Lily yaptığı planı tekrar gözden geçirdi. Gayet iyi bir plandı. Zaten, yaptığı planlar daima iyiydi.
"James sakın Sirius'u arayıp gelmeyeceğimizi söyleme!" Sinirle James'e baktı.
"Nasıl söylemeyeyim Lils? O benim arkadaşım. Arkasından iş çeviremem."
"Birincisi benim de arkadaşım, ikinci ve anlaşılması en kolay olanı onun mutluluğu için yapıyoruz bunu."
"İyi de baş başa kalmak isteseydi zaten bunu yapardı." Lily göz devirdi.
"Gururundan asla yapmazdı James. Hem dün sen de gördün. Aralarındaki buzlar eriyor. Bırak iyice çözünsün. Ayrıca Remus'un daha fazla üzülmesine seyirci kalamam." James iç çekti.
"O zaman telefonumu al yoksa söyleyeceğim." James telefonunu Lily'e verdiğinde, Lily memnuniyetle gülümsedi.
"İnan bana bugünün sonunda iyi şeyler olacak."
"Sana inanıyorum çiçeğim. Eğer Sirius beni öldürmeye çalışırsa onun durdurmak sana kaldı."
"Tabiki şüphen mi vardı?" James omuz silkti. "Şimdi Sirius'u arayacağım Remus çoktan gitmiştir bile." Lily Sirius'u aradı.
"Sirius neredesin?"
"Hazırlanıyordum Lils, çıkacağım şimdi."
"Tamam Sirius çabuk çık."
"Çıktım şuan." Sirius arabasına binip adeta uçarak yol aldı. Malum Lily sinirlenince cadıya dönüşüyordu, hani şu çirkin olanlardan.
"İyi kapatıyorum görüşürüz."
"Görüşürüz Lils." Lily telefonu kapatır kapatmaz Remus aradı.
"Lily nerede kaldınız!" Lily gülümsedi.
"Remy bu kadar sabırsız olma hem beş dakikaya kalmaz Sirius gelir." Bu işten aşırı keyif alıyordu şuan. Remus sinirliydi fakat kimin umurundaydı ki? Sonuçta ikisini birleştirme planı iyi gidiyordu.
"Neyse, gelince görüşürüz."
"Tamam Remy." Lily kapatıp kocaman gülümsedi.
"Oldu bu iş!" Neredeyse mutluluktan uçacaktı.
"Günün sonunda umarım Remus ölmez çiçeğim." Lily kaşlarını çattı.
"Şom ağızlılık yapma. Sonuçta sevgili de olabilirler." Lily evde James ile fikir ayrılığına düşerken Remus kahvaltı için herkesin gelmesini bekliyordu. Neyse ki daha fazla beklemesine gerek kalmadan Sirius gelmişti.
"Hoşgeldin Sirius." Sirius saçlarını örmüştü ve vay canına! Cidden her gün daha da mükemmel olmanın bir yolunu buluyordu. Remus ona sarılmak istese de kendisini durdurdu. Sonuçta ne tepki vereceği belli olmazdı.
"Hoşbuldum Remus. James ve Lily daha gelmedi mi?" Sirius, Remus omuz silktikten sonra onu süzdü. Oldukça hoş görünüyordu. Saçına düşen ve saçlarını daha açık bir renk gösteren güneş; aynı şeyi gözlerine de yapıyor, kahvelerin -çok az kahve vardı- eşlik ettiği çimen yeşili daha da belirgin hale geliyordu.
"Daha gelmediler ama Lils'i aradım gelirler herhalde." Sirius Remus'un karşısına oturdu. "İstersen kahve içelim. Yani bizimkiler gelene kadar?" Sirius öneriye omuz silkti.
"Olur." Kısa cevaplar vermesi, Remus için dünden sonra sinir bozucuydu. Yine de onu kızdıracak bir şeyler yapmayacaktı. Yani, mümkün olduğunca.
"Bu arada saçların çok hoş olmuş."
"Benim saçlarım her zaman güzel Remus. Biliyorsun mükemmelliğim hakkında konuşmayı sevmem fakat, bu konuda mütevazi olamayacağım." Sirius gülümseyerek söyledi.