18- İlkler ve Sonlar

166 8 2
                                    






Bölüm 18

İlk ve son.

Normal insanların hayatında ilkler ne zaman olur, ya da sonlar? Her şeyin bir zamanı vardır derler ya bunun da bir kriteri, zamanı, yaş çizelgesi var mıdır?

Her şeyin olması için bir zaman gerekir mi? Bir insanın ilki de sonu da aynı anda olamaz mı?

Olabilirmiş.


İnsanlara karşı var olan o saf duyguların benim vücudumda barınmadığını sanırdım. Yıllar önce kaybettiğim ailemle tüm duyguları, hisleri de kaybettiğimi, onlarla birlikte toprağın altına gömdüğümü zannederdim. Öyle değilmiş meğer. Ege ile anladım.

Şimdi bu yatağın içerisinde onun sakin nefesleriyle başım göğsüyle birlikte hareket ederken aslında içimde canlı kalmayı başaran tek duygunun intikam duygusu olmadığını anladım.

Onu seviyordum.

O benim için diğer insanlardan farklıydı.


Anlattığı hikayeleri dinlerken uyuyakalmış, gecenin bir yarısı uyanmış ve bir daha da uyuyamamıştım. Bütün gece öylece onun göğsünde yatmış düşünüp durmuştum, arada bir de kalkıp sargılarını değiştirip tekrar aynı şekilde yatmaya devam etmiştim.

Hayatımda ilk defa böyle şeyler yaşıyordum. Yirmi iki yaşında bir kadın için tuhaftı belki ama öyleydi işte.

Bakışlarımı yüzünde gezdirirken nefesleri düzensizleşmeye başladığında uyanacağını hissedip başımı göğsüne yasladım ve gözlerimi yumdum ama o çoktan uyanmıştı.

"Uyuyor numarası mı? Bu konuda benden iyi olamazsın." Göz kapaklarımı aralayıp sesli bir nefes verdiğimde başımı tekrar göğsünden ayırıp bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Ne zamandan beri uyanıksın?" Gülümseyip gözümün önüne gelen saçımı kulağımın arkasına koydu.

"Uzun zamandır." Huzursuzca yerimde kıpırdanıp kalkmaya çalıştığımda ellerini belime dolayıp bana engel oldu. "Nereye? Günaydın öpücüğü yok mu?"

"Ne öpücüğü Ege, bırak şimdi biri gelecek." Ellerinden kurtulmak için her kıpırdandığımda daha da sıkılaştırdı ve kaçmama izin vermedi.

"Gelsin. Biz zaten kimden neyi saklıyoruz ki herkes her şeyin farkında."  Ne demek herkes her şeyin farkında?

"Herkes neyin farkında Ege?" Kuzey'e bir şeyler anlatmamış olmasını ve ağzından cidden ciddi bir şeylerin çıkmasını umarak sorumu yönelttim.

"Bizim." Bizim.

"Neyimiz varmış bizim? Ya da pardon yanlış soru oldu. Bizim aramızda ne varmış ki saklayabileceğimiz ya da herkesin bileceği?" Benim ciddiyetime karşı onun rahatlığı yine hiç bozulmadan durmaya devam ediyordu.

"Ne yok ki." Gülümsemesi yeniden yüzüne yerleştiğinde bakışlarını dudaklarıma çevirip yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu. "Sen ne olmasını isterdin?" Gülümsemesi iyice genişlediğinde tekrar yaklaştı ama bu sefer ona engel olmayı başarabildim. "Ege, ciddi bir şey soruyorum sana."

"Elis, bu kadar ciddi olma, biraz dur hayatını akışına bırak."

"Ne yapayım, ergen kızlar gibi böyle durayım sen gel, git, öp istediğini yap mı yani, bu mu istediğin?"

"Sen de öp." Ne?

"Ne?" Verdiğim tepki ve yüz ifademdeki şaşkınlık sesli bir kahkaha atmasına neden olduğunda refleks olarak elimi ağzına kapatıp sessiz olmasını sağladım ama o bu sefer de dudaklarını avuç içime bastırdı.

CARPE MORTEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin