Sherlock beynini gece uyanmaya çok adapte ettiği için, çünkü ne halde olacaklarını merak ediyordu, gece karanlığa açtı gözlerini. Sonuç felaketti. John'un başı omzunun biraz aşağısındaydı ve kolu göğsündeydi, arkadaşının saçlarını çenesinde hafifçe hissedebiliyordu. Garip olan kısım ise Sherlock'un koluyla onu sarmış olmasıydı. Cidden, bu nasıl olabilirdi?
Hayatı boyunca, çocukken bile tek başına uyuyan biri ilk denemesinde nasıl böyle çabuk uyum sağlardı?Üstelik şimdi ne yapacağını da bilmiyordu. Tam bir dahi davranış biçimi olarak kendi kendini uyandırmıştı lakin geri uyuması pek kolay olacak gibi durmuyordu. Beynini eski davalarla ya da gizemlerle meşgul etmeye çalıştı, en yakın arkadaşıyla fazla samimi yatıyor olmasına odaklanmadan.
Lanet olsunki yapamıyordu!Kalkmayı deneyip lavaboya gideceği yalanını uydurabilirdi ama John'un kendini garip hissetmesini istemiyordu. Bu sebeplerle, zavallı dedektif uzunca süre tavanı izledi ve sonunda Tanrı'nın bir yardımı olarak gözleri kapandı.
-----
"Hey, hadi uyan!"
Başına aldığı yastık darbeleriyle ne olduğunu şaşıran Sherlock hızlıca oturdu. "Ne oluyor?"
"Yarım saattir seni uyandırmaya çalışıyorum. Nasıl bu kadar derin uyuyabiliyorsun anlamıyorum."
"Bilmem, belki de beynim sıradan insanlara göre kat be kat çok çalıştığı için uykuda kendini çevreden soyutluyordur." Sherlock gecenin belli bölümünde uyanık olmasına değinmedi. "Kahvaltı hazır diye mi bana yastık şiddeti uyguluyordun?"
"Evet Andy getirdi hani şu görevli, bizden sorumlu olan. Çay soğuyacak." John odadan çıktığında Sherlock hızlıca üzerini değişti, yüzünü soğuk suyla buluşturdu ve mutfağa indi. Evin nerdeyse her yanına saçılmış gül yaprakları ve oda kokuları, her şey geldikleri günki haliyleydi. Belki de tüm bunlar etkiliyordu iki arkadaşı.
Kahvaltı sırasında, neredeyse doymuşken, "Nasıl uyudun?" diye sordu dedektif. Altında yatan asıl soruyu anlamasını umarak.
"Gayet iyi, sen?"
"Bende." Sherlock tabağında salatalığı ufak parçalara ayırırken başka bir soru sordu. "Sabah yine sarılı mıydık?"
"Evet," dedi John. "Uykudayken bilinçsizce yaklaşıyor olmalıyız."
Orası muhakkaktı ama neden yapıyorlardı, bilinç bu kadar kontrol edilemez bir şey miydi?
"Bugün dışarı çıkmalıyız." sessizliği bölen yine John oldu. "Genel bir etrafı dolaşalım ve insanların bizi görmesini sağlayalım. Ne kadar çok kişi tanırsak o kadar çok bilgi edinebiliriz."
"Haklısın."
"Ama ceketini falan çıkar," Arkadaşının yüzünde tatsız bir ifade vardı. "Balayı adasında takım elbiseyle dolaşmak garip durabilir."
"Yanımda renkli gömlekte var, onlardan birini giyerim." Sherlock masadan kalktı ve tekrar yatak odasına çıktı, mor gömleğini giyip kollarını katladı. Göğüs kısmından da birkaç düğme açtı çok resmi durmaması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
without you; I'm lost//johnlock ✔️
FanfictionYeni gizemli bir cinayet, fakat bu kez Sherlock'un olay mahaline gitmesi pek kolay olmayacak.