Hepinize selam canlar. Umarım beyendiyiniz bir bölüm olur. Ben yazarken aşırı duygulandım. Hepinizi çok seviyorum. Keyifli okumalar:)
Uyandığımda hiç kimse yoktu. Yani Zeyneb yanımda değildi. Nerdeydi bu kız? Biraz uzanıb yanda duran telefonu elime aldım. Zeynebi aradım.
" Alo. Neredesiniz?" diye sordum.
" Sen uyuyordun. Seni uyandırmak istedim kahvaltı için. Ama Yamaç izin vermedi. Şimdi Mertle ben denizdeyiz. Yamaç sana kahvaltılık atıştırmalık almağa gitdi." dünyanın en şanslı insanlarından ola bilirdim.
" Tamam. Görüşürüz." deyib kapatdım. Beni düşünmesi o kadar hoşuma gidiyordu ki, anlatamam. Yatağımdan kalktım. Banyoya gidib yüzümü yıkayıb, dişlerimi fırçaladıktan sonra kıyafetimi giyindim. Odamızda duran saate bakınca şok geçirdim. Saat ikiydi. Erkenden durduğum söylenilemez. Ama böyle geç uyanmazdım. Kapı çalındı. Hemen gidib açtım.
" Bu kadar çok uyuduğunu bilmezdim." Allah bilir neler düşünmüşdür.
" Ben aslında bu kadar çok uyumam. Bilmiyorum neden bu kadar uyudum."
"Neyse. Gel kahvaltı yapalım."
"Sen yemedinmi?" bu nasıl bir soru?
" Yememi istemiyorsan söyle." şimdi benim ne kadar aç gözlü olduğumu düşünüyordur. Ama ben sadece merakımdan sordum.
" Yok. Hadi gel yiyelim." yemeğimizi yemeğe başladık. Yemek yerken ben çok konuşurdum. Aslında konuşmak olmaz. Ama bunu bile bile konuşurdum. Ama Yamaç konuşmadığı için konuşmuyordum. Yemeğimizi yedik.
" Ben gidiyorum. Bu gün sende denize giriceksin. Kıyafetini değiştikden sonra aşağıya inersin." cevab vermemi beklemeden gitdi. Başka çarem yoktu. Deniz girmek için kıyafetimi giydikden sonra aşağıya düşdüm. Yamaç beni bekliyordu. Deniz dediğim gibi çok yakındı. Dün olduğumuz yere gitdik. Zeyneb ve Mert denizdeydi. Beni görünce el sallamaya başladılar.
" Hadi gel denize girelim." çare yoktu. Ne desemde ben o denize giricektim. Ne yapa bilirdim? Denize girdim. Zeyneb ve Mertin olduğu yere doğru yavaş yavaş addımladım.
" Uykucu. Günaydın"
" Uykucu değilim. Sadece yorulmuşum." dedim sakince.
" Çiçek sen denize girmiyordun. Peki şimdi neden girdin?" Zeyneb sorusunu sordu. Evet neden girdim.
" Yamaç çok rica etdide ondan" evet çok rica etdi. Yalvardı bile.Allahım ne saşmalıyorum . Sadece giriceksin dedi o kadar. Lütfen kelimesini işletmedi. Denizde biraz eğlendikden sonra çıktık. Dün olduğu gibi hepimiz duş almak için odalarımıza gitdik. Duş aldıktan sonra aşağıya inicektik. Duşumu aldıktan sonra hava soğuduğu için kot pantolonumu giyindim. Zeynebde duş aldıktan sonra kıyafetlerini giyindi.
" Bu gün ben seni makyaj etsemmi?" bu nerden çıkmışdı şimdi? Hayır diyemediyim için Evet diyecekdim.
