyle diyorsan öyledir." Biraz düşünür gibi yaptıktan sonra tekrar bana döndü. "Peki siz nasıl tanıştınız? Yani gerçekten tesadüflere inanıyor musun?"

"Gerçekten neyin peşindesin?" Elimi sinirle saçlarımın arasından geçirdiğimde güldü. Onun eğleniyor olması daha çok sinirimi bozuyordu.

"Ah, çok pardon şu kıvırcık arkadaşının arkadaşıydı değil mi?" Ege'ye dönüp tek kaşını kaldırmaya çalıştı ama yapabildiği sadece komik görünmekti. "Bir de şey vardı, mafya bozması adam. Amcandı sanırım değil mi?" 

"O mafyaysa sen ne oluyorsun?"

"Hırsız, katil, dolandırıcı. Hangisini soruyorsun?" Ege'nin sorusuna ben cevap verdiğimde Halil'in yüzü gerilmeye başladı ama fark ettirmemeye çalışarak adamlarına işaret yaptığında Bora depodan içeri girdi.

"Oo kimler gelmiş, nasıl şaheserimi beğendin mi?" Hızla yanıma yürüyüp elini omzuma attığında bakışlarını Ege'ye sabitledi. Elinin altından çekilmek istedim ama buna izin vermedi.

CARPE MORTEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin