25-sonsuza dek *final*

1K 109 153
                                    


Sherlock öylesine hazırlıksız yakalanmıştı ki, geçen yarım saate rağmen hala olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. "Neden bugün?" diye sordu kendine engel olamayarak. "Bu acele neden? Önümüzde bir sürü zaman varken."

"Çünkü ikiye bir boşanma konusunu gündeme getiriyordun, bende Mary'yle hemen ayrılıp düğünü yakın zamanda yapmanın ideal olduğunu düşündüm. Hemen bugün olması daha çok Lestrade'ın fikriydi, sağdıç olmak ve en rezil hallerini insanlara anlatmak için sabırsızlanıyor."

"Ne arkadaş ama." mırıldanarak söylendi Sherlock. "Sabah uyanıyorum yanımda yoksun, sonra gelip bugün düğünümüz olduğunu söylüyorsun."

"Evet ve kabul etmekten başka çaren yok. Kıyafetlerimiz hazır zaten, fotoğraf çekiminde giydiklerimiz. Ufak detayları Lestrade Molly ve birkaç hayranın ayarlıyor. Telaşa gerek yok."

"Evet, resmi olarak evli olduğumuzu dünyaya duyuracağız. Pekte büyük bir olay değil."

John ne yaptığını bilircesine sırıttı. "Yerinde olsam gece için daha çok telaşlanırdım. Düğünden daha önemli ve samimi."

Sherlock gerçek anlamda kafasını duvara vurmak istiyordu. John'la gizlice evlendiğini biliyordu fakat sevgili bile değillerdi, kalanı çok hızlı gelişmişti. Yorum yapmayarak odasına geçti ve yatağına oturdu, birkaç dakika geçmeden John'da gelmişti.
"Birden olup bitecek," dedi. "Küçük bir tören, konuşmalar ve dans."

"Yinede bir düğün. Üstelik benim düğünüm? Bu fazlasıyla anormal geliyor."

"Duruma alışman için elimden geleni yapacağım merak etme."

Sherlock'un içi pek rahat etmese de John'a güveniyordu, yanında olup onu rahatlatacağına da. "Tamam o halde," dedi. "Hazırlansam iyi olur."

"Son bir şey," John cebinden bir yüzük kutusu çıkardı, içinde aynısından iki tane alyans bulunan. "Yüzüksüz gidersek konuklar ne düşünür ama, değil mi?"

"Ufak bir halka evli olduğumu gösteriyor diye sürekli takmak zorunda mı kalacağım? Zaten internete düştüğünde herkes bilecek."

"Gerçek bir romantiğin ruhuna sahipsin Sherlock." John alayla karışık söylendi. "Diğer günleri bilemem ama bugün takman gerek. Acele et."

Dedektif bu konuyu konuşmak için uygun zaman olmadığını bildiğinden yüzüğü parmağına geçirdi ve hızlıca üzerini giyindi. Oturma odasına geçtiğinde aynada kendine baktığında 'damat' terimine nasılda uyduğunu hayretle farketti. Mycroft tüm bunlar için ömür boyu onunla dalga geçecekti. Lestrade'da.

"Gitmeye hazır mısın?"

Arkasını dönmeden "Evet," dedi Sherlock. "Dünya tarihine geçecek yapılan en erken düğün olacak olsa da, hazırım."

"Sonuçta sen ve benden daha normal bir şey beklenemezdi değil mi?"

"Sanırım."

Araba yolculuğunda -daha doğrusu limuzin, Mycroft ayarlamıştı- pek konuşma olmadı. Sherlock'un gergin ve heyecanlı olması gözden kaçacak bir şey değildi fakat John'da olay yerine yaklaşıldıkça telaşlanıyor gibiydi. Mekana ulaştıklarında kapı açıldı ve karşısında abisini buldu dedektif.

"Küçük kardeşim, böyle insanlaşmış olman beni duygulandırıyor. Annemle babam öyle mutlu ki bilemezsin."

