BÖLÜM 37

1.5K 39 6
                                    

Keyifli okumalar...
HAZAN


Dillerden düşmeyen ,her kalbin istekle beklediği,aradığı,bulmayı ümit ettiği...
Arayışı boyunca yabancı kalplerde yol alıp,farklı kollarda gezerken birinde takılı kaldığında,yüreğine sızanlar aşk kırıntılarının yankıları mıydı yoksa bedenin bedene uyumu veya çekimi mi?

AŞK... Farklı,
AŞK... Tuhaf,

Can yakan,acıtan,yoran,kıran,
kendinden geçiren ve hayalvari.
Bulut gibi....

Her şey iyiyken aptal aptal güldüren,işler sarpa sardığında mala çeviren...

Varlığın arasında yoksunluktu Aşk!
Neşenin içinde acı damlalarıydı!
Göğüs kafesine oturan şiddetli ve keskin ağrı,aklını kemiren aç gözlü sinsi bir yılandı.

Tenini karıncanlandıran,avuç içlerini yağmalayan ve gözlerine mührü vurandı Aşk.

Zor işti!Karmaşık...Hayali...Bilinmez.

Tıpkı yaşadığım gibi...Ve şimdi aşkın kötü yüzündeydim.Şairinde söylediği gibi aşık olup ömrünün hatasını yapmaktır.Bir kadını mahveden...

Bir ömrü sevdiği,yüreğine sakladığı adamla yaşama hevesi yıkılır sonra bir anda.

Hayat bir kez daha mutluluğun o kadar kolay olmadığını onu kazanmak ve ona sahip olabilmek için canın çıkana kadar çabalaman gerektiğini fısıldar kulağına.

Ama çabaladım.Çabalamıştım işte.Hem de çok çabalamıştım.Mirza'yı kaybetmemek için,onun için ve yeniden sevebilmek için çok uğraştım.

Üstelik aşık oldum.Sırılsıklam...Kalbime onu hapsetmek ister gibi bağlandım.

Fark ediyorum da ben hiç daha önce böyle olmamıştım.Berk şerefsizi bile böyle canımı ezercesine nefesimi soğutur gibi yakmamıştı yüreğimi.

Ama şimdi acıyordu.Çok acıyordu.Sol tarafımda saniyelikte olsa nefes almak icin çırpınan avcum kadar yüreğim öylesine sancıyordu ki kesip atasım vardı.

Neden böyleydi?Neden her tamam, bu sefer oldu dediğimde çamura saplanan ben oluyordum?Neden bunları yaşıyordum?Mutlu olmak küçük bir istek değil miydi?Herkes gibi bende bunu istemiştim.
Hayatımı zor da olsa yoluna koymuş ve dizlerimi titreten sevdiğimle anı yaşamayı,mutlu olmayı dilemiştim.

Oysa yine kaybeden bendim.Hayatta kaybedenler kulübü misali surekli çakılıyor,karanlığa hapsoluyordum.İçime işlemiş gibiydi sanki.O soğukluğu ve ayazından kurtulmak istediğimde yakama yapışıp seninle işimiz bitmedi diyerek tekrar çekiyordu dibe.

Hayatıma giren bütün erkeklerden aldığım yara,onların hatıralarını gömdüğüm kutu patlamıştı artık zihnimde.

Bulanık,bazen canlı ama yıpranmış parça parça resimler dört bir yanımdan saldırıyordu şimdi.Her bir parça kesiyordu bir noktadan.Canım yanıyordu.
Dayanamıyordum artık.

İlk yaramı veren babam...En özlem dolu ve bir türlü kabuk bağlamayan parçam...

Sonra Berk.İlk aşk denilen yalanın ayaklı heykeli.Güvensizliğimin esas sebebi...

KARA İKİLEM # YANILGI SERİSİ 1 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin