Merhaba♥️
Multimedya; Gülşah'ı edepsiz düşüncelere iten damarlar🤤
Beğenmeyi unutmayın olur mu🤗
*
Küçükken babamın asker olduğunu bilirdim. Annem bana askerlerin hep hayat kurtardığını anlatırdı. Onların birer kahraman olduğunu ve haklarını asla ödeyemeyeceğimizden bahsederdi.
Biraz büyüdüm ve askerlerin aslında nefes kestiğini öğrendim. İlk okulda bir çocuk bana gelip 'senin baban katil. çocukları öldürüyor.' dediğinde ölüm ile tanışmıştım.
Ben ölümle daha o an tanışmıştım ama karşımda ki çocuk ölümün ne demek olduğunu geçin, askerlerin katil olduğunu ona enjekte edecek bir çevreye bile sahipti.
Hayat herkese eşit şartlar vermiyordu.
Kimse hayatını aslında kendisi seçemiyordu. Bize yazılan bir yol vardı ve biz sadece o yolun ayrım noktalarında tercih seçeneği ile baş başa kalıyorduk.
Seçtiklerimiz ise tamamen bizi yansıtıyordu.
Tercihlemiz, bizdi. Biz ise tercihlemizden ibarettik.Babama sorduğum soruyu dün gibi hatırlıyordum. 'baba, sen birilerini mi öldürüyorsun?'
Aslında o soruyu sorarken bile öldürmenin ne demek olduğunu tam bilmiyordum. Babamın bana üstü kapalı anlattığı kelimeler, Vatan ve Vatan müdafaası o andan itibaren önemli olmuştu benim için. Bilmesem de öyleydi çünkü benim babam her zaman doğru yapardı.Sonra biraz daha büyüdüm ve bu dünyanın içinde olan, adına 'insan' denilen varlığın bitmek bilmeyen hırslarını tanıdım. Her geçen zaman bana yeni bir şeyler öğretti.
Ölüm ve savaş dünya var olduğundan beri olan bir durumdu ve üzülerek düşünüyordum ki, sonsuza kadar da olacaktı.
İbn-i Haldun'un dediği gibi; Coğrafya kaderdi.
Yaşadığımız coğrafyada sağımız, solumuz, önümüz ve arkamız ateşten bir çember gibiydi. Biz de o ateşin tam ortasında kalmış, güçlü Türk Soyuyduk.
Kısaca bu vatan için ben, başta medar-ı iftiharım ve canımın cananı olan babamı vermiştim. Sonra silah arkadaşlarımı. Belki de en son kendimi verecektim...
Eski Türk geleneğine göre eğer öldürdüğüm kişileri mezarımın başına bal bal yapsaydım ve ahirette onların bana hizmet edeceğine inansaydım şayet ben o kadar çok kişi öldürmüştüm ki cennette ufak bir dünyam bile olabilirdi. Çok kan görmüş ve dökmüştüm. Hepsinden memnundum ve dökmeye devam edecektim. Son nefesime kadar hatta son nefes anımda bile asla vazgeçmeyecektim. Bize böyle öğretilmişti. Pes etmek lügat da yoktu.
Adley Peres'in özel bilgisayarından kendi belleğime geçirdiğim bilgileri kontrol ederken çok rahattım.
Bu erkekler çok mu gerizekalıydı yoksa olay tamamen benim zekama mı aitti emin olmamakla birlikte beni getirdiği bir otel odasında tek hareketimle ona acısız bir bayılma şansı vermiştim.
Epeydir dinleniyordu açıkçası. Birazdan uyanırdı, sadece işini bitirme zevki kalmıştı ve açıkçası Tuğrul'un o beni parçalamaya müsait sesini işittikten sonra çok da zevk alacağım söylenemezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT NEFESİ
Action-Tamamlandı- "Sadece dün!" dedi ve durdu. Kelimeler şuan onun için darağacında sallanan bir ipe diziliyordu. Birazdan dudaklarından dökülen kelimeler ile ip iyice kıvama gelecek ve boğazını sıkacaktı. "Evet sadece dün aldığım bir haberde adı sanı d...