Perişan, acınacak bir halde. Böl. 43

292 7 0
                                    

Av adeta avcının üstüne geliyor, plan tıkır tıkır işliyordu.

   Esra karşısına dikilmişti.

   Kenan, Esra'nın bir şey söylemesine fırsat vermeden, soğuk bir ifadeyle; "Aşkım.   Bugün,  Cüneyt'in karşıda işi varmış, biz onunla beraber gideceğiz; ne zaman döneceğimiz de belli değil, çok geç gelebiliriz. O yüzden sen bize takılma.  Her zamanki o sinsi bakışlarıyla, bakarak; "Sonra annen yine kemiklerini kırar."

   Esra Kenan'ın sözlerinden dolayı şok olmuş, kendisine karşı soğuk davranması karşısında da yıkılmıştı. Dudaklarını büzmüş, dişlerini sıkarak; "Ne yani! Aşkım, beni ekiyor musunuz?"

   Kenan yürümeye devam ediyor, cevap vermiyordu. Esra neredeyse ağlayacaktı, Kenan'ın yüzüne yalvaran gözlerle bakarak; "Kendimi hiç iyi hissetmiyorum, madem öyle gitmeden bana leblebi ver."

   Kenan ona ters davranıyordu. Onunla oynuyordu.

   Kenan; Esra'nın yüzüne bile bakmamış, umursamaz bir tavır takınarak yürümeye devam ediyordu.

   Esra kendini hiç iyi hissetmiyordu. Titremeye başlamış, engel olamıyor, tüm vücudu zangır zangır titriyordu. "Kenan, yalvarırım ne olur yardım et! Bana ne oluyor anlamıyorum. Yürümeye bile dermanım yok, her yerim de titriyor!"

   Kenan sanki duymamıştı.

   Esra'nın iyice canı sıkılmış, çok üzülmüş ve ağlayacak duruma gelmişti, sesi titreyerek; "Yalvarırım Kenan! Ne olur bana leblebi ver!"

   Kenan, hiç bir şey söylememişti.

   Okulun dışına çıkmışlardı.

   Lüks bir jiple Cüneyt gelmiş, biraz ileride durmuştu.

   Esra yalvaran gözlerle Kenan'a bakıyordu halen.

   Kenan'ın planı işliyordu. Kenan umursamaz bir şekilde; "Aşkım, leblebi yok.  Artık leblebi almıyoruz. Peynir daha iyi!... Eğer istersen!..."

   Esra bir şey söylememişti.

   "Eğer istersen arabada hazır peynir var. İstiyorsan onu yapayım. Veya sana vereyim evde kendin yaparsın. Nasıl yapıldığını da öğrendin, biliyorsun."

   Esra, şaşkın bir halde Kenan'ın yüzüne baka kalmıştı. Peynir istemiyordu.

   Tuğba, Esra'nın yüzüne bakıyor; farkında olmadan da alt dudağını ısırıyordu. İstemese de plan işliyordu, artık kurtuluşu yoktu. Göz bebeklerinin sulanıp küçülmesinden; ilk seferinde Esra'nın eroinman olduğunu, eğer eroin almazsa birkaç saat içerisinde komaya gireceğini anlamıştı.

   Leblebinin olmadığını duyunca Esra yıkılmıştı. Hiç istememesine rağmen peyniri alacaktı. Hemen almalıydı, kendini hiç iyi hissetmiyordu.

   Evde yapamam korkusuyla; "Yok aşkım! Kendim yapamam, sen arabada yap!" Yalvaran gözlerle bakarak; "Hadi aşkım, kırma beni!"

   Esra artık mahkûmdu, titremekteydi yaklaştı ona. Aklına ancak gelmişti; "Sahi Cüneyt'in karşıda ne işi varmış? Ne için gidiyorsunuz?"

   Jipe yaklaşmışlardı. Kenan; "Aşkım para lazım, peyniri bedava vermiyorlar."

   Kendisini götürmeyeceklerini bildiği için de gitmelerini istemiyordu. "Niye? Kaç para ki? Ben verirdim." Elini çantasına uzatmıştı.

   Kenan bir yere gidecek değildi.  Amacına ulaşmış, Esra'yı ilk günden eroine alıştırmıştı. Aytaç'tan çok korkuyor, Esra'yla yalnız kalmak istemiyordu. Yoksa yalnız kaldığında ona her şeyi yapabilirdi. O yüzden Aytaç'la başı belaya girsin istemiyordu.

   Esra'nın eli çantasındaydı. "Bir arkadaşından alacağı varmış, o yüzden gidiyoruz. Ama istersen sen yine de ver, sana da alalım."

   Onu ne kadar parasız bırakırsa, emeline o kadar çabuk ulaşacaktı. O yüzden parayı istemişti.

   Esra; çantasından cüzdanını çıkartmış, içindeki tüm paraları almıştı. Parayı uzatırken "Aşkım, sen bana peynir değil de, leblebi al; leblebi olursa sevinirim."

   Kenan parayı almış, hemen cebine atmıştı.

   İçi titremeye başlamıştı; "Yalnız gitmeden peyniri de alayım. Kendimi hiç iyi hissetmiyorum!"

   Esra'nın yüzündeki korkuyu görmüş, her zamanki gibi sinsice gülüyordu. "Peki, aşkım. O zaman arabaya binelim."

   Esra'yla Kenan Jipin arka tarafına binmişler, Esra hemen kolunu sıvamıştı.

   Kenan sağa sola baktı, etrafta kimse kalmamıştı. Koltuğun arkasında saklı duran torbadan lastik hortumu çıkarttı.

   Kolunu uzatınca Kenan Esra'nın koluna sıkıca bağladı. Damar hemen meydana çıkmış, Esra yine korkuyla gözlerini kapatmıştı.  Kenan; hazırda olan içi dolu enjektörü eline alarak, iğnesini damara sapladı, sonra da ağır ağır eroini zerk etmeye başladı. Enjektörün içindeki eroin bittiğinde iğneyi çekip, lastik hortumu çözdü.

   Kolundanlastik çözülünce Esra gözlerini açtı. Hiçbir şey söylemeden Jipten indi. Tuğbaylagöz göze gelmiş, ama Tuğba gözlerini kaçırmıştı

Lütfen yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızlarsanız sevinirim

Tuzak. Anka kuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin