Odama yakın olan teras kahvaltı için mükemmel bir yerdi. Zambak bahçesine bakıyordu. Ve mavi gökyüzünün ortasında sadece sen varmış gibi hissettiriyordu.Tek bir sorun vardı. Arkamda iki devasa gölgeyi hissedebiliyordum. Fazlasıyla endişeli iki gölge.Connor ve ben buraya gelirken Lucas ile karşılaşmıştık. Beraber kahvaltı yapıcağımızı öğrenen Lucas hoş olmayan dedikodulardan endişelenip peşimize takılmıştı. Cidden bi baş şövalye nın bu kadar baş zamanı nasıl olabiliyordu??
"Tanrıçam , lütfen demirlere o kadar yakın durmayın. Burdan düşmek oldukça tehlikeli."
"Evet lütfen Bay Lucası dinleyin, düşerseniz çok canınız yanabilir hatta daha kötüsü bile olabilr ama endişelenmeyin ben de arkanızdan atlayacağım. " Bu bana nasıl bir yarar sağlıycaktı ki Connor?
Onlarla baş edemeyeceğimi anladığım için masaya ilerledim. Her zamanki gibi müsrifçe bir masa hazırlamıştı. Benim gibi biri için hepsini yemenin imkansız olduğu belli değil miydi? Ama yanımda iki şövalye vardı yani belki bitirebilirlerdi.
Yuvarlak masamıza oturduğumda onlarda peşimden gelip oturdular. Connor ciddi ve sakin imajını koruyordu. Lucas biraz gerilmiş gibiydi. Belki kulakları hep kırmızıdır diye düşündüm. Onu ne zaman görsem utanmış görünüyordu.
Küçük kahvaltımız oldukça yararlı ilerliyordu. Saray 'ın tüm oyunları ,Ileonede bilmediğim kuralları ve kimlerle uzak kimlerle yakın olmam gerektiğini iki meleğim bana tatlı tatlı anlatmıştı. Aslında yavaş bir konuşmaydı Connor sadece sorulara cevap veriyordu geçen geceden sonra bu alışkanlığı iyice artmıştı ve Lucas nedensizce çok gergindi. Keşke ne düşündüklerini bilebilseydim. Belki bu da olurdu sonuçta şuan bir kitabın içindeki insanlarla sohbet ediyordum.
"İmparator sizi oldukça merak ediyor. Onu görmeye gitmeniz gerektiğini düşünüyorum." Lucas nazikçe konuştu.
Victor u görmeyeli uzun zaman olmuştu. Ama işleriyle oldukça meşgul olduğunu biliyordum. Xanion imparatorluğu teslim olduktan sonra vergilendirilmesi ve yönetimiyle uğraşıyordu. Günde sadece 2 saat uyuduğunu duymuştum. Ve benden bu adamımla vakit geçirmemi mi istiyordun ? Victorun ihtiyacı ilan şeyin uyku olduğu çok açıktı.
" Onun çok meşgul olduğunu duydum yani işler normale dönene kadar-"
"Hayır! Imparatorumuz tanrıça içinse zaman yaratmaktan memnun olacaktır. Siz onu ziyaret etmeden gelmesi kabalık olacağından bunca zaman sizi görmedi. Sizi beklediğinden çok eminim."
"Nasıl bu kadar eminsin ki?"
"Şey, bunu söylemeli miyim bilmiyorum ama o hep sizden bahsediyor ve ve Connordan günün aldığı raporları tekrar tekrar okuyor."
Connor dan aldığı raporlar mı? Bunu ilk kez duyuyordum. Beni tanrıça sandıklarından yaşantımı incelemeleri normaldi ama bu biraz ürpertici diye düşündüm.
Kahvaltımız bittiğinde kütüphaneden aldığım bir kitabı okudum. Öğlene doğru Connor ve ben bir yürüyüş yaptık ve akşam Victor u ziyaret etmeye karar verdim.
Çalışma odasının önüne geldiğimde kapıyı iki kez hafifçe kapıya vurdum. Gel denmesini bekliyordum ama kapı hızla açıldı. Reflekslerim fena değildi bu sayede hızlıca geri çekilebildim ama üstüme atlayan Victor dan kaçamamıştım.
"Tanrıçam! " Yüzünde gerçekten mutlu bir ifade vardı.
"Victor. " İstemsizce güldüm. "Ben de seni gördüğüme sevindim."
"İçeri geçelim. Çay içmek ister misiniz? Ve tatlı? Belki de bir yürüyüş? Ama bu gün çoktan yaptınız değil mi?
"Sadece seni görmeye geldim. Ve evet bahçede bir yürüyüş yapmıştım."
"O zaman lütfen içeri girip keyfinize bakın."
Çalışma masasının önündeki iki deri koltuktan sağdakine oturdum. O da karşıma geçti. Yakından bakınca uykusuzluktan oluşmuş morluklları görebiliyordunuz. Ama bu morluklar bile yakışıklı yüzünü kapatmaya yetmiyordu . Sarı gözleri büyü taşıyla çalışan lambanın ışığıyla parıldıyordu.
"Oldukça meşgul olduğunu duydum. Dinlenmek istemediğine emin misin?"
