BÖLÜM 13

1.2K 45 0
                                    


Keyifli okumalar....

Yüzümü yakan sıcak parıltı da huysuzca kıpırdandım.Gözlerim güne başlamaya niyetsizken,içimde bir şeyler artık uyanmam gerektiğini fısıldayıp duruyordu. Kapalı gözlerimin direnci karşısında homurdanıp saç diplerime kadar,her bir noktası sızlayan bedenimi zorlayarak doğrulmaya çalıştım.Fakat bir milim bile yerimden oynayamamıştım.

Yorgundum,her yanım ağrıyordu ve uyumak istiyordum.Şöyle çok,çok ve çok uzun bir zaman boyunca ama yapamadım.
Zira birdenbire zihnime doluşan görüntülerin ardından bilincim an be an yerine gelerek,yüreğimde sıkıntılı bir çarpıntıya neden olduğunda,dudaklarımdan fırlayan acı dolu homurdanmaya engel olamadım.
Yaşadıklarım,bütün o konuşmalar ve karnım da hissettiğim belirgin acı birer çekiç darbesi olup beynime inerken,kaçma isteğimi körüklüyordu.Karanlık ve o karanlıktaki silüet gittikçe belirginleştiğinde gerilerek kıpırdandım yerimde.
Gidebildiğim kadar gitmek,uzaklaşmak ve bütün bunlardan kurtulmak istiyordum.

Bu niyetle çırpınan ellerim,bedenimi doğrultmam için destek olmak isterken,
bileklerim de hissettiğim can yakan sızıyla açıldı gözlerim aniden.Can havliyle etrafta fır fır dönen bakışlarım tavanda durdu.
Beyaz tavandaki,pürüzsüz görüntüden sıyrılıp ardına kadar açık camlardan içeri sızan gün ışığına takıldım ister istemez gözlerimi kısarak.Uyku mahmurluğum ve takatsiz halim yerine gelen bilincim ile yer değiştirdiğinde uzandığım yatağın yumuşaklığına uyandım.Benim yatağım bu denli rahat ve konforlu hiç olmamıştı.
Genelde dört dönerdim.Şimdiyse bedenimi nazikçe içine hapseden yataktan,yüzüme vuran güneşin aşırı ısısından ve yeni farkına vardığım kemik rengi duvarlardan evimde olmadığım anlaşılıyordu.Neredeydim?

Endişe içinde bu sefer inatla doğrulmaya çalışırken,karnımdan tüm hücrelerime yayılan acıyla iki büklüm oldum.Isırdığım dudaklarımın arasından fırlamasına izin vermediğim çığlığım boğazımda kaybolurken,acının getirisi olan yaşları daha fazla birikmeden sildim gözlerimden.

Dermansız ellerimin zoraki çırpınışları arasında sonunda doğrulup sırtımı geniş yatak başlığına dayadım yorgun bir nefes koyvererek.Tedirgin gözlerim,sabahın ışıkları arasında aldığım derin nefesler ile birlikte gezindi iki salon büyüklüğündeki geniş odanın içinde ağır ağır.Kaburgalarıma batan ağrıyı dindirmesi amacıyla yavaşlatmaya zorladığım soluklarım,zevk ile döşendiği belli olan odanın temiz havasına karışıyordu.Modern ve kullanışlı olduğu anlaşılan koyu renk mobilyalardan,
içinde yattığım yatağa kaydı bakışlarım.
Koyu lacivert renkte ve ipek olduğunu hissettiğim çarşafın elimin altındaki narin hissinden kurtulup toparlanmaya çalıştım bedenime batan iğnelerle beraber.Bu sırada açık pencereden içeri süzülen esintiyle ürperen bedenim,yeniden örtünün altına girmeye istekli olsa da bunu yapmayıp,yan tarafımda ki konsolun üzerinde duran elektronik saate baktım.Sabahın erken saatlerinde,günün doğuşunda 6:30 olduğunun farkına vardığım vakitle zihnim bir kat daha uyanırken,ruhum uyumak istiyordu ama uyuyamazdım.Toparlanıp bir an önce kimin olduğunu bilmediğim bu evden çıkmam gerekiyordu.

Daha fazla vakit kaybetmemek için ,bir elim karnımda diğeri yataktan destek alır vaziyette,halsiz bacaklarımı sarkıttım yataktan aşağıya.Aniden kıyafetlerim aklıma gelince üstümdeki iki beden büyük gri pijamalarla karşılaştım şaşkınlık içinde.
Elbisemin nerede olduğunu merak ederken asıl önemli noktanın gözlerimin büyümesine sebep olduğunu biliyordum.

Kim değiştirdi benim üstümü!!!!

Flaş ışığını andıran bir şimşek zihnimde patlayarak dengesiz halimi çözerken,odanın kapısını usulca kapatıp çıktığım koridorda durdum bir iki dakika.Hunharca karıştırılıp çorba olmuş zihnimin derinliklerinde olanları ayırt etmeye çalışıyordum teker teker.Bir yanım gecenin sonunda işittiğim cümlelerin gerçek olmasını isterken diğer yanım şu an Karan'ın evinde olma ihtimalimi hoş karşılamıyordu. Tanıdık gelmeyen bu yerde,sessiz ve çekingen adımlar eşliğinde aşağıya uzanan merdivenlere yöneldim gözlerimi dört açarak.Evdeki ölüm sessizliği boş olduğu hissini içime yerleştirmeye çalışsa da bu kadar şanslı olduğuma inanmıyordum.Uzun ve geniş merdivenlerin sonunda kocaman bir antreye kavuşurken odalarla çevrelenmiş,görkemli mobilyalar arasından sağ tarafımdaki açık kapıya yöneldim.
Yukarı kattaki odalarda kıyafetlerimi bulamamıştım ve bir an önce onları bulup gitmek istediğimden bu kattaki arayışımı da acele ile sonlandırma niyetindeydim.Bu düşünce içinde girdiğim koskoca salona gözlerim açık bakakaldım. Saraylara yakışacak ölçüdeki dizaynı,klasik ve aynı zamanda konforlu haliyle iki ayrı parçadan oluşur gibiydi.İki basamak merdivenle ayrılmış olan salonun bir tarafında kraliyet ailelerinin kullanacağı türden büyük camdan bir masa,ona eşlik eden ihtişamlı elmas gibi parıldayan taşlarla süslü ağır bir avize ve yine aynı şekilde etrafını çevreleyen açık renk kadife koltuk takımı vardı.Diğer tarafta,boydan boya pencerelere bakan yönde ise oldukça rahat görünen ve uyum içinde düzenlenmiş,televizyon keyfi için birebir olan u şeklindeki kanepe ve pofuduk koltuklar yer alıyordu.Sanki iki ayrı kişilik ve iki ayrı evrenin temsiliydi.
Beğeniyle dokunduğum çini vazoyu bırakıp iki basamaklık merdiveni inerek salonun göremediğim diğer köşesine ilerledim.
Bulunduğum yere kıvrılma isteğimi artıran karnımdaki acıya karşın çıplak ayaklarım meyve bahçesini andıran taraçaya ilerledi.

KARA İKİLEM # YANILGI SERİSİ 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin