Bölüm 9Bazı günler vardır ya da bazı anlar. Unutmak, hafızanızın en karanlık noktalarına yollamak istersiniz ve en kestirme yol olan alkole başvurursunuz. Bu yüzden insanlar alkol alınca unutacaklarına inanırlar, bir süreliğine de olsa rahatlayacaklarını sanırlar. Sonrasında daha da ağır bir şekilde yüzleşeceklerini çok geç fark ederler veya umursamazlar bile o kısa süreli rahatlığa bile muhtaçlardır çünkü. Aslında her şeyin tamamen kendi kafalarında bittiğini fark edemezler.
Ne zaman alkol alsam biraz olsun unutmak isterim bende. Belki birkaç dakika ya da saatliğine bile olsa kafamın içindeki tüm seslerin susmasını, sessizlikte boğulmayı isterim ama beceremem. Çünkü bir kez olsun susturabilirsem bu sesleri tekrar duymak ister miyim emin olamıyorum.
Bir kere bırakırsam ipin ucunu tekrar yakalayacak gücü kendimde bulabilir miyim bilemiyorum.
Güneş göz kapaklarımı rahatsız edip açmam için baskı uygularken dün gece yaşanılanlar bir bir zihnime düşmeye başladı.
"Uykumu getiriyorsun, yapma."
"Bu kötü bir şey mi?"
"İnsanlar, insanları arkalarından iş çevirmek ya da terk etmek için uyutur Ege. Birlikte uyuyup uyanmadığın sürece kimsenin seni uyutmasına izin verme."
"O zaman bende seninle uyurum."
Ani bir refleksle gözlerimi açıp yan tarafıma döndüğümde gördüğüm boşlukla sarsılmalı mıydım yoksa rahatlamalı mı emin olamadım.
"Eğer ben o kartı düşürmeyip sana düzgün bir şekilde verebilseydim düşüren kişinin o çocuk olacağını biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum."
"Eğer fobin olduğunu bilseydim o oyunu oynamamak için çaba gösterirdim biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum."
"Hani son oyunda bir daha öpmem diyerek sinirlenip gittin ya merak etme ben öperim."
"Biliyorum." Söylediği ve söylediğim şeyin farkına vardığım anda şaşkınlıkla gözlerimi sonuna kadar açarak ona baktım. "Ne?"
Dün gece olan her şey bütün berraklığıyla zihnimin en aydınlık köşelerinden birinde bana göz kırparken yavaşça doğruldum. Kendime biraz zaman tanıdıktan sonra yavaşça yataktan kalktım. Aşırı olmasa da başım ağrıyordu.
"Uyarmıştım..." Kendi kendime söylenirken etrafta ağrı kesici aramaya başladım "Bravo Elis resmen kendini ilaç içmeye zorluyorsun." İlaçları bulamayınca dünden beri üzerimde olan kıyafetleri değiştirdim. Elime geçen ilk şortu ve bluzu giyip odadan çıktım. Cidden başımın ağrısı artmaya başlıyordu ve benim bugün okula gitmem gerekiyordu.
Mutfağa girip merdivenin altındaki dolabın çekmecelerinde ilaçları aradım. Sonunda aradığım ilacı bulduğumda büyük bir bardağa su doldurup mideme yolladım. Bardağı tezgaha bırakıp hazırlanmak için banyoya ilerlerken koltuğun üzerindeki kıpırdanmayı fark ettim.
"Uyanmışsın."
"Sen gitmemiş miydin?"
"Rahatsız olma diye sen uyuyunca buraya geldim."
"İyice yatak belledin o koltuğu." Söylenerek banyoya girip rutin işlerimi hallettikten sonra odama yöneldim.
"Tersinden mi kalktın sen yine?" Gözlerimi devirip dolabıma yöneldim. Bugün çok fazla ders yoktu ve Fatih Hoca geliyordu. Yüksek bel bol kotu ve bol siyah cropu alıp yatağın üzerine bıraktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CARPE MORTEM
Teen FictionHayatını intikama adamış bir genç kızın nasıl olur da normal bir hayatı olurdu ki ? Olamaz.. Annesine yaptıkları yüzünden üvey babasından intikam almaya kalkan bir genç kız. Ona yardım etmeye çalışan ve aynı zamanda normal bir hayat sürmesini istey...