"Teşekkürler," Düğün faslını hemen bitir düğmesi falan yok muydu?

"O aşk adasına gittiğinizde bunun olacağını anlamıştım zaten ama böyle çabuk beklemiyordum." Abisi öyle eğleniyor gibiydi ki. Sherlock onu daha önce hiç böyle görmediğine emindi. "Oraya bir dava için gitmiştik," diye açıkladı. "Özel bir plan değildi."

"Yani arkadaşça gittik ama adanın atmosferi bizi yaklaştırdı mı diyorsun?"

Mycroft'un kahkaha atmamak için birbirine bastırdığı dudaklarına bakıp "Hayır," dedi Sherlock. "Şimdi müsaade edersen içeri geçeceğiz. Ayrıca yine kilo almışsın."

"Hayır almadım."

"Kesinlikle almışsın," diye söze girdi John. Dedektifin koluna girerek -muhtemelen yanında olduğunu hissettirmek için- birkaç adım attı. "Artık gitmeliyiz. Törende görüşürüz."

"Umarım bir gün abimde normal birine tutulur da onunla son nefesime kadar alay edebilmem için fırsat vermiş olur."

"Normal?"

"Ne demek istediğimi biliyorsun."

Salona arka kapıdan girdiler ve hazırlanma odasında beklediler. Birçok misafirin çoktan geldiği ses kirliliğinden oldukça barizdi. Üstelik odada henüz 5 dakika bile durmamışlarken Lestrade anne ve babasıyla geldi.

"Onları daha fazla uzak tutamadım. Oğullarını tebrik etmek istiyorlar."

Lestrade üzerindeki sağdıç kıyafetiyle gözüne öyle tuhaf göründü ki. Bunun hakkında yorum yapmamak için dilini ısırması gerekti. Düğünü Sherlock Holmes olmak için en uygunsuz yerdi.

"Tatlım, bize neden daha önce söylemedin?" diye sordu annesi. Gözleri dolu doluydu. "Seni her koşulda destekleyeceğimizi biliyorsun."

"Elbette biliyorum anne. Aslında olaylar çok hızlı gelişti, sizden saklama gibi bir amacım yoktu." Kesinlikle vardı. Eğer şansı olsa ömür boyu onlara söylemezdi Sherlock.

"Düğünden sonra ziyaretimize gelip biraz kalmalısınız, detayları o zaman konuşuruz. Ne dersin John?"

"Londra'dan uzak kalmamız pek mümkün değil Bayan Holmes. Yinede ilk boş zamanımızda geleceğimize emin olabilirsiniz."

O boş zamanın hiç gelmemesi için cinayet bile işleyebilirdi Sherlock. Babası daha makul bir tebrik yaptıktan sonra Lestrade ikisini zorla dışarı çıkardı."Harika görünüyorsunuz çocuklar."

"Keşke bende senin için aynısını söyleyebilsem."

John'dan yediği dirsek sonucu Sherlock düzeltti. "Sende harika görünüyorsun. Sağdıç için daha ideal bir aday olamazdı zaten."

"Teşekkürler, sanırım." Kocaman gülümsedi Lestrade. "Birazdan tören başlayacak. Tüm o size dikilmiş gözlere, birkaç fısıldaşma duymaya ve danslara hazır mısınız?"

"Evet." John kendine güvenen sesiyle anında yanıtladı. "Sen?"

"Sanırım?"

"Bununla idare edebilirim." John Sherlock'un koluna girdi ve Lestrade ikisinin bir fotoğrafını çekip odadan çıktı. Tuhaf bir andı, hemen sonrası, o sessizlik.

"Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi? Tüm sorunları birlikte aşabileceğimizi de?"

"Biliyorum." Dedektifin bundan hiç şüphesi yoktu zaten. Yinede endişeliydi.

"Sonsuza dek?" bu bir sorudan çok verilen bir söz gibiydi. Sherlock içi rahat şekilde tekrarladı: "Sonsuza dek."




the end.

without you; I'm lost//johnlock ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin