Hepinize selam canlar. Nasılsınız? Buraya bir şarkı bırakıcam.
Hikayemize gelirsek.
Hikayemiz sadece aşkla bağlı değil. Ortada bir sırr var. Çiçeyin bilmediyi bir sırr. Bu kadar ipucu yeter. Hepinizi çok seviyorum:)Yeni bir gün. Güneş ışığı odamı aydınlatıyordu. Güneş tenimi ısıtdıkça eski günleri hatırlıyordum.Babamı. Gözlerimin dolduğunu hiss etdim. Tamam. Sakinleş. Sen güçlü kızsın herşeyin üstesinden gelirsin. Toparla kendini. Babanın güçlü kızına noldu? Hayat devam ediyor. Süreyya var, Zeyneb var.
Ayşe teyze " kahvaltı hazır Çiçeyim" dedi bağırarak. "Tamam geliyorum" dedim bende ona ayak uydurarak. Bu hafta okulun sonuncu günü olduğu için serbest kıyafetiydi. Papatyalı eteğimi ve beyaz tshirtümü giyindim. Yemek yemek için odadan çıkınca Ayşe teyzenin övgülerine maruz kaldım. " Tüh-tüh ne kadarda güzelsin. Bir çiçek gibi zarifsin" "Teşekkür ederim. Her zamanki halim" Aslında doğru. Bu gün özenmiştim hazırlanmağa. Nede olsa okulun ilk serbest kıyafet günü. Sade ve şık giyinmişdim. Yemeyi hemen yiyib, ayakkabımı giymeye doğru gitdim. Merdivenleri herzaman olduğu gibi iki iki düşdüm. Biraz çocukca gele bilir ama herkesin içinde yatan bir çocuk var. Kulaklığımı taktım ve Mavi Gri - O Ben Olamam şarkısını açtım. En sevdiğim şarkılardan biriydi. İlk dinleyişte beyenmeyib ama daha sonra vazgeçemediğim şarkı. AŞIĞIN OLAMAM TENİNİN bu kısmı çok güzel. Hep şarkıya uygun ritimlerle yürürdüm şimdi olduğu gibi. Mert okulun bahçesindeydi hemen yanına gitdim. "Nasılsın? Çok güzelsin her zaman olduğun gibi." " Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek. Önümde 2 çocuk vardı. Sakince sohbet ediyorlardı ve Yamaç onların üstüne geliyordu hızlı bir şekilde. Yine birşey yapıcakdı. Bu çocuk neden böyle? Herşeyi kavgayla hall edeceğini sanıyor. Derdi neydi anlam veremiyordum. Çocuğu dövmeye başladı ve eskisi gibi kimse birşey yapmadı. Hocalarsa dahil.
Çocuk kan kusmaya başladı. Hayır birşey yapmadan duramam. Karşımda bir çocuk ölmek üzere. Hemen karşısına geçerek " Yeter artık. Yeter. Yapma. Anne ve babanın ukala çoçuğusun sen. Her zaman istediklerini aldığını çok iyi biliyorum ama bir insan canı almak senin üzerine düşmüyor. Duygusuzsun, sertsin anladık. İnsanları öldürmeye çalışmakda ne? İstediğin herşeyi almışsın bu hayatda belli. Bencilsin işte. İnsanları dövmeye , alçatmaya hakkın yok" Sesimi biraz daha ucaltarak " Hakkın yok!" dedim. Yüzümü yanıyordu. Kızardığını hiss ediyordum. Hiçbirşey yapmadı. Sadece bana baktı. Sesizce. Derin bakıyordu. Anlamını çözemediğim bakışlar. Sert duvarları vardı. Gitdi. Çıtı bile çıkmadan gitdi. Mert " Yapmamalıydın. Bunu senin için yaptı. Bu çocuk senin hakkında abuk sabuk konuşduğu için yapdı." Benim için yapmışdı. Arkasından gitmeliymiydim? Gitmeliydim. O beni korumuştu bende onun yanında olmalıydım.
Arkasınca koştum. Sinirli bir şekilde arabasını sürdüğünü gördüm. Hayır yalnız bırakamazdım. Taksı durdurdum. "Öndeki aracı izleyelim" dedim boğuk bir ses tonunda.
Neden yaptım bunu. Yine hiçbirşey bilmeden yaptım. Çok canını yaktım. Cevab bile vermedi. Aptalım ben. Aptal. Asıl duygusuz benim. Taksi durdu. Yamaçın arabasıda az ötede durmuşdu. Ordaydı. Okul çantamdan para çıkartım. " Üstü kalsın" dedim. Hemen arabadan indim. Yasak bar yazıyordu tabelada. Hiç bilmediğim bir yerdeydim. Benim onu takip etdiğimi fark etmiş ki, yüzünü bile dönmeden barın tam giriş kapısında durub "GİT" dedi.
"Git"
"Git"
"Git"
Üzmüşdüm onu. Salağım ben. Belli etmesede canı yanıyordu. Eger yanmasaydı sert cevab verirdi. Eminim.
"Gitmiyicem. Burda kalıcam. Gerekirse sabaha kadar" inatçı bir sesle dedim. Yüzünü bile dönmedi. Bara girdi. Bende arkasınca gidecektim ki, birinin bana dokunduğunu hiss etdim...P.S: Şarkı çok güzel. Sonuna kadar dinleyin :)