"Sizi gördüğüm için dinleniyorum zaten ve evet şu sıralar işler biraz yoğun. Ama meraklanmayın sadece basit protokoller. Çok yakında rahatlayacağız hem kutlama balosu da yaklaşıyor ondan sonra işlerim bitmiş olucak."
Kutlama balosu. Xanion imparatorluğu kitapta da yeniliyordu ama bu benim ortaya çıkışıyla iki yıl erken olmuştu. Ileone nın tarihi belli özel etkinlikleri Kış ve bahar baloları, imparatorun doğum günü ziyafeti ve yüz yıllar önce tanrıçanın belirdiği gün olan kutsal gündü. Bunu dışında sadece savaş ve evlilik durumlarında kraliyet ailesi kapılarını açardı yani bu oldukça büyük bir olaydı.
"Küle de şu sıralar oldukça meşgul fethedilen imparatorluk Xanion a büyü alt yapısını oluşturuyor." Yani bu yüzden Norman beni bu gün rahatsız etmemişti.
"Kutlama balosu oldukça hoş olucak olmalı hem uzun süren savaştan sonra halka da iyi gelecektir."
"Evet kesinlikle bu tüm insanlarımıza bir umut oluşturacaktır. Yani Alyx burdan benimle baloya katılacağını düşünüyorum??"
Ne?! Victor şuana kadarki balonların hepsine yalnız gitmişti ve birden birini mi götürmek istiyordu cidden. Ama beni tanrıça sandığından bu mantıklı olabilirdi. Onun umutlu bakışlarına karşı zayıf hissediyordum ama şuan olduğumdan daha da göz önünde olmak iyi bir fikir değildi zaten fazlasıyla sorunum vardım.
Yakında Sebastian ı ziyaret etmeli ve ona Victor u sevdirmeliydim ayrıca başımdaki Norman sorununu atmalıydım Ileonenin zayıf düşmesinin en büyük nedeni olan tapınakla da konuşmak gerekiyordu. Ve tabiki başbakan vardı. Bunları en kısa sürede çözmek istiyordum ama şu bir kaç gün fazlasıyla zordu ama gereksiz de değillerdi kütüphane ve saray çalışanlarından istediğim bilgileri toplamıştım.
Victor sessizliğimden rahatsız olmuş olucak ki
"Seni sıkmak istemem sadece birlikte gitmek iyi olur diye düşünmüştüm ne kadar düşünsemde senden daha iyi biri aklıma gelmiyor ama yine de olmaz mı?"
Bu gerçekten adil değildi. Ama bir fangirl olarak buna karşı koyamazdım sonuçta o victordu.
"Sanırım seni reddedemem gerçekten kimseden hayır cevabı almazsın diğil mi sayın imparator?
Victor küçük bir kahkaha attı.
"Aslında cevabı almaktan korktuğum nadir durumlardan biriydi sevgil Alyx."
Ardından Victor la biraz daha konuştuk aslında belki birazdan daha fazla bir kaç saat desek daha doğru hala onu o kadar çok tuttuğum için kötü hissediyorum.
*Iki hafta sonra*
Her sabah olduğu gibi erkenden kalktım.Victor la konuştuğum o geceden beri iki hafta geçmişti bile 3 gün sonra kutlama balosu yapılacktı. Sanırım kule gerçekten meşguldü çünkü norman ve küçük oyunları 2 haftadır bana uğramamıştı.
Kapı hafifçe çalındı. Benim için çalışan hizmetçilerdi. Rutin bir şekil de içeri girdiler. Artık onlara alışmıştım. Onlar da bana hatta arkadaş gibi olmuştuk. Elinde kıyafetleri taşıyan anna onları odanın köşesindeki gök mavisi koltuğa istediğimi seçebilmem için yerleştirdi. O sırada Cindy de ayakkabıları diziyordu. Aralarından en gençleri Sheila da yatağımı topluyordu. Ve en yaşlıları baş hizmetçi Gretta bana doğru yürüdü.
"Hanım efendi kahvaltısını nerden yapmak istiyor?"
O sırada elbise seçmekte olan ben odamda yapacağımı söylediğimde yemeği getirmek üzere odadan çıktı. Ben de belimden yukarısı çiçek şeklinde beyaz dantellerle süslenmiş dantellerin arası dan da elbisenin aslık rengi olan lacivertin göründüğü sıfır kollu lavivet elbiseyi seçtim elbisenin boyu sayesinde ayaklarım görünmüyordu bu yüzden düz taban beyaz rahat bir ayakkabı giydim. Hava oldukça sıcak olduğundan Anna nın saçımı örgülü bir topuz yapmasına da izin vermiştim.
Ben yemeğimi yerken 4 arkadaşım da bana komik hikayeler anlatıyordu. Beni neden neşelendirmek istediklerini biliyordum 3 gün sonra Kutlama balosu vardı ve Tanrıça olarak ilk kez halk ve asillerle tanışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ileone
FantasyO sabah tek yaptığım bir kitabının üstünde uykuya dalmaktı. Ileone nın üstünde. Ve yavaşça gözlerimi açtığımda gökyüzünden düşüyordum?!!! Tamam bu kötüydü ama düştüğüm yerin bir savaş alanı olması kadar değil. peki ya yanımdaki askerlerin önümde eği...