YENİ BÖLÜM GÜNÜ: 6 Kasım Cuma
Finale son 1...
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan."
Beşten geri sayarken her bölüme böyle minik minik ayrılık dizeleri iliştirdim ki alışalım bu vakte... Ayrılık vaktine...
Aslında alışmak değil de hazır olmak desek daha mı doğru olur? Bilmiyorum... Bu yola çıkarken bildiğim tek bir şey vardı: Bir kız vardı, bir de oğlan. İkisi de birbirinin elini sımsıkı tutuyordu.
Şimdi onlar hakkında pek çok şey biliyor olabiliriz ama hala da en çok bunu biliyoruz: Onlar, her şeye rağmen birbirlerinin elini sıkıca tuttular.
Baray'a teşekkür ediyorum, Hayal'in elini sımsıkı tuttuğu için.
Hayal'e teşekkür ediyorum, Baray'ın elini sımsıkı tuttuğu için.
Ve size...
Size çok teşekkür ediyorum elimizi sımsıkı tuttuğunuz için...
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum efenim =))
Gelecek cuma görüşmek üzere...
❄
"Karanlık gökyüzünde kayan bir yıldızın adıdır, umut."
17 Ocak 2020
Hayal yirmi dört saatin sonunda normal odaya alınmıştı ancak henüz kendine gelebilmiş değildi. Baray dün gece yoğun bakım ünitesinin önünde beklediği gibi Kerem'in ısrarlarına rağmen onu duymazdan gelerek bu kez de odasının önünden bir saniye olsun ayrılmamış ve tüm gece, gözünü bile kırpmadığı halde, oturduğu sandalyeden kalkmamıştı. Kerem aynı teklifleri Mustafa amcaya da sunarken ona destek çıkmış, yorgun adamı evine gidip birkaç saat de olsa dinlenmeye birlikte ikna etmişlerdi. Mustafa amcayı evine kadar sen götür bahanesiyle Kerem'i de başından kovan Baray, koridora çöken sessizlik içinde neredeyse huzurluydu.
Bakışları kısa bir anlığına Hayal'in odasının kapısına dokunduğunda iç çeker gibi kısa ve kesik bir nefes alıp usulca bıraktı. Doktoru yapabilecekleri bir şey kalmadığını ve Hayal'in durumuna bağlı olarak, bir iki gün müşahede altında tutulduktan sonra taburcu olabileceğini söylerken Baray ilk kez hastaneden kurtulacaklarına sevinmemişti. Çünkü uyandığında Hayal'in vereceği tepkileri az çok kestiriyor ve bu tepkilerin hiç de sakin olmayacağını bildiğinden endişeleniyordu.
Elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve saate bakmak için tuş kilidini açtı ancak duvar kağıdındaki gülümseyen yüz, o an için her şeyi unutmasına sebep olmuştu. Ne zaman çekmişti ki bu fotoğrafı? Doğru ya, doğum gününde çekmişti. Kendi telefon kamerasının yeterince iyi olmadığını öne sürerek aldığı telefonunun galerisinde, şimdi birçok mutlu anı birikmişti. İçlerinden en güzeli de buydu galiba. Çünkü kadrajda yalnız ikisi vardı.
Hayal, bir kolunu Baray'ın boynuna dolamışken diğer elini de kalbinin üstüne kapanacak şeklinde göğsüne koymuş ve en güzel gülüşüyle kameraya bakmıştı. Baray ise manzaranın ne denli kıymetli olduğunu önceki deneyimlerinden bilir gibi gülümseyerek, kollarını beline doladığı kızın gülüşünü seyrederken yakalanmıştı kameraya. Birkaç gün önce galerisinde gezerken karar vermişti bu fotoğrafın en güzeli olduğuna ve artık daha sık baktığı saati bahane ederek her fırsatta bakabilmek için de duvar kağıdı yapmıştı, o eşsiz anı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
30 Şubat (TAMAMLANDI)
BeletrieGelmesi imkansız olan bir gün, ölümsüz yapar mı insanı? Ölüm kendisini arzulayanın değil, kendisinden kaçanın peşine düşermiş. Kaçsan kurtulamaz, takılır yine önüne düşermişsin! Takıldı iki insan birbirine: Biri sonsuza düştü, diğeri asla gerçekleşe...