Hazırmıydım? Öğrenmek istiyordum. Yamaçın amcasının suçsuz olmasını çok istiyordum. Ama ölen kişi babamdı. Nasıl bu duruma geldim?
Öğrenmeliydim." Kim?" diye sordum Ayşe teyzeye. Gözünden yaşlar akıyordu. Katilin ismini söylemek için dudaklarını araladı.
" Süreyya" Ne? Nasıl olur bu? İnanmak istemiyordum. Kendimi bir çok kişinin ismini duymak için hazır tutmuşdum. Ama Süreyyanın olacağını hiç aklıma getirmemişdim. Az önce gözümden akan yaşlar durdu. Bu duyduklarım karşısında donub kaldım. Beklemediyim kişinin ismini duymuşdum. Ben onu annem gibi görmüşdüm.
" Neden?" ağlamıyordum. Yalnızca bir yere bakarak kalmışdım. Gerçekten neden yaptı? Babam o kadını gerçekten seviyordu. Onun için herşey yapmaya hazırdı. Ama o babamı öldürdü.
" Bana başka soru sorma kızım. Bunları benden duymadın"
" Peki sen bunu babama nasıl yaptın? Hep söylerdin ki, iyirmi yıldır babamın yanında çalışıyorsun. Sen bunu nasıl yaptın. Geceleri nasıl uyudun?" öğrendiklerim beni şoke etmişdi.
" Uyuyamadım. Tek tesellim evlatlarım oldu. Özür dilerim kızım. Özür dilerim" özür dilemek babamı geri getirecekmi? hayır. Peki özür dilemek boşu boşuna hapisde yatan insanın vaktini geri getirecekmi? hayır. Ayağa kaltım odama doğru addımlamaya başlıyordum ki, durdum. Durma sebebim Ayşe teyzenin telefonunun çalmasıydı. Ya Ayşe teyzenin çoçuğu olucaktı. Ya da o katil. Ayşe teyzeye doğru baktım. Arayan kişinin ismini okuyunca göz yaşlarını silib hemen telefonu kulağına doğru yöneltdi.
" Efendim Süreyya hanım" o katiliydi. Neden aramışdı. Hemde bu saatde. Suç ortağını neden aramasın ki? Hiç birşey konuşmadan sadece dinledi. Telefonu kapatınca hemen sorumu sormaya başladım.
" Ne dedi?" sert şekilde sordum. Hiç bir zaman Ayşe teyzeyle sert konuşmamışdım. Ama şimdi durum farklıydı. O benim babamı öldürün katille suç ortağıydı.
" Geliyor...Geliyor. Yarın sabah gelicek" ses telleri titriyordu. Korkuyordu. Aslında onu hem anlıyor hemde kınıyordum. Bu olanları Mert ve Zeynebe anlatmalıydım. Odama doğru addımladım.
" Ben bildiyini söylemeyecem. Lütfen sende benden duyduğunu söyleme" arkama bile bakmadım bu kelimeleri duyarken. Hemen odama gidib telefonu yataktan aldım.
MURDER TEAM
ÇİÇEK: Süreyya yapmış.
Mert: Ne?
Zeynen: Konuşdunmu?
Çiçek: Hayır.
Mert: Ayşe teyzeden öğrendinmi?
Çiçek: Evet
Zeyneb: Yamaçın amcasını kurtarmak için mahkemeye çıkarmı?
Çiçek: Hayır. Korkuyor ve ben ona söz verdim. Babamı Süreyyanın öldürdüğünü ondan duyduğumu söylemeyecem.
Mert: Farkındamısınız kanıtımız yok.
Çiçek: Ne?Mert: Siz ne tür kızsınız. Dizi falan izlemiyormusunuz?
Çiçek: Haklısın ve Süreyya yarın geliyor.
Mert: O zaman yarın okulda konuşuruz.
Çiçek: Tamam
Resmen oyunun içindeymiş. Bir kukla gibi sadece benle oynuyorlarmış. Ama artık bitdi. Şimdi sıra bendeydı. Yarının çabuk olması için uyudum. Bazen insan geceyi atlatmak için uyur. Gözlerimi açdığımda gün aydınlanmışdı. Hemen okul kıyafetlerimi giyib okula gitmek için evden çıktım. Kahvaltı etmedim. Hem iştahım yoktu. Hemde iştahım olsa bile Ayşe teyzeni görmek istemiyordum. Güvendiyim herkes yalancı çıktı. Bu savaşda artık hiç kimseye güvenmiyorum. Bu hayatda babana bile güvenmeyeceksin sözü artık o kadar mantıklı geliyordu ki, anlatamam. İşte ordaydılar.
" Noldu? Birşey bula bildinizmi?" merakla sordum.
" Benim gibi zeki bir insanın bir çözüm bulmayacağını düşünmen beni hayel kırıklığına uğratdı Çiçek " demek bulmuşdu. Bazen çok komik bazende akıllı ola biliyor insan.
" Ne buldun?" diye sordum hemen.
" Bu gün bizde senle eve geliyoruz. Süreyyayı bıçaklayıb kaçıyoruz. Üstünede Yamaçın amcası Haluku bırakın yoksa sizide öldürürüz yazıyoruz. Polislerlerde Haluk amcayı bırakıyor" hayatımda duyduyum en iğrenç şakaydı. Yani bence bu şaka olmalıydı.
" Ne saçmalıyorsun Mert?" sinirle söylemişdi. Öyle bir durumdaydım ki, şaka kaldıracak halim yoktu.
" Tamam. İlk cümlemde ciddiydim size geliyoruz. Ses kaydı alıcaz. Zeyneb ve ben senin odana saklanırız. Sende Süreyyayla konuşursun. Bizde sesini kayd ederiz" aslında kulağa mantıklı geliyor. Dersler başladığı için ve bizde devamsızlıkdan boğulduğumuz için konuşmadan hemen derse girdik. Ders dinlemeye halim bile yoktu. Çoğu kız Mertden Yamaçı sordu. Bizim Mertde gidin sevgilisi Çiçekden sorun dediği için kızlar beni boğucak gibi bakıyorlardı. Bir tarafdan güzel bir hissdi. Bir tarafdan olduğum duruma bakıb ağlamak istiyordum. Boşu boşuna okula gelmişdim sanki. Ders dinlemeye halim yoktu. Ders bitdikden sonra hemen eve doğru gitdik. Bende anahtar olduğu için kapını yavaşca acıb, Mert ve Zeynebi odama geçire bildim. Süreyya evde yoktu sanırım. Ayakkabı falan görmedim ben. Odamı gören Mert hemen konuşmaya başladı.
" Çiçek sen kızmısın?" duyduğum soru karşısında şaşırmışdım.
" Mert iyimisin?"
" Benim bildiyim kızların odaları böyle sade olmaz. Farkındaysan pembe söylemiyorum. Sade olmaz diye söylüyorum" Evet çok sadeydi. Nasıl vakit bulayım? Gelen günden bu güne sakin bir günüm olmadı. Cevab vericekdim ki, kapı çaldı. Geldi. Kendime güç toparlamalıydım. Güçlü ol kızım. Sen Yamaç Kayanın güçlü kızısın. Unutma