Esra dışarıya çıktığında; elindeki ayakkabıları hemen giymiş, gecenin karanlığında sokağın sonundaki taksi durağına doğru yürümeye başlamıştı.
Durağa geldiğinde; kulübenin içindeki adamlar, perişan halde bir kızın kendilerine doğru baktığını görünce Başına bir şey geldi herhâlde diye düşünmüşlerdi Hepsi birden dışarıya çıktı. Esra elindeki yüz lirayı adamlara göstererek; ilk sırada olan taksiye binmiş, bunun üzerine de adamlar tekrar içeriye girmişti.
Yapamamıştı, yine olmamıştı, dayanamamıştı. Avcının ayağına av olarak kendisi gitmişti.
Esra, Aytaç'ın villasına geldiğinde, dışarıda bekleyen adamlar yoktu. Hiçbir şey düşünmeden bahçe kapısını yumruklamaya başladı. Kapıyı açan kişi Esra'yı tanımıştı. Kızmış olmasına rağmen, kıza iyi davranmaları için Aytaç daha önceden uyarmış, bunun için de adam kızdığını belli etmemişti.
İçeri girer girmez de Esra hiçbir şey söylemeden villaya doğru koşmaya başlamıştı. Kapıyı açan adam Esra'nın arkasından gülüyordu. Evin önüne geldiğinde kapı yine hemen açılmıştı.
Konuşmadan içeri girdi.
Aytaç'a hemen haber vermişlerdi. Aytaç ne olduğunu anlamak için de yukarı katın merdivenlerinden inmiş, ıslak bir vaziyette üzerinde bornozuyla merdivenin başında bekliyordu.
Esra içeriye girdiğinde Aytaç'ın karşısına geçmiş, durmuştu.
Aytaç baktığında; kız vücudunu kasmış, dişlerini kenetlemiş. Dişleri kenetlendiği için de elmacık kemiklerini açığa çıkmıştı. Göz halkaları da mosmordu. Esra'nın komaya girdiğini hemen anladı.
Kız perişan bir haldeydi. Sevinerek "kuş kendi isteğiyle kafese geldi" diye düşündü. İstediği olmuş, Esra'nın geldiğine çok sevinmişti! Yine de belli etmemeye çalışarak; "Ne var? Korkuttun! Senin yüzünden banyomu yarım bırakıp çıktım. Ne istiyorsun?"
Aytaç'tan gözlerini kaçıran Esra; "Hiç iyi değilim, ne olur bana yardım et!"
Sesi zor çıkmış, gözleri de ıslanmıştı.
Aytaç kızmış gibi, ilgisiz bir şekilde bakarak; "Paran var mı? Yoksa defol git! Bir daha da..."
Aytaç'ın sözünü bitirmesini bile beklemeden, Esra hemen cebinden bileziği çıkartmıştı. Bileziği uzatarak; "Abi bu var, olmaz mı?"
Esra'nın uzattığı bileziğe gözünün ucuyla bakmıştı. Aytaç; "Evden çalıp getiriyorsunuz, sonra da başımı belaya sokuyorsunuz; ben nakit çalışırım!"
Esra paniklemişti; "Abi, yemin ederim benim. Kimseden çalmadım! Okula gidiyorum, diye de takmıyorum. Annem al..."
Gözünün önüne; Annesinin o yalvaran hali gelmiş, ağlamaya başlamıştı. Sözünü de o yüzden tamamlayamamıştı.
Aytaç ağladığını gördüğü halde hiç tepki vermeden, umursamaz bir şekilde Esra'ya baktı; "Boşuna yalvarma! Ben peşin para çalışırım. Emanetçi değilim! Keyfimin de içine ettin. Ne güzel banyo yapıyordum. Para yoksa peynir de yok. Hadi evine git. Burası hayır kurumu değil"
Merdivenlerden yukarıya doğru yürümeye başlamıştı. Esra peşini bırakmamış arkasından gidiyordu; "Abi yalvarıyorum, ne olur yardım et!" Ya vermezse diye paniklemiş, çok korkmuştu. "Ne istersen yaparım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuzak. Anka kuşu
AksiLise iki de okuyan bir kızın uyuşturucu içeren maddeyle tanışması. Uyuşturuşu tacirini ağına düşürebilmek için kurduğu tuzaklar. Eroin bağımlısı haline geldikten sonra eroin bulabilmek için yaptıkları. Uyuşturuşu tacirinin kucağına düştükten sonra z...