BÖLÜM 4

2K 87 0
                                    


Keyifli okumalar...

Kızlarla yaptığım konuşmanın ardından bir hafta geçmişti.Benden bekledikleri detaylı açıklamayı yapmamış olsam da artık durumu kabullenmiş ve ağzımdan başka bir laf çıkmayacağını anlamışlardı.Ezna bir iki gün daha surat yaptıysa da yaklaşan düğünü için hazırlıklara yardım ettiğimde beni affettiğini biliyordum.Ezna'nın işleri bittikten sonra Beril'e gidip pıtırcığımı seviyor minik dudaklarında ki gülümsemenin keyfini çıkarıyordum.Her gün görmeme rağmen her seferinde biraz daha büyüyordu sanki.Sonunda onu uykuya teslim ettiğimde Beril ile vedalaşıp soluğu bir kıyafet markası için çekilen reklamda rol alan kızılın yanında alıyordum.

Ben gidene kadar çekimler bittiğinden beraber bir yerlere gidip kafa dağıtırken ardından Hazan,Mirza ve Emre de bize katılıyordu.Geri kalan zamanlarım ise iş aramak ve giden Necla'nın ardından bana saran Ayşe sultan ile geçiyordu.Geçen salı binaya girdiğim ilk anda üzerime atlayınca,neye uğradığımı şaşırmıştım.
Elinde kepçe popoma vurduğundaysa nereye fırlasam diye cırlamıştım.
Bacaklarımı kırsa yeriydi.
Resmen bir süre popomun üstüne oturamamıştım.

"Seni deli kız.Gel buraya da kıracağım bacaklarını gitmek de neymiş.Kalbime mi indireceksin sen benim.Hiç mi düşünmedin bu teyzeni." diye peşimde kepçeyle kovalarken hiç yaşlı görünmüyordu.
Bilmiyorum Ayşe sultan ne yapıyor ama valla Usain Bolt'a taş çıkartırdı o an.Neyse ki gönlünü alıp aramızı düzeltmeyi başarmıştım.
Giderken, sonradan sahip olduğum ailemi üzmüştüm.Beni merak edip gerçekten üzülen benim için endişelenenler onlardı.

Çiçek' e yazlığın anahtarını vermeye gittiğimde daha içeri girmeden kucaklayışı,
kızların beni üzenlerin kafalarını kırmak istemeleri,Ayşe sultan'ın o boncuk boncuk bakan gözlerinden düşen yaşları hepsi benim içindi.Bir kez daha ne kadar önemli olduklarını anlamıştım.Bir insanın hayatında vazgeçilmez olmak için kan bağına ihtiyaç yoktu.Önemli olan mecburiyet olmadan bir aile olabilmekti.
Etrafımdaki sevdiklerimse bunun en güzel örneğiydi.Onlar beni kan bağım olan ailemden daha çok seviyordu.

Bir kez daha onların kıymetini kendime hatırlatırken editörlük için bugünün yayınlanmış son ilanına da başvurdum.
Günlerdir başvurmadığım ilan kalmamıştı.
Gittiğimde bana ulaşamayan Amazon dergisindeki eski patronum Atıf Bey Hazan'ı arayıp kovulduğumu söylemişti bir hafta geçmeden.Eğer iş bulamazsam oraya geri dönmem olasılık dahilinde bile değildi.Ne yüzle adamın karşısına çıkacaktım.

Diğer yandan kendimce bu zamana kadar biriktirdiğim kötü gün param günden güne eriyordu.Hazıra dağ dayanmaz sözünün canlı bir kanıtı olmaksa en son isteyeceğim şeydi.Harcamalarıma dikkat etmeli ve bir an önce bir iş bulmalıydım.Saatlerdir oturduğum sandalye artık kaburgalarıma batarken rahatlayabilmek için iyice gerindim arkama yaslanarak.Bilgisayar ışığı ve açık teras kapısından içeri süzülen ay ışığı dışında ev buğulu bir karanlığa gömülüydü.Tıpkı kalbimin gömülü olduğu gibi.

Daha derinlere dalmadan silkelenip tekrar gözden geçirdim iş ilanlarını.Bakışlarım dikkatimden kaçan SLN ilanına takılınca yeni sekmede açıp ilanı incelemeye başladım.SLN Türkiye'nin en önemli dergilerinden biriydi.Hatta en önemlisiydi.
Birçok organizasyon,İstanbul moda haftası,konsept partiler ve daha birçok iş onların önderliğinde gerçekleşirdi.Yurt dışı kaynaklı bir dergiydi.İstanbul edisyonu da dahil olmak üzere on bir ülkede birbirinden farklı edisyonları vardı.

İlanda yazana göre de asistan arıyorlardı.
Editörlük mesleğim olmasına karşın iş bulup bulamayacağım büyük bir belirsizlik içindeyken editör asistanlığı yaptıracakları belli olan bu ilana başvurmak zorundaydım.
Burun kıvırma gibi bir şansım yoktu.Zaten kıvıramazdım SLN'den bahsediyoruz valla Allah çarpardı.Hem asistanlıkla başlasam bile ileri de basamakları tırmanma ihtimali ile bir umut ilana başvurdum.

KARA İKİLEM # YANILGI SERİSİ 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin