Evet, evet biliyorum önceki bölümün oy sınırı hala dolmadı fakat yazar kız sizinle 30 Şubat konuşmayı çok özledi... O yüzden çıktım geldim efenim.<3 Zaten hangi sınır girebilmiş ki şimdiye dek aramıza ;) Varsın oy vermeyenler utansın =D Biz bize yeteriz <3
Yeni bölüm ne zaman gelir bilmiyorum ama arayı çok açmayacağımı biliyorum =))
Oy ve Yorumlarınızı bekliyor olacağım efenim =))
Herkese şimdiden iyi okumalar... <3<3
❄
23 Aralık 2019
"Doğumla birlikte kurulan vicdan mahkemesi yargıya ne zaman başlar bilinmez ama ölümle sonsuza dek kapanır."
"Kenarlara taşırıyorsun Baray. Acele etme, sabırlı olman lazım. Oje sabır işidir."
Baray burnundan verdiği sıkıntılı nefes eşliğinde Pıtpıt'a ters bir bakış gönderdikten sonra serçe parmağa geçti. Neymiş efendim, sol eline zaten kendisi sürmüşmüş de sağ eline düzgün süremiyormuş. N'olur sürsünmüş. Neden ona hayır demek mümkün değildi? Baray bir yandan bu soruya cevap ararken diğer yandan da bordo ojenin Pıtpıt'ın tırnağının üstüne yayılışını seyrediyordu.
Parmakları incecikti ve tırnakları da fazla küçüktü. Kenarlara taşırma sebebi hem tırnaklarından hem de Pıtpıt'ın iki dakika yerinden kıpırdamadan oturamamasından kaynaklanıyordu. Buna rağmen suçu bir de kendi üstüne atması yok muydu? Bu kadar tatlı olmasa Baray sorardı ona hesabını ama şimdilik sabrı el verdiğince susmayı yeğliyordu.
"Sonunda bitti işte, oldu mu?"
"Hayır henüz bitmedi. Şimdi de üflemen gerekiyor, çabuk kuruması için."
"Kızım ne acelen var? Bırak kurusunlar kendi hallerine. Sigara içeceğim ben."
"Olmaz! Bahtiyar'la buluşacağız. Hazırlanmam gerek daha. O yüzden çabuk kuruması lazım tırnaklarımın. Hadi üfle Baray. Hadi..."
"Bir üflüycem uçacaksın ama ha. Bir de Bahtiyar çıktı başımıza iyi mi? Kim bu bebe Ahmet Kaya türküsünden fırlamış gibi? Diyarbakırlı mı?"
"Tanışırsınız Baray. Tanışacaksınız. Hadi ama üfle artık parmaklarıma. Benim nefesim yetse üfleyeceğim zaten ama yetmiyor."
"Hmm hmm, kesin öyledir. Şurada bana döktüğün dillere harcadığın nefesle bir ordunun parmaklarını kuruturdun."
"Bunu fark etmene sevindim. Kıymetini bil." dedikten sonra tatlı tatlı gülümseyip göz kırpmıştı ya, Baray değil on parmağa üflemek on bin parmağa da üfleyecek nefesin ciğerlerine dolduğunu hissetti.
Pıtpıt birkaç dakika sonra kuruduğundan emin olmak ister gibi hafifçe dokundu en son ojelenen tırnağına. Kurumuştu. Yine de bunu Baray'a çaktırmadı. Çünkü ne kadar çok kalırsa yanında o kadar geç zehirle buluşacaktı ciğerleri.
Baray öne doğru eğilmiş, avuçlarının içine aldığı minik parmaklara usul usul üflerken aklına karşılaştıkları ilk gün, Pıtpıt'ın kendine bile yetmeyen nefesiyle kanayan kaşına üflediği an gelmişti. Canı acımasın diye uzun uzun üflemişti. Şimdiyse yer değişmişlerdi sanki. Baray o an üflediği şey onun hastalığı olsun ve nefesi ona şifa versin istedi. Bunun mümkün olmayacağını bilmesine rağmen, uzun zamandır mümkün olmadığını bildiği pek çok şeyi dilediği gibi bugün de nefesiyle ona iyi gelebilmeyi diledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Şubat (TAMAMLANDI)
General FictionGelmesi imkansız olan bir gün, ölümsüz yapar mı insanı? Ölüm kendisini arzulayanın değil, kendisinden kaçanın peşine düşermiş. Kaçsan kurtulamaz, takılır yine önüne düşermişsin! Takıldı iki insan birbirine: Biri sonsuza düştü, diğeri asla gerçekleşe...