Yaranı sara bilirmiyim?

30 13 5
                                    

Bu neydi şimdi? Duvarları var. Sert duvarlar , kaya gibi sert.
  "Anlat. Ne zaman istersen anlat. Ben hep burdayım. Hep seni dinlemeye hazırım."
   " Annem bana hamileyken babam arabayla kaza yapmış. Anneme. Anneme bebeyi almalıyız demişler. Ya sen yada bebek demişler. Annem ise beni seçmiş. Kendi canını benim için feda etmiş. Hiçbir akrabam sahib çıkmamış bana.  Erkek yetimhanesinde büyüdüm 5 yaşına kadar.  Yetimhanede bir teyze vardı. Beni çok severdi. Her defa çikolata alıb getirirdi.  Ziyaretine gidiyorum bazen o bana gelib dediki. Gidiyorsun . Ha birde o zamanlar 5 yaşındaydım. Hiç tanımadığım biri geldi. Amcammış. Amerikada kalıyormuş. Beni öğrenib araşdırmış bulmuş kaldığım yeri. Ona bağlandım. Ona tutundum. Hiç görmediyim babamın yerine koydum onu. Ama o şuan işlemediyi suç yüzünden hapisde. Arkadaşım olmama sebebi bu yüzden. Kayb edemem ben hiç kimseyi. Bir daha yaşayamam bu acıyı." son kelimesini gözlerimin içine acıyla bakarak dedi.
   Kendim yaralı ola ola sara bilirmiydim yaralarını?  Yapa bilirmiydim bunu? Sert duvarların arkasında kalbi paramparça olan biri varmış. Setliyi bu yüzdenmiş. Hayır izin vermiyicem. Sarıcam yaralarını. Gerekirse benim yaram durmadan kanasın ama karşımda böyle acı çekerek sessiz durmana izin vermiyicem. Yanında olucam.
" Ben yanındayım." dedim.
     Konuşmadı. Ayağa kalktım. Mutfağa doğru addımladım. Gözlerim dolmuşdu. Ağlıyordum. Hayır sakinleşmeliyim. Yemeği hazırlamağa başladım. Yanıma gelmedı. Yemek hazır olunca.
    " Yemek hazır" üzgün olduğumu belli etmeyen bir tonda bağırdım.
Ardında çokta başarılı olmayan şekilde gülümseyerek " Zehirlenmeyeceksin merak etme." dedim. Gülümsedi. Çok yakışıyordu gülümsemek ona.
  " Fena değil. Zehirlenmeyeciğim için mutluyum." moroli birazda olsa yerine gelmişdi sanırım. 
  " Hahaha ne kadarda komik Yamaç Kaya." dedim.
    Yemeğimizi konuşmadan bitirdik. Zaten yemek yerken konuşmazdım.       
    Sezsizliyimiz bölen zill sesi oldu. Yerimden hemen kalkaram kapıya doğru addımladım. Yamaçda benle geldi.
  "  Kim o?"
  " Merhaba benim. Komşunun kızı Su." bu bahsetdiyim kızdı. Yan komşunun kızı. Kapıyı açtım.
   " Hırsız" dedi ve durdu. Yamaça bakıyordu. Bu nasıl bakışdı? Resmen gözüyle yedi çocuğu. Yamaçın önüne geçib.
   " Hırsız" dedim
   " Hırsızı bulmuşlar rahat ola bilirsiniz." bana qıcık olmuşdu. Yüzünden belliydi. Aslında ben ona daha çok qıcık olmuşdum.
    " Teşekkürler" defol git gibi çıkmış ola bilir sesim. Ama ne yapayım. Kapımı yüzüne örtdüm.
    " Az önce beni kıskandınmı?" divara yaslanıp,  kendinden emin bir şekilde dedi bunu.
     " Komiksin." dedim ve gitdim. Uzatmadı. Buna şaşırmışdım.
    Sofrayı toparlamak için mutfağa gitdim. Oda benle geldi. Hatda yardım etdi ve yine gönlümü feth etdi.
    " Biliyormusun. Ben her akşam yıldızları izlerim."
     " Çıkalımmı?" ne çıkma teklifimi?
     "Ne?" şaşırmışdım.
     " Çatıya çıkalımmı?" kendimden utandım.
      " Olur" ilk defa çıkacaktım burdaki çatıya.
       Merdivenleri çıktık. Yıldız parlıyorlardı. Bu gün gerçekten baya parlakıydılar.
     Oturduk. Sesizdi. Konuşmuyordu. Cesaretimi tapladım ve " İzin ver sarayım yaralarını. Yıkayım o duvarlarını. Söz veriyorum yanında olucam herzaman." tek nefese söyledim bunu. Tepkisinin ne olucağını düşünmeden.
     Susdu. Konuşnadı. Cebinden telefonunu çıkardı. Kulaklığının bir ucunu bana verdi. Kendisi söyıemedi ama şarkı söyledi demek istediklerini.
" Biraz yaram var ama geçicek bu gidişle."

Hepinize selamm. Umarım beyenirsiniz. Yorum kısmına düşüncelerinizi yazın. Hepsini tek tek okuyorum. İnanın düşünceleriniz önemli benim için. Karakterlere alışa bildinizmi?
   
     

  

 

Ay ışığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin