12- Davetiye

163 8 5
                                        








Bölüm 12

Partileri sevmezdim.

Belki birçok kez dile getirmiştim ama sevmezdim. İnsanların hiç tanımadığı insanlarla bu kadar rahat olmasını, bu kalabalığı, alkol ile karışmış ter kokusunu, birbirinin yüzüne gülüp arkasından konuşan insanların bir araya gelip eğlenmesini sevemezdim işte.


Locada tek başıma oturup ayaklarımı ortadaki sehpaya uzattığımda önümdeki dev camdan görünen insanları izlerken bunları düşünüyordum. Fazla yapmacıklardı. Benim için.

Saat çoktan bir sonraki güne geçtiğimizi gösterirken Burak Duygu'yu yolcu edip çocuklara yardım etmek için, Kuzey ve Alya da birazcık eğlenmek için aşağıdaki kalabalığa karışmışlardı. Ege, onun nerede olduğunu hiç bilemiyordum bile.

Çocuklardan hangisi boşluk bulduysa birer saat aralıkla burayı kontrol edip yiyecek, içecekleri tazeliyorlardı. Henüz on dakika önce birisi gelip yeni çerezler ve içkiler bıraktığında sabah Kuzey'in gazabından kurtulabilmesi için dua ettim.

Kapı yavaşça tıklatılıp açıldığında aynı çocuğun geri geldiğini düşünerek kenardaki boş tabakları da almasını umdum ama gelen ne o çocuktu ne de başka bir barmen.

"Diğerleri nerede?" Yavaşça içeri ilerleyip yan tarafıma oturdu.

"Kalabalığa karıştılar." Başını sallayarak kendisine içki doldururken bana döndü.

"Sen neden buradasın?"

"Kalabalığı sevmem." Bakışlarımı üzerine diktiğimde yavaşça arkasına yaslanıp tekrar bana döndü.

"Bende."

Bakışlarımı ondan çekip dev cama odakladığımda bir süre daha bana bakmaya devam etti.

Üzerimde hissettiğim bakışlarını yok saymaya çalışmak cidden zordu. Dikkatimi ondan uzaklaştırmak için içkimden bir yudum daha aldım ve aşağıda dans edenlere odaklanmaya çalıştım.

Gözlerim ileride müşterilere içki servis eden Burak'a takıldığında gülümsedim ve bu sayede sonunda Ege de bakışlarını üzerimden çekip baktığım yöne döndü.

"Duygu ile sevgili oldukları doğru mu gerçekten?"

"Neden, birkaç saat önce sende aynı şeyi söylemiyor muydun zaten?" Aniden doğrulup bacaklarını koltuktan sarkıttı ve bana dönerek oturdu.

"Sizin aranızda bir şey yok mu gerçekten?"

"Kaç kere söylemem gerekiyor Burak sadece arkadaşım."

"Ama demiştin ki,"

"Sen bana Burak'ı sevip sevmediğimi sordun Ege. Bende sevdiğimi söyledim çünkü Burak benim arkadaşım ve tabii ki onu seviyorum. Kuzey gibi, Alya gibi."

"Kuzey, Alya gibi." Diyerek güldüğünde bakışlarımı ona çevirdim. "Burak'ın tavırları hiç arkadaşın gibi değildi."

"Öyle düşünürsen öyle görürsün." Oturduğum yerden kalkıp kapıya ilerlerken devam ettim. "Kuzey'in bana davranışlarından farklı hiçbir şey yapmadı Burak. Sadece Kuzey seni tanıdığı için rahattı ama Burak tanımıyordu. Yani Kuzey de seni tanımıyor olsa aynı davranışları ondan da görürdün."

Kapının kulpunu aşağı eğip kendime doğru çektikten sonra duraksayıp tekrar ona döndüm. "Ayrıca, sen neden bu kadar çok ilgilendin bu konuyla?"

"Sadece merak." Başımı sallayarak odadan çıktım ve kapıyı arkamdan kapattım.

Alta kata inip Alya ve Kuzey'i bulduğumda Burak da yanımıza geldi.

CARPE MORTEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin