YENİ BÖLÜM GÜNÜ: 14 Haziran Pazar
Merhabalar sevgili 30 Şubat severler =)) Nasılsınız? Her şey yolundadır umarım =))
Ben iyiyim... Sadece son günlerde biraz daha yoğunum. Taze mezun olarak hala sınavlardan (KPSS) kurtaramadığım ponçik bedenim test kitaplarının arasında çırpınıyor olsa da pes etmiş değilim. =D Eskiye nazaran bir tık daha yoğun çalıştığım için yorumlara eskisi kadar çabuk dönüş yapamıyorum. Ama elimden geldiğince sizin çılgın sohbetlerinize ortak olmaya çalışıyorum ;)
İyi ki varsınız... Şu sıkıntılı süreçte bile beni yalnız bırakmıyor ve en olmadık anlarda, minicik bir dilekle, içten bir temenniyle yüzümü güldürüyorsunuz... <3<3
Öhm öhm. Lafı uzattıkça uzatıp başta söylemem gereken şeyi ancak söylüyorum. Kusuruma bakmayın, artık =D Güzel bir haberle geldim size =)) Bu hafta içinde yetiştiği taktirde bir tane de özel bölümümüz olacak.
Baray ve onun biricik abisini okuyacağız...
Dilerim seveceğiniz bir bölüm olur. Tam olarak gün veremesem de birkaç gün içinde tamamlayıp atacağım. Şimdilik gidiyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum. =))
Oy verip, yorum yapan herkese şimdiden çoooook teşekkür ediyorum ve unutmadan... Sizi çok seviyorum <3 =))
❄
"Verilen sözden azat olunmaz."
Baray emanetleri bırakıp vedasını da tamamladıktan sonra odadan çıkmak üzereyken Pıtpıt gözyaşlarını bir kez daha elinin tersiyle kuruladı ve hala titreyen sesiyle, Baray'ın arkasından seslendi.
"Gitmeden Kerem'i de görmek istiyorum. Çıktıktan sonra ona söyler misin? Yanıma gelsin."
Baray bu isteğe şaşırsa da olumsuz tepki verecek gücü bulamamıştı kendinde. Arkasını bile dönemeden sadece kafasını salladı ve odadan çıktı. Baray'ın odadan çıktığını gören Kerem ve Mustafa ayağa kalkıp yanına geldiler. Baray bakışlarını yerden kaldırmadan, "Gitmeden önce seni görmek istedi Kerem. Çabuk hallet işini sonra da gidelim. Seni bekliyorum burada." dedi.
Kerem'e neden acele etmesi gerektiğini ve neden onu bekleyeceğini söylediğini bilmiyordu. İstediği tek şey bir an evvel gitmekti ama buradan çıktığında da yalnız kalmak istemiyordu. O yüzden Kerem'de kendisiyle gelsin istiyordu. Bir de... Pıtpıt ve Kerem'in nasıl bu kadar kısa sürede iyi arkadaş olabildiklerini merak ediyordu.
Kabul etmek istemiyordu. Pıtpıt'ın herkesle bu kadar çabuk kaynaşabildiğini, tavırlarının kendine özel değil de aslında herkese böyle özverili olduğunu kabul etmek istemiyordu. Tüm bu yaşananları gözünde büyütmüş olmak istemiyordu. Her ne kadar onu ağlattığı için kendinden nefret etse de bunu alelade bir insanın da yapabileceğini düşünmek bile istemiyordu.
Bir yandan onun için özel olmak, özel kalmak isterken diğer yandan tüm bunlar sanki hiç yaşanmamış gibi yoluna bakmak istiyordu. Hemen sonra önündeki yolu beş yıldır göremediğini hatırladı. Beş yıldır puslu ve karanlık bir yolda adımlarını attığı yeri görmeden yürüyordu. Taki ona denk gelene kadar.
Ona denk geldiğinde minik bir ışık yanmıştı karanlığın ortasında. Öyle cılız bir ışıktı ki hemen sönüp gidecek gibiydi. Korktu. Onun söndüğünü görmekten korktu Baray. Çünkü yıllar sonra tam umudun var olduğuna inanacak gibi olmuşken o ışığın da gözlerinin önünde sönüp gitmesini seyredemez, buna dayanamazdı. O yüzden denk geldiği bu cılız ışığa arkasını dönmeyi seçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Şubat (TAMAMLANDI)
Ficção GeralGelmesi imkansız olan bir gün, ölümsüz yapar mı insanı? Ölüm kendisini arzulayanın değil, kendisinden kaçanın peşine düşermiş. Kaçsan kurtulamaz, takılır yine önüne düşermişsin! Takıldı iki insan birbirine: Biri sonsuza düştü, diğeri asla gerçekleşe...