Polise de gidemezdi. Bölüm 67

88 7 2
                                    




"Gerçekleri öğrenmek istiyordu."

Gülay işten erken çıkmış, hemen de evin yolunu tutmuştu. Esra'nın kesinlikle evde olacağına inanıyordu. Ona kızmayacak, sadece konuşacaktı. Eve geldiğinde kapı kilitliydi. Kapının kilitli olması onu korkutmuştu. Çantasından anahtarı alarak, kapıyı açıp içeri girdi.

İçeriye girdiğinde Esra yoktu. Etrafa baktı, ev sabah bıraktığı gibiydi. Esra hiç eve gelmemişti.

Gelmemiş diye üzüldü

Sabahleyin işe giderken; işten erken çıkmayı, çıktıktan sonra da Esra'nın okuluna gitmeyi düşünmüştü. Eksik elemanlar olmamış olsaydı, çıkacaktı da. Ah, tam da bu haftayı buldular, onların yüzünden işten erken çıkamadım diye söylendi. Onlara kızdı. Simdi okula gitse ne yapacaktı? Neredeyse hava kararmak üzereydi.

Üstünü bile değiştirmeden öylece taşlanmış halde ağlıyordu. Esra'nın arifesi için dua ediyordu. Duvardaki saat gözüne çarpmıştı, saat 19:40 'ı gösteriyordu. Şuraları toparlayayım, birazdan gelir, acıkmıştır, bir şeyler hazırlayayım diye düşündü, piseden kalktı.

Etrafı toparlamıştı. Dünden kalan yemek de vardı. Kızı gelince de hemen ısıtacaktı.

Hep gözü duvardaki saatteydi. Saat 21.00 i gösteriyordu. Esra, bu saate kadar çoktan gelmiş olmalıydı. Yoksa gelmeyecek miydi? Korktu. Ya gelmezse! diye düşündü. "Allah'ım ne yapacağımı ben? Allah'ım bana yardım et, bana yol göster. Bu kıza nasıl sahip çıkayım? Bu kızı zincire mi vurayım?"

Düşünmekten çıldırıyordu. Bu kız gece nerede, kiminle kaldı diye düşündü. Aklına kötü kötü şeyler geliyor ve daha da panikliyordu.

Kızgınlığı geçmişti. Soğukkanlı olmalıydı. Mantıklı olmaya çalışarak düşünmeye başladı. 'Yok. Geldiği zaman hiçbir şey söylemeyeyim. Korkutmayayım. Korkuyordu da ne oldu. Hiç!'

Yine kendini tutamamış, ağlamaya başlamış; "Allahım bana sabır ver. Dayanma gücü ver" diye de dua ediyordu.

Duvardaki saatten gözünü ayıramıyor, iki de bir saate bakıyordu. Yine bakmıştı. Saat 23.00' ü gösteriyordu: "Gelmedi, gelmiyor işte!"

Bu sefer de endişenin yerini korku almıştı. Ya başına bir şey geldiyse diye düşündü. Kendini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. "Telefonu da yok. Allah'ım bu kıza nasıl ulaşacağım. Ah Esra ah! Allah'ım ne yaptım? Günahım ne?"

Gözünde yine o sahne canlanmıştı, Esra niçin o bileziği almıştı? Kızının bir uyuşturucu bağımlısı olabileceği aklına hiç gelmiyordu. "Allah'ım, inşallah başına bir şey gelmemiştir! Hep o arkadaşlarının yüzünden. Ne yaptıysa onlar yaptı."

Bir şeyler yapmalıydı. Evde böyle oturup beklemek istemiyordu. Ayağa kalktı. Eline telefonunu almış, düşünüyordu; "Şimdi kimi arayayım, kimden yardım isteyeyim?" Aklına arayabileceği kimse de gelmiyordu. "Allah'ım ne olur, yardım et; gelsin bu kız eve!"

Tekrar kanepeye oturdu. Ağlamıyordu artık.

Duvardaki saate baktı. Gece yarısını geçeli çok olmuş, saat 01.30' u gösteriyordu. 'Kesin başına bir şey geldi. Yoksa gelirdi?' O yüzden de korkmaya başladı. 'Yok gelmedi! Kesin başına bir şey geldi. Polise mi gitsem?' diye düşündü.

Polise gidemezdi. Kızım bana bıçak çekerek; zorla kolumdaki bileziği alıp, evi terk mi etti diyecekti. Ya polisler nasıl bir annesin, bir kızına sahip çıkamamışsın derse. O zaman ne yapacaktı. Yok, sabahı bekleyeyim, mutlaka gelir diye düşündü. Tekrar beklemeye başladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 03, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tuzak. Anka kuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin