Temiz sayfa

108 15 5
                                    

Merhaba. Ben Çiçek. 17 yaşındayım. Yarın yeni hayata adım atıcam. Yeni okul, yeni ev, yeni insanlar. Yeni hayat çoğu zaman kulağa hoş geliyor farkındayım. Ama benim içinde çokda heyecanlı değil. Şuan İzmirdeyim. İzmir benim doğduğum şehir. Burdan ayrılmağın zor olması tek doğduğum şehir olduğu için değil. Benim babam yok. Vefatda etmedi. Acımasızca öldürüldü. Hemde en yakın arkadaşı tarafından. 1 yıl oldu. Süreyya ve küçük kardeşim Melisayla kalıyorum. Süreyya benim üvey annem. Kötü biri olduğu için Süreyya demiyorum ona. Sadece içimde anne demek gelmiyor. Benim annem ben çocukken vefat etdi. Babam bu dünyadan Melisa adında küçük bir kızının olacağını bilmeden gitdi. Okul müdürümüz Süreyyaya beni İstanbula göndermesi gerektiğini, orda daha iyi olacağımı söylemiş. Müdürde bizim aile dostumuz olduğu için bu fikir Süreyyanın  hemen aklına yatmış. Yeni sayfa açmalıymışım. Aslında iyiliğimi düşündüklerini biliyordum. Bu yüzden hiç birşey demedim. Kabul etdim gitmeyi.
"Çiçek kızım hazırladınmı bavulunu?" kafamla onayladım ve  "Evet hazırladım"  dedim.  "Tamam sen iyice uyu. Yarın uzun bir yolculuk yapıcaksın" dedi. Tamam der gibi kafamı sallayışımı görünce odadan çıktı. Üstümü değiştirip mor pembe karışığı pijamamı giydim ve yarın giyeceğim okul kıyafetine baktım. Yarın yeni okuluma gidicem. Heycanlı değildim. Ama burdan ayrılmak zor olucak. Kendi başıma olmayacaktım Ayşe teyzede gelicekdi benle .  Yeni hayat diye düşündüm. Uyumalıyım. Gözlerimi kapadım.
     " Çiçek uyan" Süreyya değildi bu Ayşe teyzeydi. Saate baktım. Gözlerim büyüdü. Gerçekten gecikiyordum. Hemen okul kıyafetimi giyindim ve dışarıda bizi bekleyen arabaya doğru irelledim.
    " Seni özlüyücez" dedi ve " Bende seni özlüyücem. Melisaya iyi bak." dedim ona sarılarak. Acaleyle arabaya bindim. Kulaklığımı takdım ve gözlerim kapalı kaldı yol boyunca. Araba durdu. Sakınce arabadan indim ve büyük harflerle KAYA KOLEJİ yazılan tabelayı gördüm. Koleje doğru addımladım.
    Bir çocuk bana yakınlaştı " Çicek Arslan" dedi bilmiş bakışlarla " Tam kendisi" dedim ona ayak uyduran bakışlarla. Daha sonra " Sen benim ismimi nerden biliyorsun." dedim. "Sınıf başkanıyım ve o senin sınıfının"
"Memnun oldum. Sen benimkini biliyorsum ama b-" cümlemi tamamlama izni vermeden "Mert Polat" dedi hemen. " Gel sana sınıfını göstereyim."  Sarışın değildi tam ama iyi çoçuğa benziyordu. Boyu benden uzundu. Aslında boyum kısa değil ama onun yanında kısa gibi gözüküyorum. Basketbolçu olur diye bir tahmin yürüttüm.   
" Basketbollamı uğraşıyorsun?" dedim. Durdu ve " Nerden bildin" dedi. " Genelde tahminlerim doğru çıkmaz ama bunu tahmin etmek zor değildi" dedim hafif gülümseyerek. " Bence biz iyi anlaşıcaz" dedi benim gülümsememe eşlik ederek.                            
   Bir çocuk bağrışı işittim. Siyah kazak giymiş bir çocuk. Onda biraz zayf bir çocuğun yüzüne yumruk vurdu ve herkes bu yapılan doğruymuş kimi izliyordu. " Neden hiçkimse engel olmuyor?" diye sordum Mertden çünki oda hiçbirşey yapmıyordu. " Hiçkimse karışma cesareti hiss etmiyorda ondan. Yamaça hiç kimse karışamaz" Döven çocuğun yüzünü görmedim ama buna engel olmam gerektiğini hiss etdim. Dövdüğü çocuk ölmek üzereydi. Durdurmak için adım atdığımda Mert " Yapma. Başını belaya sokarsın." dedi. Onu tabikide dinlemedim. Çocuğa vurmak için ayağa kaldırdı. Eğer vurursa çocuğa kesin birşey olucağını anladım ve hemen "DUR"  diyerek önüne geçtim. Durdu. Herkes şok içinde bana bakıyordu. Sanki sonummuş gibi. " Sende kimsin?" dedim cesaretle. "Emin ol bilmek istemezsin. Çekil önümden!" dedi sinirli bir şekilde. "İnsanlara zarar veremezsin. Ne olursa olsun" dedim. "Sanamı sorucam?" dedi alaycı bir tavırla. Biraz korktum ve cevab vericektim ki Mert " Tamam  Yamaç sakinleş kardeşım" dedi. Yamaç denilen çoçuk " Görüşücez nede olsa tanışırız o zaman." dedi ve gitdi. Mert hiçbirşey olmamış gibi " Bizim sınıf koridorun sonunda. Kantinde birinci katda. Ben sana gösteririm tenefüste."  Sınıfa girdiyimiz an zill çaldı. Merte geç işareti yaptı.
   " Merhaba kızım. Adın ne senin?" dedi. Biraz sert bakan öğretmen. "Efendim Çicek adım. Çıçek Arslan" dedim sakınce. " Tamam sen Melikenin yanına geç."  " Benim yanımda oturacak" dedi başını usulca partadan kaldıran çocuk. Bu oydu...



Hepinize merhaba. Bazı harf hataları varsa özür dilerim. İnanın bir şans vermenize değer bir hikaye olucak. Konu çok farklı olucak. İpucu vere bilerim ki, gizemli bir hikaye sizi bekliyor. 1-2 güne yeni kısım gelicek :)

Ay ışığındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin