Sirius kapı sesiyle uyandı.
"Sirius burada mı?" Regulus'un sesini duyduğunda yataktan hızla kalkıp Remus'un yattığı boş yere baktı. Remus çoktan uyanmış muhtemelen kahvaltı hazırlıyordu. En azından kardeşi gelene kadar.
"Evet burada."
"Bir saniye, annemi arayıp söylemem gerekiyor." Bir süre ses gelmedi o sırada da Sirius toparlanıp içeriye gitti.
"Evet anne şuan kaçak oğlun karşımda."
"..."
"Ne söylememi istiyorsun? Onu saçlarından tutup tavana asacağını mı?"
"..."
"Anladım yani derisini canlı canlı yüzüp seni merakta bırakmak ne demekmiş öğreteceksin?" Regulus bunları söylerken Sirius hiçbirinin gerçek olduğuna tabi ki imkan vermiyordu. Evet annesi sakin biri değildi fakat Sirius'u asla tehdit etmezdi. Nitekim annesi sonunda kardeşine kızıp odanın tamamının duyabileceği bir şekilde "Regulus!" Diye kardeşini uyarmıştı.
"Efendim prenses annem?" Regulus Sirius'un yolundan gidip annesinin sinirini azaltmayı amaçlamıştı fakat annesi genelde bu tarz şeylere kanmıyordu.
"..."
"Tamam söyleyeceğim anneciğim." Ardından telefon Regulus'un suratına kapanmıştı.
"Beni özlediğin için mi geldin Reggy?" Sirius kardeşine gülümsedi. Regulus ise burun kıvırdı.
"Ne münasebet canım senin neyini özleyecekmişim? Sen beni özlemişsindir diye geldim." Evet bu Regulus'un lügatında seni çok özledim demek oluyordu.
"Tabi ki özledim yani sinir etmelerini hariç." Regulus muzip bir bakış attı. Ardından gelen kokuları takip edip mutfağa girdi.
"Ben bayağı acıktım bu arada. Hani misafirinize ikramda bulunmak isterseniz belki." Dedi ardından masadan bir şeyler tırtıklamaya başladı.
"Kardeşinin sana ne çok benzediğini biliyor muydun?" Remus Sirius'a bakıp sorduğunda Sirius omuz silkti.
"Alakası yok. Tamam o da mükemmele yakın olabilir ama asla mükemmel değil. Anlıyorsun ya?" Remus güldü.
"Kapıdan girer girmez aynı cümleyi onun da kurduğunu duymak seni şaşırtır o halde." Remus bunu söylediğinde Sirius kardeşine dehşetle baktı.
"Regulus sen etrafta mükemmelim diye mi geziyorsun?" Regulus ağzındaki lokmayı yutarken omuz silkti.
"Gerçekleri dile getirmemin nesi yanlış?" Remus bu cevaba gülerken Sirius gözlerini şaşkınlıkla açtı.
"Sen cidden benim mini bir kopyam olmuşsun." Regulus yüzünü ekşitti.
"Ben senin kadar cani değilim Sinsirius. Kardeşimin saçını çekip çekip ağlayınca da 'annemler gelmeden sus sana fındıklı çikolata veririm.' Demiyorum. Ayrıca çok cimri olduğun için çikolata da vermiyordun." Sirius göz devirdi.
"Çünkü fındığa alerjin vardı seni salak. Yediğin zaman sürekli kaşınıyordun. Ayrıca tüm sade çikolatalarımı sen yiyordun" Regulus omuz silkti.
"Ama ben fındıklıları istiyordum." Remus ikisinin muhabbetiyle gerçekten eğleniyordu. Sonuçta Sirius herşeye açıklaması olan biriydi ve Regulus da onunla nasıl konuşacağını çözmüştü.
"Regulus?"
"Efendim?"
"Sus artık." Sirius bunu söylediğinde Regulus omuz silkip sandalyeye oturdu. Sirius da kardeşinin yanına oturdu. Remus ise bir süre ikiliye gülümseyerek baktı ve ardından kalan kahvaltılıkları koyup sevgilisinin karşısına geçti.