Bir katille aynı ortamda olmak kadar kötü bir hiss yoktu. Hele öldürdüğü kişinin canından çok sevdiğin biri olduğunu bilmek daha kötü bir hiss.
Tüm cesaretimi toplayıb odadan çıktım. Beni görünce yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi. Kucağında olan Melisaya baktım. Masumdu. Tertemiz. Süreyya hemen konuşmaya başladı." Nasılsın kuzum?" nefret ediyorum senden. Şuan seni geberte bilirim. Melisa kucağında olduğu için hemen konuya girmedim. Yanımda bana bakan Ayşe teyzeye bakıb konuşmaya başladım.
" İyiyim. Melisayı Ayşe teyzeye ver. Önemli bir konu hakkında konuşmalıyım" yüzü hemen düşdü. Melisayı Ayşe teyzeye verdi.
" Hadi gel konuşalım" Ayşe teyze kucağında olan Melisayla odaya geçti. Oturma odasına geçdik. Oturma odasıyla benim odamın arası çok azdı. Konuşmaya başladım.
" Neden yaptın" sade bir şekilde sorumu sordum.
" Neyi?" ya gerçekten anlamıyordu. Ya da kendini aptallığa vuruyordu.
" Babamı neden öldürdün?" bağırarak sordum.
" Kızım iyimisin? Ne diyiyorsun sen?" yalancıydı. Şeytan diyiyor tut öldür.
" Ben öldürdüm. Ben yaptım. O aptal babanı ben öldürdüm" söyledikleri kulağımda çınlıyordu.
" Babam hakkında bir daha kötü konuşursan seni - " sözümü kesib konuşmaya başladı.
" Sen bana ne yapa bilirsin?"
" Neden yaptın? Neden öldürdün? Suçsuz bir insanın üstüne neden atdın? Niye?"
" Ben senin babanı hiç sevmedim. Ben senide sevmedim. Hatda nefret etdim. Sırf hapisde çürümemek için senin suyuna gitdim"
" Bir insandan nefret etdiyin için öldürürmüsün? Boşasaydın" neler konuşuyordum ben? Ne durumdayım?
" Parasızmı kalsaydım? O Haluk denilen adam babana gerçekleri anlatıcakdı. O adam eğer sussaydı herşey yolunda olurdu"
" Sen kendi kızının babasını öldürdün?" sinirle söyledim. Ağlamıyordum artık.
" Değil. Senin baban Melisanın babası değil. Baban öyle olduğunu sanıyordu. O Haluk gerçekleri duyub babana anlatıcaktı. Bu yüzden yaptım"
" Ya ben seni annemin yerine koymuşdum. Ben seni ölmüş annemin yerine koymuşdum" gözümden yaş akdı bu cümleyi söylerken. Güvendiyim insan yalancı ve katiliydi
" Senin annen ölmedi. O seni terk etdi. Sen uğraşılmaz bir insansın. Baban bile seni ayakta uyutdu" kulağımla duyduğuma inanmak istemiyordum. Hayır olamaz.
" Yalan söylüyorsun. Sen bir yalancısın" bağırdım. Resmen haykırdım. Öyle bağırdım ki, Melisa korkusundan ağlamağa başladı.
" Ben yalan söylemiyorum. İster inan ister inanma. Gerçek bu" annem yaşıyordu. Beni terk etmişmiydi. Annem beni istememişmiydi. Neden? Ben küçük bir çoçukken ne yapmış ola bilirdim ona?
" Herşeyi polise söyleyeceksin. O suçsuz insanı hapisden çıkaracaksın"
" Hayır. Bunu asla yapmıyıcam. Ya sus ya da tımarhaneye git" bu ne demekdi? Beni deli olduğumumu söylecekdi. İyi ki, Mert ve Zeyneb burda. Kapı çaldı. Bu kimdi? Ayşe teyze odadan çıkıb kapıyı açmaya gitdi. Polisiydi. Akıllı Mert ve Zeyneb polise haber vermişdi.
" Buyurun polis bey?" Süreyya gülümsemeyle sordu. Sankk şimdi katil olduğunu itiraf etmemiş gibi.
" Biz bir ihbar aldık. Süreyya Arslanla ilgili"
" Hiçbirşey yok. Yanlış ihbar. Gördüyünüz gibi şikayet eden hiçkimse yok" gözlerimin içine bakarak söyledi bu sözleri. Az önce etdiyi tehditi hatırlatmak maksadıyla.
" Var. Bu kadın benim babamı öldürdü" dedim hemen. Polis dikkatlice bana bakıyordu. Şaşırmışdı.
" Çoçuk işte. Ne dediyini bilmiyor. Kanıtı yok. Hiçbirşeyi yok. Boşu boşuna yorulmayın" bunu söylemişdi ki, Mert odamın kapısını açıb çıktı.
" Dadadam. Kanıt var. İşte kanıt bu efendim." elindeki ses kaydını polise uzatdı. Polis hemen sesi dinlemeye başladı. Evet herşeyi itiraf esiyordu.
" Hayır..Hayır. İftira" polis Süreyyanın kolundan tutub götürdü. Mert hemen konuşdu.
" Oha film gibiydi. Böyle birşey yaşamamışdım. Benden çok güzel Hollywood yıldızı olur. Beni kırmızı halıda düşünün" hemen garip garip pozlar vermeye başladı. Bu çoçok çok komikdi. Neşe katıyordu. Ayşe teyze rahatlamayla konuşmaya başladı.
" Lütfen beni affet kızım"
" Ben affederim. Allah affetsin seni" bundan başka ne diye bilirim. Telefonum çaldı. Telefonumu açıb duyduklarım karşısında şoka düşdüm. Zincirlerimden kurtuluyordum.
Duygulandığım bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz:)