⭐⭐⭐"Oğlum ne demek hatalı kod, bu işi temiz halledin, hepimiz biteriz!"
"..."
"Bak! ne yapın ne edin halledin, eğer bir pürüz çıkarsa bittiniz siz!"
Uykumu bölen konuşma sesleri ile gözlerimi araladım. Kısa bir süre şaşkın bakışlar eşliğinde tavanı izledim. Ardından yine kızgın ve sinirli bağırış sesleri geldi. Sarsak adımlarla kalktım yataktan, telefonuma baktığımda gecenin üçüydü. Açık olan balkon kapısından geliyordu sesler.
Hava feci sıcak olduğu için dün yatmadan önce balkon kapısını açık bırakıp öyle uyumuştum. Şu an anlıyorum ki hata yapmışım. Gözlerimi güç bela açık tutmaya çalışarak sesin geldiği tarafa adımladım.
Ama bu konuşan kim ise konuşmuyor resmen bağırıyordu.
Balkona çıktığımda sağa sola bakındım, uykum vardı ve sersemlemiş haldeydim. Sonra yan odanın balkonunda arkası dönük halde telefonla konuşan adamı gördüm.
"Hey sen!" Dedim pürüzlü çıkan sesimle, yeni uyanmıştım doğaldı gayet.
Yavaşça arkasını döndü. Şapkası yoktu bu sefer ama tanımıştım. Nasıl unutabilirdim ki, daha birkaç saat önce aç kalmama neden olmuştu.
Hödük adam!
Karanlıkta kaldığımdan ötürü yüzümü tam seçemiyordu. Kafasını ufacık öne uzattı ve gözlerini kıstı baktığı kişiyi görmek için. Bu çok kısa sürmüştü. Tanıdığını mimiklerinden anladım.
Dudakları aralandı, gözleri gözlerimde takılı kaldı. Hemen yanındaki tek kişilik spor bir model olan koltuğa boşta kalan eliyle tutundu. Ben onun bu tepkilerini izlerken telefondan karşı tarafı dinliyordu... yani dışarıdan bakan biri bunu çıkarırdı. Ayrıca karşı taraf ne demişse o söylediğine çok şaşırmış olmalıydı, yoksa beni gördüğü için şaşırdığını sanmıyordum. Çünkü şu an oldukça şaşkındı.
Benim ona olan bakışlarım sürerken tepkisizdi ama kaşlarım bilinmezliğin verdiği duygu karmaşasıyla derince çatıldı.
Benim için uzun sayılan bir sürede toparlandı. Ne var anlamında kaş göz yaptı.
Kollarımı bağlayıp en sert halimle bakmaya çalıştım. Ama o telefonu kulağında karşı tarafı dinliyordu hala ve gözleri ise bendeydi yine. Cevap vermedim.
"Bak oğlum! Bahane bulup beni oyalama! O işi hallet!" Diye böğürdü resmen, ardından telefonu kapattı. Ben ise onun bağırmasından ötürü korktum. Ve kollarım kendiliğinden çözüldü.
"Yine ne var?!" Dedi bana da bağırarak.
"Bana bağırma!" Dedim.
"Ne böğürüyorsun gecenin bu saatinde? Konuşacaksan git odana o lanet kapıyı da üstüne kapat öyle konuş. Beni rahatsız edip uykumu bölmeya ne hakkın var!" Dedim onun gibi bağırarak. Kimse bana bağıramaz!"Bak zaten cinlerim tepemde, Birde seninle uğraşamam." Dedi bu sefer sesini biraz daha alçaltarak. Derin bir nefes aldı sabırla.
"Suçu cinlerine atma asıl suç sende! Biraz daha normal davran be adam. Burası senin yaşadığın dağ değil!Burda tek sen yaşamıyorsun beyefendi."
Derin bir nefes aldı tekrar ve aldığı nefesi bir kaç saniye öylece tuttu, bırakmadı. İşin garibi koca otelde kala kala benim yan odamda kalıyor ya bu hödük ona yanıyorum.
"Tamam... git sen odana işim bitti." Dedi beni başından atmaya çalışarak.
"Emir verme!" Dedim hemen çıkışarak.
Biraz daha onun balkonuna yaklaşarak o taraftan gelen ışığın azda olsa beni aydınlatmasına izin verdim. Kollarımı tekrar bağladım bu sefer ki hava oldukça serin olduğu içindi. Insanın tüylerini diken diken ediyordu."Peki o zaman. Özür dile bende tüm olanları unutup gideyim." Dedim ortak bir noktada buluşmak için.
