YENİ BÖLÜM GÜNÜ: 3 Mayıs Pazar
Bölüm sonunda müziği de dinlemenizi tavsiye ederim, efenim =))
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum =))
İyi okumalar... <3
❄
"Sorulardan kaçtığımızı düşünürüz ya hep, soruların günahı yok. Asıl kaçtıklarımız, veremediğimiz cevaplar... "
Evin önüne geldiklerinde Baray kasıtlı olarak, sertçe bastı frene. Kızı kendinden uzaklaştırma düşünceleri yüzünden ona sebepsizce kötü davranması gerekiyordu. Her ne kadar az önce kafasını torpidoya çarpmasın diye bir eliyle buna engel olmak için önlem almış olsa da bundan sonra uğrayacağı zararları görmezden gelecekti. Evet, kesinlikle şu dakikadan itibaren öyle yapacaktı.
Pıtpıt ise daldığı tatlı rüyadan ani frenin acımasız elleriyle sertçe koparıldığında, öne doğru savrulmanın etkisiyle kendisini sıkıca kucaklayan emniyet kemerine minnettar kalmıştı. Ancak ön camdan fırlama ihtimaliyle uyanmak, kalp atışlarına da pek iyi gelmemişti. Üstelik onların emniyet kemerine minnettar kalacak halleri de yoktu.
Kendini toparlar toparlamaz, ne olduğunu anlamaya çalışan şaşkın bakışlarla Baray'a döndü. Bir eliyle de kulağındaki kulaklığı çıkarmıştı ancak konuşma fırsatı bile bulamadan Baray'ın soğuk cümleleriyle, soruları ağzında buz tuttu.
"Sıkıldım senin sürekli uyumandan ve uyuşuk tavırlarından! Elini çabuk tut da in şu arabadan!"
Pıtpıt Baray'ın sert tavrı karşısında kaşlarının çatılmasına engel olamasa da tek kelime etmeden emniyet kemerini çözdü ve aceleyle arabadan indi. Kapıyı her zamankinden biraz daha sert kapatmıştı. Kızmıştı. Ama Baray'ın haklı bulduğu sözlerine değil, onu haklı çıkaran kendisine. Daha ilk günden sıkılmıştı işte. Yük olmuştu ufacık varlığı ona. 69 yaşındaymış gibi yorgun olan bedeni, yetişemiyordu Baray'ın hayat dolu adımlarına...
Kapının önüne geldiklerinde Baray omzunu duvara yaslayıp Pıtpıt'ın kapıyı açmasını beklemeye başladı. Fakat geçen birkaç saniyeye rağmen Pıtpıt ve Baray birbirlerine bakmak dışında hiçbir şey yapmamıştı. En sonunda sabrı taşan Baray, az önceki sert tavrından taviz vermeden, "Kapıyı açmak için neyi bekliyorsun? İlham gelmesini falan mı?" diye sordu.
Pıtpıt'ın bal gözleriyle kendisine pürdikkat bakması, yapay öfkesinin her geçen saniye biraz daha sönmesine sebep oluyordu ve bu durum Baray'ı korkutuyordu. Anlamını bilmediği bu bakışlar ondan korkmasına sebep oluyordu. Etkisine kapılmaktan ve her şeyi unutmaktan korkuyordu.
Olmayacak hayallere kapılmaktan korkuyordu...
Pıtpıt'sa Baray'ın azarlar gibi çıkan kelimelerinden dolayı şimdi iyice paniklemişti ve ne söyleyeceğini bilmediği için boş gözlerle Baray'a bakmaya devam ediyordu. Nasıl söyleyecekti ki Baray'a anahtarın evde kaldığını? Zaten sinirliydi, bir de bunu söylediğinde kesin daha çok kızacaktı. Sahi, sadece uyuduğu için mi bu kadar kızmıştı? Yoksa başka bir sebebi vardı da sırf kızmak için böyle ufak tefek şeyleri mi bahane ediyordu?
"Anahtarı bana ver!"
Baray bir elini Pıtpıt'a uzatmıştı. Ancak ona biraz daha yaklaşmasına ve eli hala havada olmasına rağmen, Pıtpıt boş gözlerle kendisine bakmaya devam ediyordu. Baray daha fazla dayanamayıp derin bir nefesi hızlıca ciğerlerine çekti ve sitemini dile getirdi.
"Kızım duymuyor musun beni? Versene anahtarları. Senin alıcılar hepten gitti ya. Bugün çok korktun herhalde. Al işte sana benden uzak durman ve verdiğin sözden dolayı pişman olup cayman için mükemmel bir sebep. Bunun üzerine düşün ve ders çıkar. Sonra da seni azat etmem için bana yalvar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Şubat (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumGelmesi imkansız olan bir gün, ölümsüz yapar mı insanı? Ölüm kendisini arzulayanın değil, kendisinden kaçanın peşine düşermiş. Kaçsan kurtulamaz, takılır yine önüne düşermişsin! Takıldı iki insan birbirine: Biri sonsuza düştü, diğeri asla gerçekleşe...