Herkese merhaba =))
Özleşmiştik baya kavuşalım artık dedim efenim =)) Nasılsınız görüşmeyeli? Geçti mi Baray'a olan öfkeniz? =D
Bu bölüm... Bu bölüm hakkında çoook şeyler söyleyebilim, söylemek de istiyorum fakat söylemeyeceğim. Yapılabilecek tüm yorumları size bırakıyor köşeme çekiliyorum. =))
Ancak ve ancak çekildiğim köşeden oy ve yorumlarınız bekliyor olacağım =)) <3
Ve son olarak,
Hassas kalplerinize sonsuz teşekkür...
Sizi seviyorum <3<3<3
❄
1 Ocak 2020
"Bazı ayrılıklar iki insanı birbirinden değil, ruhu bedeninden söküp alıyor sanki."
Baray, Kerem'in dik dik kendisine bakmasına aldırmaksızın mutfakta sağa sola volta atmaya ve elindeki telefondan Hayal'in numarasını tuşlamamak için iradesiyle savaşmaya devam ediyordu. En sonunda aniden durdu ve aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla Kerem'e döndü.
"Benim ondan ayrı da olsa başka bir yerde yaşayacağım yalanını söyledik ya, acaba şimdi bir kez arasam mı? Daha inandırıcı olsun diye? Ha Kerem? Ne diyorsun? Aramalı mıyım sence?"
"Abiciğim son bir saat içinde buna benzer birçok soruyu belki de yirminci defa sordun ve ben de her seferinde sana aynı cevabı verdim, tıpkı şu anda yapacağım gibi. Eğer aramak istiyorsan ara. Hatta yanına git ve sımsıkı sarıl ona!"
"Siktir git işine Kerem! Beni vazgeçirmeye çalışma. Vazgeçmeyeceğim!"
"Madem fikrimi umursamayacaksın o zaman ne diye sorup duruyorsun amına koyayım? Ne halin varsa gör işte."
Kerem sabahın erken saatlerinde kapıyı çalan Baray'ı içeri aldığında suratındaki ifadeden korkmuş ve ağzını açıp ona tek kelime edememişti. Sanki kalbine bir hançer saplanmıştı da hissettiği acı yüzünden nefes alamıyormuş ve her geçen saniye kan kaybından biraz daha ölüyormuş gibi bir hali vardı. Zaten içeri girer girmez de odasına kapanıp saatlerce dışarı çıkmamıştı.
Tüm günü uyuyarak geçirdiğinden konuşamadıkları gibi şimdi akşam yemeği için onu güç bela mutfağa sürüklediğinde de bir türlü yerine oturtamamıştı. Eğer kendisini açlıktan öldürmeyi planlamıyorsa bile, biraz daha saçma sapan sorularla mutfakta volta atmaya devam ederse çok muhtemelen kendisi tarafından dövülerek öldürülecekti. Çünkü onun bu halleri yüzünden artık sinir krizi geçirmek üzereydi.
Baray telefonunu tüm gün kapalı tuttuğundan Hayal aradığında ona ulaşamamıştı. Tabii doğal olarak bir süre sonra bu çağrılar kendi ekranına düşer olmuştu ve Kerem, Baray'ın planı doğrultusunda Hayal'in aramalarını yanıtlayıp, sabah erken bir vakitte yanına uğradığını, eşyalarını alıp tatile, kafa dinlemeye gideceğini söyleyerek yanında ayrıldığını söylemişti.
Baray'a şu anda ulaşamıyor olma sebebi de hala uçakta olmasıydı. Akşama doğru bu bahane belki de gittiği otelde uyuyakalmıştır ve o yüzden sana henüz dönüş yapamamıştır, ilerleyen saatlerde mutlaka bir haber verecektir, şeklinde değişmişti. Kerem gün boyu bu ve buna benzer birçok yalanı birbiri peşine sıralamak durumunda kalmıştı. Yalan söylemek istemiyor olması ayrı, Hayal'in duyduklarıyla üzüldüğünü bilmek ayrı canını sıkmıştı. Yanına gidip ona sımsıkı sarılmak istediyse de ağzını tutamamaktan ve yine son dakikada Baray'ı yarı yolda bırakmaktan korkmuştu. Baray bu kez yapacağı bir hatayı asla affetmeyebilirdi ve Kerem bunu göze alamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Şubat (TAMAMLANDI)
General FictionGelmesi imkansız olan bir gün, ölümsüz yapar mı insanı? Ölüm kendisini arzulayanın değil, kendisinden kaçanın peşine düşermiş. Kaçsan kurtulamaz, takılır yine önüne düşermişsin! Takıldı iki insan birbirine: Biri sonsuza düştü, diğeri asla gerçekleşe...