" Olur." Zeyneb hemen bana makyaj yaptı. Baya güzel yapdı. Temiz ve mükemmel. Bana makyaj yaptıkdan sonra kendine yaptı. Kendine yaptığı makyaj bana yaptığı makyajın yanında sönük kalmışdı. Ama bu onun hoşuna gitmişdi. Onları bekletmemek için hemen aşağıya indik. Yemek yemek için geçen defa gitdiğimiz restorandan daha küçük bir restorana gitdik. Bu defa yemeği kendimiz sifariş etdik. Yemek yedikden sonra deniz kenarında kayalar olan bir yere gitdik. Oturub denizi seyr etmeye başladık. Yamaç ayağa kalktı ve elini bana uzatarak konuşmaya başladı.
" Ayağa kalkarmısın?" bu neydi şimdi noluyor. Elinden tutub ayağa kalktım. Soru sormadım.
" Evlenelimmi?" kulaklarım sanırım iyi duymuyor. Evlenelimmi? dedi o. Şok olmuştum. Sanki kalbim duracaktı.
" Ne?" yalnızca bu soru çıka bildi dudaklarımın arasından. Başka soruya gücüm yetmedi.
" Hemen şimdi burda benimle evlenirmisin?" hala konuşamıyordum. O sözlerine devam etdi.
" Ben senle evlenirsem yenilmez olurum. Yaşama sebebimimsin. Benimle yaşlanmak istermisin. Yaşlanma umudum olurmusun?" gözlerim dolmaya başladı. Hala şok içindeydim. Olanların farkına varmışdım. Ama inanamıyordum.
Evlenirmisin diye sormuşdu. Cevab bekliyordu." E..Evet" güçle söylemişdim. Konuşamıyordum. Nutkum tutulmuşdu. Boğazım düğümlenmişdi.
" O zaman ay nikah memurumuz olsun. Yıldızlarda şahidimiz."
Gökyüzündeki milyonlarca yıldız şahidimiz olucakdı. Evleniyorduk. Hemde en iyi şahid ve nikah memmuru sayesinde. Kalbim hızla atıyordu. Sanki çıkacakmış gibi." Sayın Yamaç Kaya Çiçek Arslanla evlenmeyi kabul ediyormusunuz?"
Mert söylemişdi bu sözleri. Memur edasıyla." BÜTÜN DÜNYA KARŞI DURSADA EVET" dünya durmuşdu. Deniz bile kıyıya vurmuyordu sanki.
" Peki ya siz sayın Çiçek Arslan Yamaç Kayayla evlenmeyi kabul ediyormusunuz?" yine Mert sormuşdu. Ayın yerine. Daha doğrusu nikah memurumuz olan ayın yerine.
" Evet" bağırarak söyledim. Tüm kalbimle evet. Sonsuza kadar evet. Kabul ediyorum. Yamaç Kayayla evlenmeyi kabul ediyorum.
" Gökyüzünde şahid olan tüm yıldızlar. Siz kabul ediyormusunuz?"
" Gökyüzünde olan tüm yıldızlar adına evet" yıldızlar adınaysa Zeyneb konuşmuşdu. Yamaç cebinden bir yüzük çıkardı. O kadar güzeldi bir yüzükdü anlatamam.
" Bu yüzük anneminiydi. Ömrü uzun olmadı. Umarım senin ömrün uzun olur. Ben ömrümün yetdiyi kadar yanında olucam." annesinin yüzüyüydü ve bana veriyordu. Kendimi o kadar özel hiss etdim ki, o yüzüyü takarken. Ağlaklı gözlerle boynuna sarıldım. Beni bırakıb gitmesin diye sıkıca sarıldım.
" Gelin ve damat ilk dansınızı yapın bakalım." dedi Mert. Bu bizim ilk dansımız olucakdı. Mert hemen telefonunu çıkartıb şarkını başlatdı. Dans ediyorduk. Böyle güzel dans etdiyini hiç bilmiyordum. Yarın geri dönücektik. Umarım herşey yolunda gider sevgilim.