Polislerin sık sık restorana gelerek; çalışanları sorgulamaları ve ifade almaları, patronlarının da canını sıkmıştı. Karşılaştıklarında Melike Hanım'ın üzgün bir şekilde kendisine bakarak, başını sağa sola sallaması Gülay'ın da moralini bozmuştu. Gülay, tuvalette ölen eroinman kızı düşünerek eve girdi.Camları açık görünce şaşırdı. Kendi kendine; "Bu kız camları niçin açtı?" diye sordu. Odaya baktı, dağınıktı.
"Odaya bak; her yer, her yerde." Havada da garip bir koku vardı. Anlayamadığı bir şey kokuyordu. "Yoksa bu kız sigara mı içti?" diye düşündü. Tekrar kokladı, sigara kokusu değil başka bir kokuydu. Daha önce hiç böyle bir koku duymamıştı. Esra'dan da hiç ses yoktu. 'Geldiğimi duymadı herhalde,' diye düşünerek; "Esra, Esra. Kız neredesin?" diye bağırmaya başladı.
Esra'dan hâlâ ses yoktu. "Allah Allah bu kız nerede? Nereye gitti? Hiç böyle yapmazdı." diye düşünerek, kendi kendine söylenmeye başladı.
Merak etmişti. Kızı bu saatte asla dışarıda olmazdı. Dışarıya çıkıp arkadaşlarıyla buluşacağını söylemişti. Camlar açık olmasa, eve gelmediğini düşünecekti. Peki, bu kız neredeydi? Niçin cevap vermiyordu? Esra'nın odasına doğru baktı. Kapısı kapalıydı. "Esra! Esra kız, neredesin?" diye bağırarak Esra'nın odasına doğru yürümeye başladı.
Odasına girdiğinde Esra uyuyordu. Şaşırdı. Telaşla yanına gitti. Başucundaydı; "Esra ne oldu kızım, hasta mısın?" Esra cevap vermiyordu. Endişelenmişti; "Esra uyuyor musun? Esra kızım, cevap versene?" dedi. Esra cevap vermeyince de korkmuştu.
Aslında; Annesinin eve girer girmez kendi kendine söylenmesini Esra duymuş, uyanmıştı. Kendini yatakta iç çamaşırlarıyla görünce şaşırmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Yatağa ne zaman gelmişti, onu kim soymuştu?" Kendi kendine soruyor, cevap alamıyordu. O yüzden uyuyor numarası yaparak, zaman kazanmaya çalışıyordu.
Esra terlemişti. Gülay elini alnına koydu, ateşi vardı. " Ateşin de yükselmiş! Esra, kızım!..." Esra'yı sarsarak, zorla uyandırmaya çalıştı.
Yeni uyanıyormuş gibi, gözlerini açmış. Annesini karşısında görünce de şaşırmış gibi yapmıştı.
Esra; "Anne, sen mi geldin? Çok hastayım. Anne, kendimi hiç iyi hissetmiyorum! Başım dönüyor." Sonra acınır bir halde Annesine baktı.
Annesi ise onun hasta olduğunu düşünüyor ve çok üzülüyordu.
Hâla hapın etkisindeydi. Esra içinde tarifi imkânsız bir mutluluk hissediyordu! Ellerini uzatıp Annesinin ellerinden tuttu; "Annem seni çok seviyorum. Annem, canım annem!" Yatakta biraz doğrularak Annesine sarıldı.
Gülay çok şaşırmıştı. Uzun süredir konuşmuyorlardı. Kızının kendisine bakıp, ellerinden tutarak; "Seni çok seviyorum." demesine sevinmişti. Saçını okşamaya başladı. " Canım kızım, ben de seni çok seviyorum!"
Göz göze gelmişlerdi. Esra'nın gözlerinin morarmış ve göz bebeklerinin büyümüş olduğunu görünce korktu ve panikledi. "Sen gerçekten çok hastasın, hiç iyi görünmüyorsun? Camları da açmışsın."
Bir şey söylemesini beklemiş, Esra bir şey söylememişti. "Neyin var kızım? Kınalı kuzum; papatyam, iyi misin?"
O sırada üstü açılmıştı. İç çamaşırlarıyla da yattığını görünce Gülay iyice şaşırdı! "Yarı çıplak yatmışsın. Sen hiç böyle yapmazdın. Kızım kalk. Kalk yüzünü yıka. Belki açılırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuzak. Anka kuşu
ActionLise iki de okuyan bir kızın uyuşturucu içeren maddeyle tanışması. Uyuşturuşu tacirini ağına düşürebilmek için kurduğu tuzaklar. Eroin bağımlısı haline geldikten sonra eroin bulabilmek için yaptıkları. Uyuşturuşu tacirinin kucağına düştükten sonra z...