"Ne? Niye özür dileyecekmişim?" Dedi şaşkınlık ve alaylı sesiyle.
"Duymadıysan tekrar edeyim, özür dile dedim. Ve sen unutmuş olabilirsin ama sana hatırlatayım sebebini, öncelikle dün masana gelip kibarca oturabilir miyim diye sordum. Boş yer yoktu sen ise tek oturuyordun. Hayır dedin bu da yetmezmiş gibi dolaylı olarak yemek yemememi sağladın, aç yattım. Sonra gelmiş gecenin bir yarısı balkona çıkmış telefonda bağırarak konuşuyorsun, beni uykumdan uyandırıyorsun!" Dedim olanları açıklarken. Devam ettim,
"Şimdi... Özür dile yoksa gitmem. Senin de gitmene izin vermem. Uyumana da izin vermem. Odanda da rahat vermem. Yaparım." Dedim tehdit ederek. Ne kadar etki eder bilmem.
"Şaka mısın sen?"
"Asıl sen şaka mısın? Ne bu canım bir huzur vermedin dünden beri. Sanki tatile değil dağa geldik. Karşımada dağ ayısı sürekli çıkıyor."
"Hakaret etme, asıl sen sürekli karşıma çıkıyorsun. Senin o cazgır sesini duymak zorunda mıyım!?"
"Sesimi duymak zorunda değilsin, bende senin sesini duymak zorunda değilim beyefendi. Biraz normal insan gibi davransan tamamdır." Dedim sakinleşmeye çalışarak. "Özür dile. Bu konu kapansın. Ayrıca gecenin bir saati ayı gibi böğüren sendin." Dedim.
"Özür falan dilemiyorum. Ne yapacaksın? Ayrıca dünden beri bana durmadan hakaret eden sensin, sen özür dile."
"Hah. Şuna bak, hem suçlu hem güçlü. Hak ediyorsun o hakaretleri." Kaşları çatıldı yavaşça. Etraf karanlıktı ama onun balkon ışığı açıktı. Gayet rahat anlaşılıyordu mimikleri.
"Sen bu zamana kadar o taş kafanla nasıl yaşadın gerçekten merak ediyorum. Özür dile." Dedim en son.
"Sen nasıl yaşadıysan bende öyle yaşadım. Sen özür dile." Dedi sakince benim gibi. Ama ses tonunun baskınlığından sinirli ve sabrının son demlerinde olduğu belliydi gayet.
"Sensin taş kafa, sen özür dile." Dedim aksice.
"Asıl sensin, özür dile." Diretiyordu ama bilmediği bir şey vardı ben yılların inatçı kızı Rüyam'dım. Aramızdaki öldürücü bakışlar başlarken kıpırdamıyorduk ikimizde. Ne kadar aksi bir adamdı bu yahu? Ayrıca gereksiz bir gerginliği ve her daim sinirli hâli üstündeydi.
"Gençler hayırdır gece gece mart kedileri gibi. Gidin odanızda cilveleşin kardeşim. Burda insan uyuyor." Dedi nerden geldiği belli olmayan kalın bir erkek sesi.
Hemen ardından başka bir tarftanda "Ikinizde barışın yoksa görevlileri çağıracağım. Bu nedir ya bir huzur vermediniz gece gece!!" Dedi bir kadın cırtlak sesiyle.
Ikimiz en son öldürücü bakışlarımızı çekip içeri geçtik. Nasıl böyle çabuk ikna olduk inanın bende bilmiyorum. Girmeden önce ona bakıp, "Bu iş burda bitmedi, o özür dilenecek!"
"Ya bi git Allah aşkına." Dedi ve sinirle içeri girip balkon kapısını sertçe kapattı. Parçaladı resmen dağ ayısı.
"Yuh, babanın malı sanki." Dedim onun balkon kapısına doğru bağırarak.
Sonra bende tüm hanımefendiliğimi koruyarak sakince içeri geçtim!!!
Uyuz!
⭐⭐⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsem Olsan Ya / Yarı Texting(TAMAMLANDI)
Romance"Bizim fotoğrafımızı mı çektin?" Dedi yan yana yürürken. İkimizde önümüzdeki yola bakıyorduk. "Biraz... Güzel bir manzaraydı, kaçırmak istemedim. Bir mahsuru yoktur umarım hem istersen sana da verebilirim fotoğrafları." "Sorun yok, kalabilir." "Teş...